Türkiye'de kadına ve erkeğe şiddet

Konu sahibi kadın faşizmi ile âlâkalı görüşlerini belirtiyor ama @Jira "Pozitif erkekçilik." diyerek feminist gibi konuşuyor.
''Feminist gibi konuşuyor...'' :D Beni azıcık ucundan tanısaydın zaten o mesajı nasıl bir anlamla yazdığımı çözebilirdin. İstediğin gibi anlayabilirsin, yazdığım her mesajı kişiye özel açıklayacak bir hizmet henüz sunmuyorum. Opsiyon olarak ilerde belki sunulabilir. :D

Bu ülkede nerede pozitif erkekçilik gördün de mesajıma bu kadar içerlendin burası da ayrı bir soru işareti. Bilmeden yara mı deştik acaba. :D
 
@Jira direk aciklasan daha kolay olurmuş 🤣.

Şiddete bir şey diyemem ama pozitif ayrımcılık hat safhada.
 
Son düzenleme:
"Kadınları tanıyalım" başlıklı yazımda dolaylı olarak bu konuya dikkat çekmiştim, o yazı daha ziyade insanların bu konuyu nasıl algıladıklarının bir gözlem yazısıydı.
Gördüğüm sonuç beni şaşırtmadı, bu ülkede insanlar büyük çoğunlukla her iki cinsin şiddet gördüğünü fakat şiddet şeklinin farklı olduğunun bilincinde değiller.
Kadınlar genelde fiziki olarak şiddet görüyor, bu görülebilir bir durum olduğu için genelde kadınların şiddet gördüğü algısı oluşuyor.
Oysa kadına şiddet genelde kadının erkeğe yaptığı ama görünmeyen manevi şiddetin bardağı taşıran son damlasıdır.
Kadınlar erkeklere manevi baskı uygular, bu kapalı ve gizli olur, kimse görmez, sadece ikisi bilir ve yıllar sürebilir.
Kadınların erkeklere uyguladığı manevi baskı fiziki şiddetten çok daha beter yara verir.
İşin daha vahim tarafı ise kadının erkeğe uyguladığı manevi baskıya ceza veren herhangi bir yasa yok.
İşte bu durum yılları kadın tarafından manevi baskıyla geçmiş erkekleri çaresiz bırakır ve gün gelir çıldırmasına neden olur.
Sonra da buna kadın şiddeti denilerek erkek doğrudan yargısız infaz edilir.
Oysa kadın şiddet gördüğünde yıllarca baskı uyguladığını kar sayarak üstüne bir de mazlum rolüne girer.

Sonuç olarak kadınların manevi baskı uygulamasına ceza verilen bir yasa olursa her iki cinsin birbirine uyguladığı şiddetin dozajı büyük oranda azalır.
Ancak bu ülkede böyle eşitlikçi bir yasa getirmek şöyle dursun, kadınlara verilen adaletsiz haklar yüzünden kadınlar açıkça kışkırtılıyor.
Devletten aldıkları bu güvence yüzünden ailenin dağılması, mutsuz bir aile ortamı olmasına zemin hazırlıyor.
Dolayısıyla kadına şiddet yasası adaleti değil, açıkça adaletsizliği getiriyor.
 
Aile içi cinayetlerde kurbanların yaklaşık %80'i kadın, kalan %20 içindeki erkeklerin büyük bölümü şiddet gören aile bireyleri tarafından öldürülmüş. Yani erkeğin bu kadar fazla şiddet uyguladığı durumda kadın haklarını konuşmayıp ne konuşacağız? Şehirde rahata ermiş küçük bir kadın topluluğu var diye büyük çoğunluğu görmezden mi gelelim? Büyükşehirlerin geri kalmış ilçeleri, küçük şehirler ve taşrada hala kadının adı yok. Dünyadaki insan kaynaklı şiddetin tamamına yakınının kaynağı yine erkek. Kadın egemenliğinde bir dünya olsa çok farklı olur muydu? Yaşamadan bilemeyiz.
 
Yaşamadan bilemeyiz.

