engin beyefendi
Hectopat
Daha fazla
- Cinsiyet
- Erkek
- Meslek
- Front-end Developer
Küçük kardeşimi kaybettiğimden beri hiç bir şey düzgün gitmiyor. Düzgün yemek yemiyorum, sporumu aksatıyorum, ailem ile aram daha da kötü. Asla baba sevgisi görmedim, bir kere bile harçlık almadım. Her zaman kendim çalışıp, kendim kazandım. Okul okudum, okulda ten rengim yüzünden yemediğim hakaret, yaşamadığım dışlanma kalmadı.
Annem siyahi bir İskoç diye tenim "esmer" kavramının hafif üstünde. Şuan çalışıyorum ama işimden de memnun değilim, severek yapıyorum işimi ama ne gidesim oluyor sabahları kalkıp ne de akşam masadan kalkıp toparlanıp eve gitmek. Allah'tan arabam var yoksa o otobüs çilesiyle de ayrı uğraşmak zorunda kalacaktım. Sevgilim var bir tane, 4 yıldır. Aynı evde kalıyoruz ve her akşam otururken onun beni böyle görmesi hem beni hem de onu üzüyor. Bilmiyorum artık ne yapacağımı. Zaten sağlık açısından da iyi durumda değilim.
Sol kulağımda sağırlık var ama tamamen sağırlık değil, halen duyabiliyorum. Bu akşam gene dışarı çıktım, Levent'e gittim. Özdilek'te terasa oturup kafeden çay alıp onu içtim ve geçmişte yaptığım hatalar ve kardeşimin benim yüzünden kaçırılmamasına rağmen kendimi suçlu hissetmem vuruyor kafama hep. Ağlamak istiyorum ama ağlayamıyorum bile. Aklımdan bazen intihar geçiyor ama karşı tarafta İsa'nın suratıma o "senden beklemezdim" bakışı atmasını istemiyorum. Bu aralar ibadetimi de aksatıyorum, düzenli yaptığım ibadeti devam ettirmiyorum. Bazen bir anda tuvalette aynaya bakarken duvarı yumrukluyorum sinirden.
Son 5 aydır aktif olarak bir psikologla görüşüyorum haftanın 2 günü. Bana pek yardımı dokunduğunu söyleyemem, onu da bırakacağım galiba. Şuan tek hedefim işten ayrılıp kendi şirketimi kurup kendime çalışmak. Her sabah birinin dırdırını çekmek bana hiç iyi gelmiyor. Her hafta 5 gün boyunca aynı şeyi tekrarlamak beni bunaltıyor. Bazen aklıma şu düşünce takılıyor; tanıştığım, konuştuğum herkes sanki gizlice benden nefret ediyor.
Annem siyahi bir İskoç diye tenim "esmer" kavramının hafif üstünde. Şuan çalışıyorum ama işimden de memnun değilim, severek yapıyorum işimi ama ne gidesim oluyor sabahları kalkıp ne de akşam masadan kalkıp toparlanıp eve gitmek. Allah'tan arabam var yoksa o otobüs çilesiyle de ayrı uğraşmak zorunda kalacaktım. Sevgilim var bir tane, 4 yıldır. Aynı evde kalıyoruz ve her akşam otururken onun beni böyle görmesi hem beni hem de onu üzüyor. Bilmiyorum artık ne yapacağımı. Zaten sağlık açısından da iyi durumda değilim.
Sol kulağımda sağırlık var ama tamamen sağırlık değil, halen duyabiliyorum. Bu akşam gene dışarı çıktım, Levent'e gittim. Özdilek'te terasa oturup kafeden çay alıp onu içtim ve geçmişte yaptığım hatalar ve kardeşimin benim yüzünden kaçırılmamasına rağmen kendimi suçlu hissetmem vuruyor kafama hep. Ağlamak istiyorum ama ağlayamıyorum bile. Aklımdan bazen intihar geçiyor ama karşı tarafta İsa'nın suratıma o "senden beklemezdim" bakışı atmasını istemiyorum. Bu aralar ibadetimi de aksatıyorum, düzenli yaptığım ibadeti devam ettirmiyorum. Bazen bir anda tuvalette aynaya bakarken duvarı yumrukluyorum sinirden.
Son 5 aydır aktif olarak bir psikologla görüşüyorum haftanın 2 günü. Bana pek yardımı dokunduğunu söyleyemem, onu da bırakacağım galiba. Şuan tek hedefim işten ayrılıp kendi şirketimi kurup kendime çalışmak. Her sabah birinin dırdırını çekmek bana hiç iyi gelmiyor. Her hafta 5 gün boyunca aynı şeyi tekrarlamak beni bunaltıyor. Bazen aklıma şu düşünce takılıyor; tanıştığım, konuştuğum herkes sanki gizlice benden nefret ediyor.
Son düzenleyen: Moderatör: