Aristoteles dahil birçok filozof hayatın anlamının mutlu olmak olduğunu söyler. Bu doğrudur da. Yaptığımız her eylemin nedenini sorguladığımızda en sonunda ana neden olarak "mutlu olmak için" söylemine ulaşırız. Peki herkes hayatta mutlu olmak için çabalıyorsa neden kimse mutlu değil?
Bunun nedeni basit. Mutluluk ulaşılamaz bir amaçtır. Bir insanın tam anlamıyla hayatının her anında mutlu olabilmesi için başına hiç bir kötü olayın gelmemesi gerekmektedir. Fakat insan iki yönlü bir varlıktır. İnsanı madalyon olarak düşünürsek iyilik ve kötülük bu madalyonun iki yüzü olur. Zaten insanın en basit tanımı şudur: İnsan iyilik ve kötülüğün birleşimidir. Ve insanı hayvandan ayıran özelliği de budur. Bir hayvan asla kötü ya da iyi bir eylemde bulunamaz. Bunlar insana has kavramlardır. Bu da bir insanın sadece iyi veya sadece kötü olamayacağını gösterir.
Yani insan olduğu sürece kötülük de var olacaktır. Bu da kötülükten izole bir yaşamı tamamen imkansız kılar. Sen her türlü insanın kötülüğünden kurtulmak için bir ormanda izole bir yaşam sürsen bile senin kötülüğün yine sana zarar verir. Dünyada kötülüğün var olması ise mutlak mutluluğu imkansızlaştırır. Yani bu dünyada hayatımız sadece bir çabadan ibarettir. Bu biraz acımasız gelebilir ama durum böyle. Hayatın amacı mutlu olmak ama bizim elimizden gelen tek şey bu yolda çabalamak. Mutluluk asla ulaşılamayacak ıssız bir ada ya da asla açılmayacak paslı çelik bir kapı gibidir. En azından bu dünyada.
Peki neden bunu söyledim? Neden "En azından bu dünyada" dedim? Çünkü inançlar bu çabayı görür ve olaya el atar. Ardından "Ahiret İnancıyla" karşımıza gelirler. Derler ki: "Biliyoruz, Sen bu dünyada kötülük olduğu sürece mutlu olamayacaksın bu yüzden sana ebedi ve mutlak mutluluk için içinde hiç bir kötülüğün olmadığı bir dünya vaat ediyoruz."
Peki yine neden diye soruyoruz. Neden konunun dinlerle olan ilişkisini anlattım? Bunun nedeni fikrimi desteklemek içindi. Dinlerde de bu dünyada mutluluğun mümkün olmadığı çünkü bu dünyada kötülüğün olduğu söylenir. Bu yüzden hiç bir kötülüğün olmadığı bundan dolayı mutlak mutluluğun mümkün olduğu bir yer vaat ederler.