İyilik kişiyi vicdanen rahatlatacağı için yapılıyorsa zaten çıkar ilişkisi en başından kuruluyor ve iyilik şüpheye düşüyor. İyiliği vicdanı rahatlatmak için değil Allah emrettiği için yapmanız gerekiyor. Hani derler ya Allah için yap. Yani bunu inandığınız değer olarak da değiştirebilirsiniz. Karma, güneş, ateş. Yani evreni hangi düzenin var ettiğini düşünüyorsanız o istediği için iyilik yapıyor olmalısınız.
Kuranda başka rabler edinmeyin der pek çok yerde. İşte orada sadece taştan yapılan heykelleri putları söylemez. Siz bir iyiliği bir insandan karşılık göreceğinizi umarak yapıyorsanız o an o insanı rab ediniyorsunuz. Veya bir iyiliği cennete gireceğim diye yapıyorsanız cenneti kendinize rab ediniyorsunuz.
Ödüllendirilmek meselesi sizin bu noktadaki bakış açınızla alakalı. Ödül almak başka bir şey ödül istemek başka bir şey. Her gün yapmak zorunda olduğunuz bir şeyi yapmak sizi onore eder mi? Mesela her gün işe gidip size verilen görevleri yapmak size bir ödül müdür? Yoksa yapmanız gereken bir rutin midir? İyilik ödevdir. Her insanın yapması gereken asli görevidir. Burada amacınız ödül almak ise o an o iyiliği yapıp alacağınız mükafatı düşünüyorsunuz. Ama amacınız görevinizi tamamlamak ise içinizde görevinizi tamamlamış olmanın rahatlığı oluyor. Diğer türlü iyilik sonucu elde ettiğiniz menfaati rahatlık zannediyorsunuz. Burada siz diye yazdım aslında sizi kastetmiyorum. Yanlış anlaşılma olmasın.