Ayrıca diğer medeniyetlere peygamber gelip gelmediğini biliyor musun?
Diğer hiçbir coğrafyaya peygamber gelmedi. Peygamberlik Orta Doğu'ya özgü bir meslektir. Ne Asya, ne Avrupa, ne Afrika, ne Avustralya, ne de Amerika kıtalarına herhangi bir peygamber gelmedi.
Buna gelen bir kitap yok. Onun konuyla da alakası yok. Mısırlıların bildiği şeyi mucize diye millete yutturamazsın.
Allah teala her kavme bir peygamber göndermiştir.
Afrika, Amerika, Asya, Avustralya, Avrupa kıtalarına gelmiş peygamber isimlerini söyle bakalım. Boşuna masal anlatıp durma, kimse gelip geçmedi buralardan.
Kur'an-ı Kerim'de anlatılan bazı hususlar eski kavimler döneminde de bilinmekteydi. Çünkü onlara da peygamber gelmişti.
Hiçbir doğruluğu yok bu dediğin ve bunu diğer dediklerimi çürütmeye yetecek bir bahane değil.
Mesela, kur'an-ı Kerim'de anlatılan tufan olayı, ve diğer Hadise'ler tevrat ve ıncil'in dışında, sümer, asur-babil kayıtlarında, yunan efsanelerinde, Hindistan'da satapatha, brahmana ve mahabharata destanlarında, İngiltere'nin galler yöresinde anlatılan bazı efsanelerde, iskandinav edna efsanelerinde, Litvanya efsanelerinde ve hatta Çin.
Çok basit bir mesele, okumadığın için bilmiyorsun. Bu uygarlıklar Kuran yazılmadan önce olan söylemler ve tamamen mitolojiktir. Adem ve Havva diye biri asla yaşamadı. Kuran toplama bir kitaptır, Sümer metinlerinden, Zerdüştlükten, Mezopotamya mitlerinden, Tevrat'tan kopyala yapmış bir kitaptır. Dinler bölgeseldir, bölgeden bölgeye değişmekle ile beraber, aralarında bir takım benzerliklerin olması onlara peygamber geldiği manasına gelmez. Bunlara peygamber gelseydi bunların dini bu kadar farklı olmazdı, ayrıca bu bölgelere peygamber geldiğine dair en ufak bir kanıt yok ayrıca.
Çünkü, 124.000 peygamberin insanları tebliğ için gönderildiği hadiste belirtilen bir hakikattir.
Hade say bakalım isimlerini desem ortada kalırsın. Bu sayıya inanmak bile akla mantığa zarar bir durum.
kainatın daima genişlediği artık ilim ve bilim dünyasının kabul ettiği bir ilmi buluştur. buna kur'an şu ayetiyle işaret etmektedir.
Aynı palavraları yazıp durma, yukarıda nereden geldiğini yazdım.
güneşin sabit olarak durduğu zannedilirdi. oysa kur'an güneşin sabit değil, aksine daima hareket eden ve belirli bir hızla ilerleyen bir gök cismi olduğunu söylüyordu. Ve asırlar sonra da ilim onu tasdik edecekti
Daha milattan önce yaşayan alimler bile bu durumu biliyordu, hâlâ bunu mucize olarak göstermek cehaletten başka bir şey değil.
kur'an-ı Kerim'de evrenin yaratılışı şöyle açıklanır: "o gökleri ve yeri yoktan var edendir." (en'am, 6/101) bu ayet şimdiki ilim dünyasının ulaştığı son nokta olan -tüm evrenin zaman ve mekan boyutlarıyla bir sıfırdan, büyük bir patlamayla ortaya çıktığı- gerçeğini 1.400 sene evvel haber vermiştir.
Ayette yazan şey ile yazdığın şey birbiriyle alakasız. Tefsir ile ayet kıvırmayın, ayette ne yazıyorsa odur, ayette böyle bir şey de dememiş. İstediğiniz yöne doğru çekiyorsunuz, sırf mucize bulmak için. Kuran da dünyayı 2 günde evrenin geriye kalanını 4 günde yarattığını söyleyen bir tanrı var, bunlar tamamen bilim dışı.
yerin yedi katmandan oluşması
Allah'ın kur'an'da yeryüzü ile ilgili bilgilerden biri, yeryüzünün, yedi kat olan gökyüzüne benzerliğidir:
Liseli çocuklara bile bunu sorsan bu basit soruyu senden daha iyi bilir. Atmosfer 7 katman değildir, 5 katmandır.
Hiçbir şey tesadüfen oluşamaz.
Öyle bir oluşur ki aklın hayalin durur. Atomlar nasıl oluşur, mutasyon nasıl oluşur bir bak bakalım oluyor mu olmuyor mu görürsün. Gerçi sen bunları bilseydin zaten bu yorumlarda bulunmazdın.
Ayette yazmayan şeyleri tefsir yoluyla aslında bu şekilde yazıyor diye söyleyip kendinizi ve mürtilerinizi kandırıyorsunuz. Yukarıdaki yalanların bitmedi, bu yorumda da aynı şeyleri demeye devam ediyorsun.
Küresel ısınmayla birlikte kutuplardaki buz tabakaları erimekte ve okyanuslardaki deniz suyu seviyesi yükselmektedir. Artan su miktarı da daha fazla karayı kaplamaktadır. Deniz kıyıları sular altında kaldıkça, yeryüzünün toplam yüz ölçümü veya kara miktarı da azalmaktadır. (dr. Mazhar u. Kazi, 130 evident miracles in the qur'an, crescent publishing House, New york, usa, 1998, s. 115)
Ayetlerde geçen "onu çevresinden eksiltiyoruz", "etrafından eksiltmekte olduğumuz" ifadelerinin de deniz kıyılarının sularla kaplanmasına işaret ediyor olması muhtemeldir.
Ne güzel valla ya muhtemelmiş demek, ayette yazmayan şeyleri kendi kafana göre, işine göre tefsirle günümüze uyarla ve buna mucize de pes doğrusu.
Başkasının metinlerinden kopyalama yapmak yerine, önce Kuran'ın kendisini oku, Kuran da yazmayan şeyleri aslında tefsirini atıp burada böyle demek istiyor demek ayet kıvırmaktır, bu işlerin sonu gelmez, kafanıza göre ayetleri kıvırmaya hakkınız yok.
Oradan buradan kopyaladığın şeyleri hiç okumadan, soruşturmadan inanıyorsun. Sonra çıkıp mucize diyorsun. Mucize olsaydı senden önce görürdük merak etme.
O ayeti küresel ısınmaya nasıl bağladın gerçekten şaştım kaldım sen nesin biliyor musun? Ayet bükücü! Tüm ayetleri büküp büküp kendi menfaatlerine kullanan birisin ve acınacak haldesin kusura bakma.
Maalesef ki böyle. Kuran ayetlerini bükerek yeni bir kitap ortaya çıkarmış haberi yok.