Tanrı'nın Varlığı ve Evrende Kaos'un Hakim Olması

Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Çok merak ediyorum Adem ve Havva'nın çiftleşmesinden nasıl bir zenci veya japon doğdu? Nasıl bu kadar farklı ırklar ve diller meydana geldi Adem ve Havva'dan geldiysek?
 
İlk insan kimdir ve nasıl oluştu?
İlk insan diye bir şey yoktur. Adem ve Havva bir Sümer mitidir. Hiçbir canlının ilki yoktur. İlk tek hücreli canlılar 3.8 milyar yıl önce ortaya çıktı, Homo Sapiensİnsan) türü ise yaklaşık olarak 300 bin yıldır bu dünyada yaşıyor. Tüm canlıları oluşturan temel yapı taşı da atomdur, atomlarda cansız maddelerdir. Bunları öğrenmek istiyorsan çok fazla sayıda kitap okuman gerekiyor.
 
Aynı insanlar ve aynı konular Nvidia vs AMD tartışması bari yapsaydık o da farklı değil ama meydan muharebesi gibi kendi tarafını savunup karşıdakine saldır. Galiba artık Technopat duel atmak için uygun bi yer olmaya başladı.
 
İlk insan diye bir şey yoktur. Adem ve Havva bir Sümer mitidir. Hiçbir canlının ilki yoktur. İlk tek hücreli canlılar 3.8 milyar yıl önce ortaya çıktı, Homo Sapiensİnsan) türü ise yaklaşık olarak 300 bin yıldır bu dünyada yaşıyor. Tüm canlıları oluşturan temel yapı taşı da atomdur, atomlarda cansız maddelerdir. Bunları öğrenmek istiyorsan çok fazla sayıda kitap okuman gerekiyor.
Topraktan yaratılan ilk insanın -ve ilk peygamberin- adını Yüce Allah Ali İmran suresinin 59. ayetinde açıkça zikrediyor. Diğer ayetler de ise malum olana işaret ediyor. Her birimiz çamurun -toprağın- değişik süreçlerinden geçmediğimize göre topraktan yaratılandan vücuda geldik. Tek canlıdan eşini yaratan Yüce Kudret oradan da erkekler ve kadınlar yaydı, bizi vücuda getirdi. (Nisa, 1)

Hz. Adem'in örneği - Hz. İsa'nın örneği
Yüce Kitap Hz. Adem ile Hz. İsa'nın yaratılmasındaki farkı tasarrufa ve imzaya şöyle işaret ediyor: "Şüphesiz Allah'ın yanında Hz. İsa'nın durumu Hz.Adem'in durumu -yaratılışı- gibidir. Onu -Adem'i- topraktan yarattı sonra ona 'ol' dedi, o da hemen oluverdi." (Ali İmran, 59)
Ayet hem Hz. Adem ve hem de Hz. İsa'nın yaratılışındaki farklılığa işaret ediyor, birbirine kıyaslıyor bu iki özel ve hikmet dolu yaratılışı. Babasız dünyaya gelen Hz. İsa ile hiçbir geçmişi olmayan ve topraktan şekillenen ve sonra ruh üflenen Hz. Adem.
Hz. İsa'da anne var, baba yok; Hz. Adem'de ne anne, ne baba, ne insan, ne ademoğlu, ne de başka bir soy -ve aşiret yok. Zaten dönüş de atamızın yaratılışına dönüş olacaktır: 'Sizi topraktan yarattık, sizi oraya döndüreceğiz ve sizi bir kere daha oradan çıkaracağız (Taha, 55). Her birimiz toprak ve çamurun bu aşamalarını yaşamadığımıza göre kastedilen dedemizin hammaddesine işarettir.
İnsan vücudunda topraktaki minerallerin varlığı da bu hakikati değiştirmiyor. Tam aksine ilk yaratılışın imzasının bütün varlık hayatı boyunca insanı takip edeceğini gösteriyor.

Hz. Adem'in toprağının özelliği
Hz. Adem -ilk insan ve ilk peygamber- çamurdan (İsra, 61; Araf, 12; Sad,76; Secde, 7) cıvık çamurdan (Saffet,11) çamurdan süzülmüş bir hulasadan yaratıldı (Müminun, 12) Hz. Adem kuru çamurdan şekillenmiş balçıktan yaratıldı (Hicr, 27; Rahman, 4)
Başka ayetler yaratılışı daha belirginleştiriyor.
"Ki o yarattığı her şeyi güzel yapan insanı (Hz. Adem'i) yaratmaya çamurdan başlayandır." (Secde, 7)
Kur'an'ın topraktan yaratılan Hz. Adem olduğunu belirttiğini daha önce (Ali İmran, 59) belirtmiştir. Sonra o toprak düzeltildi, tamamlandı içine ruh üflendi (Secde, 9) ve ebül beşer, insanın babası yaratıldı.

