Suriye'deki Türk askerlerinin teskere süresi iki yıl uzatıldı

Katılım
13 Eylül 2021
Mesajlar
228
Daha fazla  
Cinsiyet
Erkek
Buradaki amacım kesinlikle siyaset yapmak değildir. Ben sadece olayları objektif olarak yorumlayacağım. Bilmiş olduğunuz üzere bundan on yıl önce Suriye ülkesinden ağır bir göç dalgası aldık. Sebebi ise IŞİD (Irak ve Şam İslam Devleti) adlı terör örgütünün Suriye'ye saldırmasıydı. İsminden de anlayacağınız üzere IŞİD dediğimiz bu terör örgütü İslam'i radikallerden ve eli kanlı kartellerden oluşmaktadır. İslam'i radikallerin asıl olayları Şeriat adı altında kafa kesmektir. Dolayısıyla bu radikallerin en aktif olduğu zaman İslam dini için önemli olan dini bayramlardır. Şimdi gelelim konuya. Bu Suriye'liler dini bayramlarda ülkelerini rahatlıkla ziyaret edebiliyorken neden askerimizin teskere süresi iki yıl daha uzatıldı?
 
Bu soruya cevap vermeden önce arka planı biraz irdelemek gerekiyor kanımca. Konunun uzmanı değiliz, bilirkişi de değiliz fakat fikirlerimizi belirtmemizde bir sakınca yok.

Türkiye Cumhuriyeti Devletinde lobicilik ve elit kesim gibi kavramlar halihazırda bulunmadığı için her gelen devlet başkanı farklı bir politika güdüyor. Eskiden Türkiye'nin gerçek yöneticileri Türk Silahlı Kuvvetleri idi. Başkan kim olursa olsun daima mühim kararlar Paşalar tarafından verilirdi. Elit kesim buydu. Ne zaman bir başkan Türkiye'nin zararına dokunacak bir hamlede bulunursa TSK direkt muhtıra vererek aba altından sopa gösterirdi (28 Şubat). Özellikle 1980 askeri darbesi sonrası toplumda yaşanan Siyasal İslam patlaması ile devletin bütün kurumlarına sızan cemaatçiler TSK da dahil olmak üzere çoğu kurumun öz otoritesini zayıflattılar. Bu yüzden son 10-15 senedir TSK, Türkiye içişlerine karışmıyor. Bundan dolayı da artık başkanlar kendi bireysel politikalarını uygulayabiliyor. Hele bir de Recep Tayyip Erdoğan gibi 20 senelik bir iktidar kuran otorite sahibi başkanların kararlarının sorgulanması pek olası değil.

Recep Tayyip Erdoğan'ın yayılımcılık sevdası yeni değil;
2003 yılında Recep Tayyip Erdoğan meclise bir önerge sundu. Önergede ise TSK'nın yabancı devletlere asker göndermesi gerektiğini savunuyordu. Bu önerge kabul edilseydi, Türkiye Irak'a girerek ABD'ye yardım edecekti. Fakat önerge oy birliği ile reddedildi. Demem o ki Tayyip Erdoğan'ın genel politikası yayılımcılık. Ayrıca kendisi ''Suriyeliler bayram için memleketlerine dönüyor, biz de askerimizi çekeriz o zaman'' diyecek bir anlayışa da sahip değil, tahmin edebileceğiniz gibi.

2011 yılında Suriye'de çıkan iç karışıklık tam da Erdoğan'ın işine gelen bir olaydı. Çünkü bu, Türkiye'nin Suriye'ye girmesi için bir bahane oluşturacaktı. Türkiye de safını Muhalif İsyancılardan yana tuttu. Sebebini söylememe lüzum yok sanırım; işgal etmek istediğin yerde hükümete yardım edecek değilsin ya.

Ancak işler 2011'den bu yana epey değişti. Ve Türkiye de tıpkı diğer ülkeler gibi Suriye bataklığına düşmüş durumda. Geri çekilemiyorlar çünkü geri çekilmeleri halinde İdlib'e giren Rejim Ordusundan kaçan mültecileri kaldıracak durumda değiliz. İlerleyemiyorlar çünkü ileride Rusya destekli Esad Rejimi var.

