Merhaba. İnsanı hayvanlardan ayıran en büyük (Aristo'ya göre insan düşünen bir hayvandır) farkı, düşünce gücü ve doğaya hükmedilme, iyi ve doğruyu hayvanlardan çok daha iyi ayırt edip geleceğe iyi bir miras (gelecek) bırakabilme beklentisidir. Einstein'ı, Newton'un, Bohr'un, El-Cezeri'nin ellerinden öpüyorum, iyi bir mirası insanlığa hediye edip göçerek gittiler bu dünyadan.
Hayvanlar içgüdüsel olarak yaşarlar, sadece mevcut cinsellik, beslenme ve yaşamayı devam ettirebilme amacından veya salt düşüncesinden farklı bir amacı da genellikle hiç düşünmezler/düşünemezler. Ancak denizlerde bazen balina, vb. dev hayvanların intihar amaçlı karaya vurabildiklerini de biliyoruz. Demek ki kendi içlerinde (bu ekosistemde) oluşan stresle başa edebilmelerinin o anda imkansız olduğu en kritik anlarda veya belki insanlarca aşırı taciz edilmeleri sonucu (en son çıkış olarak) hayatlarına son verebiliyorlar.
İnsanın hayattan hiç bir beklentisi kalmadığında ve o an yaşadığı çok kritik saniyeleri (büyük depresyonu) başarıyla atlatamadığı en kritik anlarda, bir insanın bir insandan çok çekerek tahammül gücünün çok zorlanıp intiharın çözüm olarak görülmesinde, hayvanlarda olduğu gibi insanlar da fakir, orta ve zengin sınıf olarak intihar seçiliyor.
Peki dünyaya biz kendi isteğimizle mi (veya irademizle mi) geldik, dünyaya geleyim sonra canımın sıkıldığı anda hemen intihar ederim düşüncesi çok yanlış ve çok saçmadır. Kutsal kitabımızda (Kur'an 'da) babalarımızın belinde sperm olarak ne kadar kalacağımız, annelerimizin rahmindeki bu kalış süremiz (bazen 6.5- 7 aylık erken doğum da oluyor) ve belirli (programlanmış ve sınırlı süredeki) bu yaşama süremiz çok belirlidir ve biz özel olarak programlanmış iken bu programın dışına neden bilincimizi kaybederek çıkıyoruz, böyle bir hakkımız veya seçeneğimiz ne yazık ki hiç bulunmuyor. Bu zor hayatı tüm zorluk ve dikenlerine rağmen yaşamak, (Zenginler de intihar ediyor, onlar da dünyada değişik tadacak veya elde edecek zevk veya değişiklik kalmadığı için olabilir, zengin ama inançsızdırlar, intiharları bundandır demek ide istemiyorum, çok paranın da derdi veya kaybedildiği anda fakirin kaybettiği oranda elbette ki olamaz, zenginde büyük bir yıkım/onur çöküşünü yapabilir ve o da buna dur diyemez, yine en kolay çıkışı, yani zoru bırakıp intiharı seçebilirler) mücadele etmek, aslında daha zevklidir ve çok zor PC oyunlarında PC'yi açık sayı farkıyla yenebilmede olduğu gibi zor olan bu hayatı da çok zorlaya zorlaya yine yaşamaya devam etmeliyiz.
Diyeceksiniz ki koskoca Mesut Yılmaz'ın oğlu neymiş efendim, iş hayatında başarılı olamamışmış, iyi dikiş tutturamamış diye intihar etmiş, gerekçesi de (sosyal medyaya göre) aslında (güya) buymuş. Bu genç adam zaten ilk doğuşundan itibaren çok sorunlu imiş, anne-baba üzerine çok fazla düşmüş, tedavi etmeye de çalışmışlar, ama gel gör ki bir gün (o kritik gün) tedavinin zayıfladığı ve iş stresinin arttığı (tavan yapıp bu gencin onunla da baş edemediği uğursuz bir günde) bu anne-babanın evladı avuçlarından kayarak gitmiş..Yazık ki ne yazık.. Hem anaya hem de babaya, hemde diğer kardeşine çok yazık..Ama olmuş bir kere, bu zamanı geriye çevirmek veya tersine döndürmek bu saatten sonra ne yazık ki mümkün değil..
Her şeye rağmen ve her şeye boş verip yaşamaya devam edin, hayat keskin dikenlerine, tüm zorluklarına göre inatla ve zoraki yaşamaya yine de değer. bakalım gelecekte neler icat edilecek, Tekno-Fest'te gördüklerinizden de çok fazlası belki, bunları yakın veya gelecek zamanda görmekten niye şimdi mahrum olasınız ki. Kolay gelsin.