İnsanoğlunun yaratılışı
Kur'an-ı Kerim Hz. Adem'in yaratılışını anlattıktan sonra insanoğlunun -Ademoğlu'nun çoğalmasını ise şöyle anlatıyor:
"...Biz sizi aslında topraktan, sonra O'nun zürriyetini insan suyundan (normal çoğalma yolu), sonra pıhtılaşmış bir kandan (rahim süreci), daha sonra da şekillenmesi -yaratılışı belli belirsiz bir çiğdem etten yarattık. Ve bunları size kudretimizi apaçık gösterelim diye yaptık... (Hacc, 5)" Ayetler apaçık değil mi?

Havva nasıl yaratıldı?
Kur'an-ı Kerim şöyle belirtiyor: 'Ey insanlar! Sizi bir tek candan (Adem'den) yaratan, ondan da yine onun zevcesini (Havva'yı) vücuda getiren ve ikisinden de birçok erkek ve kadınlar (besse, yayan) türeten Rabbinize karşı gelmekten sakının. (Nisa, 1)
Yaratılış bir kişiden başlamıştır. O bir kişi de Hz. Adem'dir. 'Sizi bir kişiden yarattı, O sonra ondan da eşini meydana getirdi.' (Zümer, 6)

Hz. Adem'e özel bilgi veriliyor
Yüce Allah Hz. Adem'i özel bilgi ile donatıyor ve isimleri (eşyanın, varlığın ve belli bilgilerin) ona öğretiyor. (Bakara, 31)
Meleklere takdim ettiği Hz. Adem'e isimleri söylemesini emrediyor. Meleklerin bilemediği bilgileri -isimleri Hz. Adem söyledi. (Bakara, 33) Sonra Yüce Allah Adem'e secde etmelerini emrediyor.
Buradaki secde kulluk anlamında değil, emre itaat ve ihtiram -saygı- secdesidir. Hz. Yusuf'a baba ve annesinin secdesi gibi (Yusuf, 100) Adem'in yanında Allah'a secde edin gibi bir yorum isabetli değildir. Zira böyle olsaydı, İblis'in bir itirazı olmazdı. Zira iblis zaten Yüce Allah'a secde ediyordu. İtirazın sebebi; İblis'in kendini Hz. Adem'den daha üstün görmesiydi.
Bir 'A' harfini düşünelim: 'A' harfi. Kendini ne kadar tarif eder, ne kadar anlatır?


Kendisi kadar. Nasıl? 'A' dersiniz, biter. Daha ötesi yoktur. 'A' harfi, 'A'dır ve başka bir şey değildir. Başka bir açıklaması da yoktur. Ama o 'A' harfini yazanı tarif edecek, anlatacak olsak, özelliklerini sayacak olsak, bazen on kelime, bazen yüz kelime, bazen de bin kelimeyle anlatsak bitiremeyiz. Önce kaleminden başlarız. Kalemi dolma kalemmiş, mürekkebi siyahmış, ince uçluymuş, kaliteliymiş gibi özellikleri sayar dökeriz. 'A' harfini yazan insanı anlatmaya kalksak, bakın neler söyleriz neler. Öncelikle bu insanın eli var tutuyor, gözleri var görüyor, kulakları var işitiyor, okuma yazması var biliyor, aklı başı yerinde, eğitim görmüş, bilgili kültürlü birisi. Daha bunlar gibi birçok özelliklerini ve vasıflarını sayarız.


Bu örnekte olduğu gibi, bir elmayı düşünelim. 'Elma' deyince onu anlatmış oluyoruz. 'Ne çeşit elma' diye soracak olsalar, 'Amasya elması' deriz, yine anlatmış oluruz. Ama elmayı Yaratan'ı ve bize göndereni anlatmaya, tanıtmaya kalkarsak neler deriz? Kitaplar dolusu anlatsak yine bitiremeyiz. İsterseniz birkaç cümle söylemeye çalışalım: Elmayı yaratan ağaç değil çünkü ağacın böyle bir gücü yoktur. Toprak da değil, çünkü toprakta elmayı yapabilecek bir özellik yoktur. Elmayı yapan bir insan değil, çünkü insan elma yapamaz. Demek ki, elmayı yaratan zat, ağaç, toprak ve insan cinsinden birisi değildir. O, ağacı da, toprağı da, insanı da yaratan ve yarattıkları türünden olmayan bir güçtür. O da her şeyi yoktan var eden Yüce Allah'tır.