Şu anda Suriye kelimenin tam manasıyla ''kitlenmiş'' vaziyette. Bir şeylerin olması gerekiyor. Ve olacak da. Umalım da bu olacak şey bize bir zeval getirmesin.
 
Bu soruya cevap vermeden önce arka planı biraz irdelemek gerekiyor kanımca. Konunun uzmanı değiliz, bilirkişi de değiliz fakat fikirlerimizi belirtmemizde bir sakınca yok.

Türkiye Cumhuriyeti Devletinde lobicilik ve elit kesim gibi kavramlar halihazırda bulunmadığı için her gelen devlet başkanı farklı bir politika güdüyor. Eskiden Türkiye'nin gerçek yöneticileri Türk Silahlı Kuvvetleri idi. Başkan kim olursa olsun daima mühim kararlar Paşalar tarafından verilirdi. Elit kesim buydu. Ne zaman bir başkan Türkiye'nin zararına dokunacak bir hamlede bulunursa TSK direkt muhtıra vererek aba altından sopa gösterirdi (28 Şubat). Özellikle 1980 askeri darbesi sonrası toplumda yaşanan Siyasal İslam patlaması ile devletin bütün kurumlarına sızan cemaatçiler TSK da dahil olmak üzere çoğu kurumun öz otoritesini zayıflattılar. Bu yüzden son 10-15 senedir TSK, Türkiye içişlerine karışmıyor. Bundan dolayı da artık başkanlar kendi bireysel politikalarını uygulayabiliyor. Hele bir de Recep Tayyip Erdoğan gibi 20 senelik bir iktidar kuran otorite sahibi başkanların kararlarının sorgulanması pek olası değil.

Recep Tayyip Erdoğan'ın yayılımcılık sevdası yeni değil;
2003 yılında Recep Tayyip Erdoğan meclise bir önerge sundu. Önergede ise TSK'nın yabancı devletlere asker göndermesi gerektiğini savunuyordu. Bu önerge kabul edilseydi, Türkiye Irak'a girerek ABD'ye yardım edecekti. Fakat önerge oy birliği ile reddedildi. Demem o ki Tayyip Erdoğan'ın genel politikası yayılımcılık. Ayrıca kendisi ''Suriyeliler bayram için memleketlerine dönüyor, biz de askerimizi çekeriz o zaman'' diyecek bir anlayışa da sahip değil, tahmin edebileceğiniz gibi.

2011 yılında Suriye'de çıkan iç karışıklık tam da Erdoğan'ın işine gelen bir olaydı. Çünkü bu, Türkiye'nin Suriye'ye girmesi için bir bahane oluşturacaktı. Türkiye de safını Muhalif İsyancılardan yana tuttu. Sebebini söylememe lüzum yok sanırım; işgal etmek istediğin yerde hükümete yardım edecek değilsin ya.

Ancak işler 2011'den bu yana epey değişti. Ve Türkiye de tıpkı diğer ülkeler gibi Suriye bataklığına düşmüş durumda. Geri çekilemiyorlar çünkü geri çekilmeleri halinde İdlib'e giren Rejim Ordusundan kaçan mültecileri kaldıracak durumda değiliz. İlerleyemiyorlar çünkü ileride Rusya destekli Esad Rejimi var.

Şu anda Suriye kelimenin tam manasıyla ''kitlenmiş'' vaziyette. Bir şeylerin olması gerekiyor. Ve olacak da. Umalım da bu olacak şey bize bir zeval getirmesin.
Türkiye'de lobicilik ve elit kesim kavramları olmadığı kısmı haricinde katılıyorum.
 
Kafa kesip, dini savunuyoruz demek iyiymiş. Bende hepsini assam dinimi savunuyordum desem haklı kılar mı? Asıl meseleye gelelim, uzun abinin gönlü istemiştir. Arap kardeşlerimiz koruyup savunalım...
 
