Su din meselesiyle ilgili yorum yapmamak icin kendimi tutuyorum. Cunku konu kapanacak.
Onun yerine ben baska bir seyden bahsetmek istiyorum ki bilimde kalalim; din kotu, bilim iyi oldugu icin degil, din tartisarak bir yere varamayacagimiz icin ve din tartisilacak yerin burasi olmadigini dusundugum icin.
Evrimin gozu kordur derler, bu konu ona cok guzel bir ornek. Bipedal canlilar, ayakta durmanin getirdigi ( omurgamizin aslinda ayakta durmaya cok yatkin olmamasindan dolayi ) problemlere ragmen dogal seleksyonda avantaj saglamasindan dolayi varlar. Yani ayni canli turunun farkli varyantlari arasinda, ayakta duran, iletisim kurabilen ( tum insan turleri konusamiyordu kendi arasinda) versiyonlari neslini devam ettirdi. Digerleri yok oldu. Bu doganin plan yaparak elde ettigi bir sey degil. Doganin tek olayi "seleksyon" yapmasi. Kim yasayacak, kim olecek; buna karar veriyor. Isin karmasik kismi, dogadaki var olan canli populasyonu da doganin parcasi oldugu icin dogal seleksyonun parcasi haline geliyor. Yani ayni hava kosullari, ayni dogal zenginlikler icerisinde var olan bir canli turunun secilip secilmeyecegi birlikte yasadigi diger canlilara gore belirleniyor. Belki bugunun kosullarinda ayakta durmak, atalarimizin zamaninda oldugu kadar etkili olmayabilir.
Ornegin bugun findik alerjisi olan, gluten alerjisi olan bir suru insan var. Acimasiz konusmak istemiyorum ama aslinda o insanlarin dogal seleksyondan gecebilmelerinin sebebi aslinda zamaninda ayaga kalkmamiz, beynimizin gelismesi ve teknolojinin bu tarz primitif alerjenlere karsi onlari koruyabilmesi. Basit bir ayaga kalkma olayi bile beyin gelisimimizi pozitif etkiliyor. Ben bu yaziyi 3 derece miyop gozlerle, kontakt lens kullanarak yaziyorum. Ayaga kalkmasaydik, uzagi gormeye bu kadar bagimli olmayacaktik ve belki de miyoplup cok normal olacakti. Ben kucukken uzagi gorememeyi normal bir sey zannederdim. ( salaklik iste ). Uzakta zaten, nasil goreyim ki diye dusunurdum, ta ki digerlerinin gorup de benim goremedigimi fark edene kadar : )
Evrimsel gelisme, "ben bunlari ayaga kaldirayim da 150 bin sene sonra kontakt lens icat etsinler" diye plan yapmiyor elbette. Her sey, her an her saniye test ediliyor, mukemmellesiyor. Gezegenlerin yuvarlak sekiller almasi gibi, aslinda tas kutlesi ama doga onlari "yontuyor". Kusurlari yok ediyor. Ama bu surec, duvarlarin arkasini gorene kadar devam etmiyor. Bazen en basit cozum, en guzel cozum oluyor ( Occam kurali ) ve canlilar en primitif ve efektif halleriyle yasamaya devam ediyor.
Uzay calismalarinin yeni basladigi donemde uzayda tukenmez kalemler calismadigi icin USA ciddi paralar yatirarak uzayin yer cekimsiz ortaminda da murekkebi dogru enjekte edebilen kalemler gelistirmeye ugrasmisti. Ruslar bu problemi cok basitce cozmuslerdi, kursun kalem kullandilar. Bazen en basit cozum, en guzelidir. Da Vinci'den bir soz aktarip bitireyim " Simplicity is the ultimate sophistication."