Elmayı yaratan Bir'dir. Çünkü elmanın olduğu dünya da bir, elmayı pişiren güneş de birdir. Yeryüzündeki bütün elmalar aynı elden çıkıyor, aynı kudret tezgahında üretiliyor. Elmayı yaratanın gücü kudreti sonsuzdur. O el-Kadîr'dir. Çünkü bir elmayı yaratan kudret dünyayı, güneşi, galaksileri ve kainatı yaratan güçtür. Çünkü elmanın olabilmesi için bütün bu âlemin olması lazım. Hepsi birbiriyle ilgili ve bağlıdır. Elmayı yaratanın sonsuz ilmi vardır. O'nun bir ismi de el-Alîm'dir. Çünkü elmayı yaratan kudret, hem elmanın bütün özelliklerini biliyor hem elma ağacının diğer ağaçlardan farkını biliyor.


Ayrıca O elmayı yiyen insanı ve insanın bütün özelliklerini biliyor. Özetle, var olan her şeyi, bizim bildiğimiz, bilmediğimiz, bilemediğimiz her şeyi biliyor. Elmayı yaratan görüyor. O'nun bir ismi de el-Basîr'dir. Elmayı, bütün dünyayı, bütün kâinatı, bütün insanları ve âlemleri görüyor. Çünkü kâinatta her şey her şeyle ilgilidir. Elmayı yaratan güzeldir.


O'nun bir ismi de el-Cemîl'dir. Elmadaki güzelliğin, ağaçtaki güzelliğin, dünyadaki güzelliğin, insandaki güzelliğin ve kâinattaki bütün güzelliğin kaynağı O'dur. Elmanın güzel olması için bütün bu güzelliklerin olması lazım. Daha bunlar gibi Allah'ın daha nice isim ve sıfatlarını anlayabiliriz. Son olarak farklı bir tespit yapmak gerekirse... Bir köyün muhtarı varsa, bu kâinatın da bir İdarecisi vardır. Bir iğnenin ustası varsa, balarısına iğneyi takan bir Yaratıcı da vardır. Bir harfi yazan varsa, bir kitap gibi okuduğumuz bu kâinatı da bir yazan, bir yaratan, bir yapan vardır.

@BERWAR bunada cevap ver kardeşim. İnanmazsan daha çok örnek verebilirim :)
 
Topraktan yaratılan ilk insanın -ve ilk peygamberin- adını Yüce Allah Ali İmran suresinin 59. ayetinde açıkça zikrediyor. Diğer ayetler de ise malum olana işaret ediyor. Her birimiz çamurun -toprağın- değişik süreçlerinden geçmediğimize göre topraktan yaratılandan vücuda geldik. Tek canlıdan eşini yaratan Yüce Kudret oradan da erkekler ve kadınlar yaydı, bizi vücuda getirdi.
Ne insan ne diğer tülerin hiçbiri topraktan yaratılmadı. Topraktan yaratılma fikrine nasıl olur da inanıyorsunuz ya, yıl olmuş 2020. Canlılar atomlardan ve elementlerden oluşur. Atomlar dediğiniz maddelerde cansız maddelerdir.

Topraktan hadisesi de Kuran'a özgü bir yalan değil, diğer medeniyetlerde de bu görüş vardı hem Kuran yazılmadan önce bakınız.

Hepiniz mi aynı şeyleri diyorsunuz, ben sürekli aynı cevapları vermekten bıktım usandım siz aynı soruları sormaktan vazgeçmediniz.


1577996485284.png



Topraktan yaratılma hadisesi diye bir şey yok. Sümerlerde, Tevrat'ta, Eski Yunan, Çin'de, İnkalarda, Hindistan'da yine aynı ifadeler var, bunlar senin dininden daha eski uygarlıklar ve ne dini ne de kitapları olmayan toplumlar.

Aklı başında bir insan, insanın nasıl topraktan yaratıldığına inanıyor insan hayret ediyor.

İnandığın kitapta sadece topraktan yaratılma da geçmez ayrıca. Sudan, meniden, kaburga kemiğinden, aşılanmış yumurtadan, çamurdan tabirlerde geçer.
 