Dediklerine kimse itiraz etmiyor, sorun kadına şiddet yasasında.
Bahsettiğiniz sorunları çözmek yerine kadına şiddet yasasıyla aynı sorunu daha büyük sorun haline getiriyorlar.
Örnek vermek gerekirse senin açlığına çözüm bulacaklarına seni doyurmadı diye doğayı katletmek gibi bir yanlış yapıyorlar.
Bu ülkede kadına şiddet yasası da aynen böyledir.
 
Kadına şiddet olaylarını kullanarak gösteri yapan grupların kendisine bile yararı olduğunu düşünmüyorum ama bir kadın aldatınca da aldatılan erkeğin artık kimsenin önemsemediği bir duruma da bu grupların oluşturduğu iğrenç ön yargı getirdi. Durumu öyle saçma bir noktaya getirdiler ama bunun farkında bile olmayacak kadar ahmak grupların hala sözü nasıl geçiyor ve destekçisi oluyor? sorunun başladığı noktalardan birisi. Günümüzde her ağzı laf yapan iki kere insan haklarından bahseden kişileri toplum kahramanı ilan etmek insanların günümüzde bulunan en büyük sorunlarından birisi. İnsanların bu şiddet olaylarına karşı olan öfkesini kullanıp olayları çok farklı noktaya getirdiler, bana göre bu eşitlik için mücadele verecek kişiliğe kesinlikle sahip değiller.
 
Kötü, yetersiz, hatta bazen aşırı örnekleri biliyor olmak gerçeği değiştirmiyor. Sesi çıkmayan, çıkamayan asıl kalabalıklar için hâlâ pozitif ayrımcılık tek seçenek. Ayrıca sesini çıkaran toplulukların tamamını kötü bellemek de yersiz. Sesi çıkmayan kimse sonuç elde edemez. Konu ne olursa olsun başkası sana bedavaya istediğini vermez. Ayrıca kararı verenlerin hâlâ erkekler olduğunu düşününce sesini çıkarmayıp ne yapacaksın? Sadece kötü örnekler üzerinden karar varmak, gerçeği görmezden gelmek demek. Bunu yapan insanlardan olmayalım.
 
Sorun pozitif ayrımcılıkta ve işin özünü görememelerinde. Sorun kadınların daha aşağı düzeyde olduğu yanılgısı, kadınların ve erkeklerin toplumsal olarak klişeleşmiş rollerine dayalı ön yargılar ve gelenekler. Kadın ve Erkek aynı değildir, her konuda da eşit olmak zorunda da değildir. Sadece kadın ve erkek arasında değil, iki erkek veya iki kadın arasında da eşitsizlik söz konusu olabilir ki genelde öyledir. Herkes birbirinden farklıdır. Burada anlaşılması gereken şey, bir insanın bireysel olarak diğer bireyler ile cinsiyetinden bağımsız olarak aynı eşit haklara sahip olması gerektiğidir.

Günümüzde popüler olan en sık söylemlerden biri: “Kadına el kalkmaz” lafını ben de anlayamıyorum. Bu lafı söyleyen erkekler de, kadınlar da eşit derece garipler bana göre. Kadına el kalkmaz ne demek?
“Acaba şiddet herhangi bir insana cinsiyetinden bağımsız olarak gerekli midir?”
Kadına el kalkmıyor da erkeğe el kalkabiliyor mu? Eğer buna inanıyorsanız bir kere bu yaptığınız da başlı başına bir cinsiyetçiliktir, eşitlik falan değil. Çünkü kadın şiddete uygun değil ama erkek şiddete uygundur diyorsunuz.
Evet maalesef ki büyük bir çoğunluğunu kadınlar oluşturuyor ama şiddete bağlı ölüm oranı yüksek olduğu gibi ölenler sadece kadınlardan oluşmuyor maalesef. Şiddetin arkasında eğitimsizliğin, yoksulluğun, aile öğrenimi ve tabii ki kaçınılmaz bir gerçek olan toplumsal olgular vardır ki kadına şiddetin en temel sebeplerinden biri de budur.
Güçlünün kuralları koyduğu bir çağda yaşamıyoruz maalesef, çıkarın artık bunları aklınızdan. Artık insanları cinsiyetlerine, fiziksel özelliklerine göre sınıflandırmaktan vazgeçip her birinin ayrı bir birey ve insan olduğunun farkına varmanız gerekmekte. Ya şiddete karşıyız, hiçbir insana el kalkmaz demeyi öğrenin ya da hiçbir şey dememeyi, bilgisizliği tercih edin.

