Dostum tercih kelimesi ile anlatmak istediğimi yanlış anlamış olabilirsiniz. Biliyorsunuz insanlar dinî kabûl edip etmemekte yani tercihlerinde hürdürler. Zor kullanarak bir dinî kabûl ettirmek mümkün değildir. Biz dinî tercihimizi yâni onu seçip kabûl edip etmeme kararını hür irademizle veriyoruz, kimse bizi zorlamış değildir. Dinî kabûl ettikten sonra kurallarına uymak gereğidir, dayatma dediğiniz buysa yanlışınız var demektir. (Tevbe suresi giriş kısmındaki tarihi olay, o zamanki savaşla ilgiliydi, onu günümüze işte dayatma var diye taşımayın, onu orda bırakın.)İslam tarihindeki arızalı işleri yapanların hatalarından dolayı temel dinî inanç esaslarından ve temel ibadet esaslarından kuşku duymak ve dine bu yüzden karşı olmak yanlış bir görüştür. Güvendiğiniz kaynak dediğiniz derleme kitaptaki içeriğin hepsine katılmak zorunda değilsiniz, bağlayıcılığı yoktur. Bağlayıcılığı olan sadece temel inanç ve ibadet esaslarıdır.
Eleştirel aklı karşı olmadığım için zaten size cevap veriyorum. Siyasal islam denilen olumsuzluktan yâni dincilik hastalığından uzaktayım, din istismarına karşı olan dindarlık görüşünü kabûl etmekteyim. Hürufu mukatta, o dönemdeki başka hiçbir Arapça edebî eserde rastlanmayan, ne anlama geldikleri bilinemeyen, elçinin kendi uydurması olamayacağı için kitabın doğaüstü bir kaynaktan geldiğine dair güçlü kanıtlardır. Mecusilerin kitabı olan Avesta'nın İncil ve Tevrat gibi olmadığı biliniyor fakat kendinden önceki Tevrat'tan benzerlikler taşıması beklenmedik bir durum sayılmaz. Kur'an kitabı ile aynı kaynaktan gelenler İncil, Tevrat, Zebur denilen kitaplar ile Hz. Adem, Hz. Şit, Hz. İdris ve Hz. İbrahim'e gönderilen sayfalardır. Bunların kaynağının Allah olduğu dinler tarihi ve bizzat Kur'an kitabında ifade edilen bir husustur, bilgidir, benim uydurduğum bir şey değil.
Dostum beni güldürüyorsun. Bozulmuş olmasalardı Kur'an kitabının ortaya çıkmasına gerek kalmazdı. Arıza çıkaran yağmacı Emevilerden bahsediyorsan elbette haklısın, zaten onlarınki tam bir din istismarıydı. Onları dinciler savunabilir, ben değil.
Dostum sen nasıl konuşabiliyorsan ben de öyle konuşabiliyorum aslında. Son kitap olması yeterlidir, siz kabûl etmiyorsunuz ama, mantıklı olan budur. Öncekiler aynı doğruluğu taşısalardı sonrakinin gönderilmesine gerek olur muydu? Son kitap olması, öncekilerin iptali anlamına geliyor. İnanıp inanmamak, gerekçelerin, yâni dolaylı kanıtların sağlam ve güçlü olduğunu kabûl edip etmemene bağlıdır. İslam tarihindeki yanlış kişi, iş ve olaylardan ziyâde temel inanç ve ibadet esaslarına ve İslam dininin temelde haksızlık ve sömürüye karşı olmasına odaklanmak gereklidir. Elbette en önemlisi hayatın sonrasında olduğu ifade edilen evreye gerekli hazırlık ile geçmektir, geri dönüş olamayacağı için. Mormonlar'ın iddiası geçerli değildir çünkü son elçi bellidir.
Sözde İslam'a mensup arızalı ve zararlı kişiler, topluluklar, görüşler sebebiyle dinin ana ilkelerini reddetmek ne kadar mantıklı olabilir ki? Lütfen olaya ilkesel olarak bakın, hatalı kişi, tutum, uygulama, olay ve tarih olarak bakmayın. Önceki paragraftaki kalın puntolu metin içeriği bunu vurguluyor.
Umarım yararlı olmuştur.