İlk insan diye bir şey yoktur. Adem ve Havva bir Sümer mitidir. Hiçbir canlının ilki yoktur. İlk tek hücreli canlılar 3.8 milyar yıl önce ortaya çıktı, Homo Sapiensİnsan) türü ise yaklaşık olarak 300 bin yıldır bu dünyada yaşıyor. Tüm canlıları oluşturan temel yapı taşı da atomdur, atomlarda cansız maddelerdir. Bunları öğrenmek istiyorsan çok fazla sayıda kitap okuman gerekiyor.
Peki ilk canlı nasıl ortaya çıktı yoktan ?
 
Bence yaratıcı var çünkü dinim İslam. Evet sadece soyut şeylere dayanabilirim elimden başka bir şey gelmiyor annem, babam, hocalar ve çevremdeki Müslümanlar ne derse ona inanırım. Henüz araştırmadım dinimi pekte bir şey bilmiyorum. Şunu fark ettim ki yaratıcının varlığını somut olarak kanıtlayamadığımız için farklı inanışlar ortaya çıkmış ve insanlar kendilerine göre mantıklı olanı seçip ona inanmaya başlamış. Yine dediğim gibi sadece kuranda yazandan ve okuldaki hocalarımın anlatmasından biliyorum dinimi. Bu kadar şeyi başka ne veya kim yaratabilir ki sorusu geliyor direk Müslümanlar'dan. Bende soyutta olsa kabul ediyorum yaratıcımı.
 
Elhamdülillah müslümanım. Doğduğum coğrafya dinimi belirledi. Amerika'da doğsaydım haç takardım. Yaratıcının olduğuna inanıyorum, inanmazsam her şey boş gelirdi, ayrıca neden inanmayayım ? Ben inandıkça cennetten ümidim olur. İnanmayanlar, eğer yaratıcısı varsa direkt cehennemi garantiliyor. Zaten yaratıcı yoksa hepimiz yok olup gideceğiz. Aklı olan inanır beyler. Kaybedeceğiniz bir şey yok. İnanmayanlar genelde kitap kurdu olmalarıyla ve bilimle ilgilenmeleriyle bilinir. Zeka olarak üstün olduklarını, her şeyi bilim çerçevesinde kanıtlarla açıklayabileceklerini düşünürler. İnsanlar, salakça din adamlarına tapmayı, kula kulluk etmeyi inanmakla karıştırıyorlar. Ben yaratıcıya inanıyorum, onun yarattıklarına inanmıyorum. Ayrıca yaratıcının oğlunu seviyorum, bizi sevmemesi gayet normal. Tek bildiğimiz iyi bir hayata ve paraya sahip olup geberip gitmek. Kendi kendimizi savaşlar yoluyla katletmek. Yazmayacaktım ama yorumlar çok komik geliyor artık. Birisi milyar yıldan bahsediyor, diğeri kutsal kitaptan. Nasıl mutlu oluyorsanız, o şekilde yaşayın. Maksimum 100 yıl yaşamış insanları kaynak gösterip, bir şey biliyorum diye gezinmeyin. :)
 
Peki ilk canlı nasıl ortaya çıktı yoktan?
Atomlar aracılığıyla oluştu. Atomlar birleşerek molekülleri, moleküller birleşerek aminoasitleri oluşturur. 20 çeşit aminoasidin birleşmesiyle de proteinler oluşur. Hücreninde büyük çoğunluğunu proteinler oluşturur. Nükleoitler ve proteinler hücreyi oluşturmuştur.

Bunlar çok uzun konular, Abiyogenez'in konularıdır ayrıca.

Canlılık, çok basit cansız moleküllerin bir araya gelmesiyle oluşan bir varlık formudur. Bu formun ayırt edici özelliği periyodik cetvelde tamamını "cansız" olan kimyasalların belli başlı bir grubunu ve bu elementlerden oluşan molekülleri, temel yapı taşı olarak içeriyor olmasıdır. Bu kimyasallara biz molekül adını veriyoruz.

Hayat molekülleri 4 grupta toplanır: Lipitler (Yağlar), Nükleik Asitler, Proteinler ve Şekerler.

Bu 4 molekülün altında da bir sürü alt birim ve kombinasyonlarda bulunmaktadır.