Siyasete karışmak istemiyorum ama Türkiye'nin lobicileri dernekler ve tarikatlardır. Eğer biraz araştırırsanız her kesimin kontrolü altında tuttuğu noktalar var. Tabi bir de bunlardan büyük oyuncular var.
Ah, evet. Size deyince aklıma Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı hakkında olan söylentiler geldi. Haklısınız.
 
Suriyedeki kaos ortami ne zaman son bulacak acaba onu merak ediyorum ben. Bir yerde Rus-Amerika askerleri, bir yerde Ozgur Suriye Ordusu, ISID vs. Bolge suan asiri destabilize durumda herkes sagolsun.
 
Bu soruya cevap vermeden önce arka planı biraz irdelemek gerekiyor kanımca. Konunun uzmanı değiliz, bilirkişi de değiliz fakat fikirlerimizi belirtmemizde bir sakınca yok.

Türkiye Cumhuriyeti Devletinde lobicilik ve elit kesim gibi kavramlar halihazırda bulunmadığı için her gelen devlet başkanı farklı bir politika güdüyor. Eskiden Türkiye'nin gerçek yöneticileri Türk Silahlı Kuvvetleri idi. Başkan kim olursa olsun daima mühim kararlar Paşalar tarafından verilirdi. Elit kesim buydu. Ne zaman bir başkan Türkiye'nin zararına dokunacak bir hamlede bulunursa TSK direkt muhtıra vererek aba altından sopa gösterirdi (28 şubat). Özellikle 1980 askeri darbesi sonrası toplumda yaşanan Siyasal İslam patlaması ile devletin bütün kurumlarına sızan cemaatçiler TSK da dahil olmak üzere çoğu kurumun öz otoritesini zayıflattılar. Bu yüzden son 10-15 senedir TSK, Türkiye içişlerine karışmıyor. Bundan dolayı da artık başkanlar kendi bireysel politikalarını uygulayabiliyor. Hele bir de Recep Tayyip Erdoğan gibi 20 senelik bir iktidar kuran otorite sahibi başkanların kararlarının sorgulanması pek olası değil.

Recep Tayyip Erdoğan'ın yayılımcılık sevdası yeni değil;
2003 yılında Recep Tayyip Erdoğan meclise bir önerge sundu. Önergede ise TSK'nın yabancı devletlere asker göndermesi gerektiğini savunuyordu. Bu önerge kabul edilseydi, Türkiye Irak'a girerek ABD'ye yardım edecekti. Fakat önerge oy birliği ile reddedildi. Demem o ki Tayyip Erdoğan'ın genel politikası yayılımcılık. Ayrıca kendisi "Suriyeliler bayram için memleketlerine dönüyor, biz de askerimizi çekeriz o zaman" diyecek bir anlayışa da sahip değil, tahmin edebileceğiniz gibi.

2011 yılında Suriye'de çıkan iç karışıklık tam da Erdoğan'ın işine gelen bir olaydı. Çünkü bu, Türkiye'nin Suriye'ye girmesi için bir bahane oluşturacaktı. Türkiye de safını Muhalif İsyancılardan yana tuttu. Sebebini söylememe lüzum yok sanırım; işgal etmek istediğin yerde hükümete yardım edecek değilsin ya.

Ancak işler 2011'den bu yana epey değişti. Ve Türkiye de tıpkı diğer ülkeler gibi Suriye bataklığına düşmüş durumda. Geri çekilemiyorlar çünkü geri çekilmeleri halinde İdlib'e giren Rejim Ordusundan kaçan mültecileri kaldıracak durumda değiliz. İlerleyemiyorlar çünkü ileride Rusya destekli Esad Rejimi var.

Şu anda Suriye kelimenin tam manasıyla "kitlenmiş" vaziyette. Bir şeylerin olması gerekiyor. Ve olacak da. Umalım da bu olacak şey bize bir zeval getirmesin.

Bunların bütün hepsinin herkes farkında. Sadece olan askere oluyor, buna dikkat çekmek istemiştim :).
 

Yeni konular

Geri
Yukarı