Bunun çözümü ise tamamen eğitimden geçiyor, gerek erkeklere gerek kadınlara. Sonuçta erkeklerin kendini özel hissetmesini sağlayan sevgisini gösterdiğini sanan ama aslında cinsiyetçilik yaptığının farkında olmayan anne ve baba ebeveynler de var. Erkek çocuklara hürlük sağlandığı gibi aynı zamanda kız çocuklara baskıcı bir aile yetişimi de farklı farklı sonuçlara yol açacaktır.

Sizce hiç mi iyi bir erkek yoktur? Erkek olmak mı kötüdür? Eğer buna inanmıyorsanız illaki ezilen erkeğin de olduğuna inanabilmelisiniz. Nadir de olsa yer yer haklı olan erkeklerin yanlış bir algı yüzünden haksızlığa uğrayıp linç yemesi mümkün değil mi ? Sokakta bir kadın size sırf kötülük olsun diye bir şey yapsa, kendinizi gerçekten sizi linçlemek isteyen bir kitleye açıklayabileceğinize inanıyor musunuz? İstediğimiz şey gerçekten bu mu? En doğrusu?
Lütfen şunu aklınızdan çıkarmayın, bir erkeğin kötü olabileceği kadar bir kadın da kötü olabilir. Bakın, bu sözümde kimsenin başına gelen kötü bir olayın haklılığını savunmuyorum. Kötü insanlar vardır ve kötülüğün bir cinsiyeti yoktur. İstistisiğe aldanıp, çoğunluğun peşinden koşmadan, kimseye saldırmadan önce bir olay hakkında objektif görüş elde edip bilgi toplayın. Yargısız infaza varmayın. Objektif olun. Evet, ataerkil bir toplumda yaşadığımız gerçeği reddedilemez ama bunu düzeltmek için yanlış bilinç oluşturuyoruz gibi gözüküyor. Traziyi eşitlemek yerine teraziyi zıt bir duruma
çevirmeyin.


Yanlışımla eksiğimle bu benim görüşüm. Katılmadığınız veya yanlış bulduğunuz yerleri bildirirseniz üstünde düşünür yanlışsam kendimi düzeltir, anlaşılmadıysam açıklamaya çalışırım. İyi günler.
 
@Nereqla yazdığın birçok şeye katılıyorum. Bugün bir kadın haksız yere toplu taşımada bir erkeğe bağırmaya başlasa erkeğin oradan sağlam çıkamama olasılığı çok yüksek. Orada erkeği linç edecek olan diğer erkeklerin de kadına yardım etmekle alakası olmayıp, büyük oranda hınçlarını çıkartabilecekleri obje olarak birini bulmuş olacaklar. Yine de bu durum erkeğin çok büyük oranda şiddet uygulayıcısı olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Erkeği de öldüren yine aynı oranda erkek.

Eğitim asıl çözüm ama günümüzde herkesin aynı bilince gelebileceği bir sistemi sağlamak dünyanın hiçbir yerinde mümkün olmuyor. Bu büyük oranda tercih ve politika. Cahil insanı yönetmek kolaydır. Şiddet çoğu zaman görmezden gelinebilecek yan etki gibi kalıyor.

Sorunlara cinsiyet, ırk, din, fiziksel durum veya ekonomik koşullardan bakmayıp total olarak çözebilmek en doğrusu gibi gözüküyor olabilir. Diğer taraftan çok kalabalığız. Farklı çevrelerden, farklı eğitim ve gelir seviyesinden insanlar bir arada yaşamak durumunda. Milyarları düşününce her şeyin tek bir çözümü olamıyor. Sorunlara küçük parçalar halinde yaklaşmak gerekiyor. Bu yüzden hemen her ülkede onlarca bakanlık, yüzlerce sivil toplum kuruluşu ve dernek var. Tam da bu sebeple meselelere ''Kadın, eşcinsel, ateist, Kürt'' gibi başlıklar halinde bakılıyor. Başka türlüsü mümkün olmadığı için.
 

Geri
Yukarı