Bu alt birim ve kombinasyonlara örnek vermek gerekirse mesela Nükleit asitlerin oluşabilmesi için nükleotit, fosfat grubu ve şekerlerin bulunması gerekiyor. (Şekerler aynı zamanda bir gruptur yukarıda yazdığım gibi)

Yağların oluşması içinde gliserol ve yağ asitleri gerekmekte. Proteinlerin oluşması içinde aminoasitler olması lazım.

Kaldı geriye Şekerler onlar nasıl oluşur, bu grup içindeki en basit yapılı molekül diyebiliriz kendisi için. Şekerler kendi başlarına var olabilirler ve bu sayede nükleit asitlerin de yapısına doğrudan katılabiliyorlar.

Bu moleküllerin her birinin farklı rolleri vardır.

Lipitler: Sadece yağ anlamına gelmez, vücudumuzda bulunan yağlar, steroller, bal mumları, monogliseritler, digliseritler, trigliseritler, fosfolipitler, vitaminler(yağda çözünen) vb. verilen genel bir adlandırmadır.

Lipitlerin en önemli görevleri arasında hücre zarlarının oluşumunu sağlamak vardır. Bu canlılığın oluşması için olmazsa olmazdır.

Nükleik asitler: Yönetici moleküller olarak da bilinir. DNA ve RNA'nın genel adıdır. Temel görevleri canlının ne olduğunun ve nasıl olduğunun bilgisinin kodlanması, iletimidir. Nükleik asitler evrimsel tarihimizde proteinlerle karşılıklı olarak evrim geçirmişlerdir.Yönetici molekül olma ifadesi buradan gelir. Bu nedenle diğer molekülleri yönetici bir role sahipler.

Proteinler: Çeşitlilik ve adaptasyon kabiliyetleri dolayısıyla canlılık içerisindeki en önemli yapı taşlarının başında gelir. Canlılığı sağlayan, sürdüren tüm biyolojik faaliyetlerin içerisinde yer alırlar. Bir çoğu başka kimyasal tepkimeleri hızlandırıcı görevler alırlar. Bir çok farklı tipi hücredeki diğer yapıların oluşmasına katkı sağlarlar. Hücre içi ve hücre dışındaki iletimde de rol alırlar. Bu örnekler daha da çoğaltılabilir,proteinler geniş bir çeşitliliğe sahiptir.

Şekerler: Hemen hemen tüm canlılarda ortak tüketilen ve enerji sağlayan moleküllerdir. Monosakkaritler(tekli şekerler), disakkaritler(çiftli) ve polisakkaritler(çoklu şekerler) olarak kategorize edilir.

Oluşum yapılarındaki kimyasal bağlardan dolayı şekerler yüksek enerjiye sahiptirler. Parçalandıklarında bu enerji kimyasal enerji olarak ortaya çıkar ve biyolojik fonksiyonların sürdürülmesinde kullanılır. Bu enerjinin sürekli bir biçimde tüketimi halinde canlılık varlığını korur. Kısaca bir hücre şeker üretimi yapamazsa bu hücre ölmüş ve ya ölmek üzeredir diyebiliriz.
Sadece tüketim değil aynı zamanda şekerler yapım amacıyla da hücre içerisinde görevlere sahiptir. Hücre zarları ve hücre duvarının içerisinde de yer alırlar.

Bu moleküllerin her bir grubunun önemli fonksiyonları vardır, ancak hiçbirisi tek başına canlılık oluşturamaz. Dolayısıyla canlılığın nasıl doğal süreçlerle var olabildiğini anlayabilmek için bu birimler her birinin doğal süreçlerle ve kimyasal tepkimelerle var olabildiğini görmemiz ve anlamamız gerekiyor.

Son olarak da demek istedim kimyasallar bu görevlerini bilerek, düşünerek yapmıyorlar. Hepsi kademeli bir şekilde gerçekleşen hadiselerdir. Her bir adımın bir öncekine ve bir sonrakine bağlandığı çok uzun süreli süreçlerdir bunlar. Şu benzetmeyi de yapabiliriz domino taşlarından örnek verelim, domino taşları nasıl ki yıkılmaları gerektiğini ve yıkılmalarının zamanını bilmiyorsa ve fiziksel bir etki altında yıkılıyorsa, canlılığın oluşumunda da moleküllerin görevler kazanması da aynı şekilde olmaktadır.


Bunları yazmakta anlamaya yetmez söyleyeyim, çok kapsamlı bir konu bu. Okumak istersen kaynak verebilirim.
 
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.

Technopat Haberler

Yeni mesajlar

Geri
Yukarı