Atatürk hakkında düşünceleriniz

Aslında gerçekten de ilahlaştırılıyor. Örneğin, "Onun hiç hatası olmamıştır, hatası vardır diyen veya eleştirilebilir diyen kişi yanlış yapıyordur." cümlesine benzer cümleler kuran insanlara rastlıyorum çevremde. Ama bunu Atatürk istemedi, bilim ve çağdaşlığı savunan bir adamın böyle bir saçmalığı istemesi zaten imkansız. Tarihte böyle bir söz söylediğiyle ilgili hiçbir kanıt bulunamaz.
Atatürk hiç hata yapmamıştır, kimse hatası vardır diyemez, diyen kişileri fanatik olarak yorumluyorum ben.İlahlaştırılsa adına tapınaklar inşaa edilirdi. Örneğin Roma İmparatoru Agustus ilahlaştırılmıştır ve bugün Ankara'da bile Roma döneminden kalma tapınağı vardır.
 
Son düzenleme:
Ben, adamın peygamber olduğunu iddia etmiyorum zaten kardeşim. Adamın getirdiği reformlardan ve amacından bahsediyorum. Eğer o çok sevdiğin İslam'a küfür olan fikir ve düşünceler, bilim ve çağdaşlıksa araştır ve oku o zaman. Hangisinin doğru olup olmadığına karar verebilmenin tek yolu var: Objektif düşünmek. İslam'ın kutsal kitabı olan Kuran'a iyice bak ve insanlığa yararı mı yoksa zararı mı olduğuna karar ver. Bilim ve çağdaşlığın yolunu izlersen asıl insanlığın anlamını öğrenmiş olacaksın. İnsanlık din ile değil, bilim ve çağdaşlıkla olur çünkü.

"Ben bu adama saygı duyamam ama onun hakkında kötü de düşünemem." sözünden anladığım kadarıyla sen daha yolun başındasın. Sana doğduğundan beri aşılanan dogmatik düşünceler ile bilim ve çağdaşlığı karşılaştıracaksın arkadaşım. Din ile bilim arasındaki en büyük fark da bu zaten: Din, kendisinin hatasız olduğunu iddia eder fakat bilim, değişkendir yani bugün edinilen bilgi ileride objektif gözlemler sayesinde çürüyebilir ve onun yerini yeni bilgi tutabilir.

"Mükemmel insan" gibi kelimeleri onu putlaştırmak için değil, övgü için kullanıyoruz biz. Fakat "Gerçek Atatürkçü" olduğunu iddia edip onun hatasız olduğunu iddia ederek putlaştıran cahil bir zihniyetin varlığı söz konusu. Atatürk'ü bunun gibi cahil zihniyetlerden değil de kendi fikirleri ve düşünceleri ile tanırsan Atatürk'ü işte o zaman tanımış olacaksın dostum.
Benim için iki doğru var : Kur'an ve sünnet. Şeriat gibi kanunlar bir anda getirilemez, böyle bir şey de kısa sürede olamaz. Bunlar için önce cahil kesimin uyanması, Allah'ın istediği gibi bir yaşam için uygun ortamın hazırlanması, şartların elverişli olması vs. şeyler olması gerekiyor. Bu belki 1000 sene sonra olacak ki o zamana kadar yaşayıp yaşayamayacağımızı bilmiyoruz.

Ayrıca Kur'an'da yazan bir tane yanlış bilgi yoktur. Bulunamaz. Orada yazan bilgileri yanlış olarak düşünen insan da çoktur fakat akılları, kitabı (Allah'ın mesajlarını) çözümlemekte, anlamakta yetersiz kalmaktadır.

Ekstra olarak Kur'an evrensel bir kitaptır. Kıyamet dahil içinde yaşanmamış bir çok olay mevcuttur.
 
Din ve Allah kavramlarında olduğu gibi Atatürk konusunda da hatta bir çok konuda da öğretilmiş, dayatılmış şeyleri öğreniyoruz, öğrendik, orada değildik doğrulukları her daim tartışmaya açık olacaktır. Saygı duyuluyor seviliyor olması tabi ki güzel bir şey ama yobazlık her şey için geçerli diye düşünüyorum. Hiçbir şeyin yobazlığına sıcak bakamadım. Atatürk' ü sevmiyor saygı duymuyor olduğumdan değil, tabi ki saygı minnet ve sevgi duyuyorum ama din için yapıldığı gibi Atatürk yobazlığı yapıldığında da rahatsızlık hissediyorum ki yıllar yılı sırf bu yüzdendir dinden olduğu gibi Atatürk' ten de uzaklaştım.
Bırakın insanlar neyi seveceğine neyi sevmeyeceğine neye saygı duyup duymayacağına sizin bakışınız dışında özgür iradeleri ile karar verebilsinler. Karşıt görüşe sahip kişi rencide edilmediği, sevdiği ya da inandığına hakaret edilmediği sürece bunların konuşulabiliyor, insanların özgür iradeleri ile özgür şekilde kendilerini ifade edebiliyor olmaları gerekir.
 
Kendisini seviyorum. (Bu arada her insan sevmek zorundaymış gibi davranmayınız, Atatürk Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu olmakla birlikte siyasi bir karakterdir de bu yüzden herkes sevmek zorunda değildir.) Fakat kendisine toz bile kondurmayan, ilahlaştıran, iyi özelliklerinin yanında kötü bir özelliği de dile getirildiğinde sanki küfür edilmiş gibi davranan aşırı korumacı insanların düşünce biçimini sevmiyorum. Atatürk olmasaydı şuan doğmamış bile olabilirdik fakat bunda sadece Atatürk'ün değil her bir insanın bu vatan için kan dökmüş veya emek sarfetmiş herkesin eli var. Atatürk ten önce de onlarca Türk devleti kurulmuştur ve üstün liderler vardır. Yani Atatürk'ü seviyorum fakat ilahlaştırılarak sadece onun sayesinde bugünleri görebiliyormuşuz gibi davranılması hoşuma gitmiyor.
 
Benim için iki doğru var : Kur'an ve sünnet. Şeriat gibi kanunlar bir anda getirilemez, böyle bir şey de kısa sürede olamaz. Bunlar için önce cahil kesimin uyanması, Allah'ın istediği gibi bir yaşam için uygun ortamın hazırlanması, şartların elverişli olması vs. şeyler olması gerekiyor. Bu belki 1000 sene sonra olacak ki o zamana kadar yaşayıp yaşayamayacağımızı bilmiyoruz.

Ayrıca Kur'an'da yazan bir tane yanlış bilgi yoktur. Bulunamaz. Orada yazan bilgileri yanlış olarak düşünen insan da çoktur fakat akılları, kitabı (Allah'ın mesajlarını) çözümlemekte, anlamakta yetersiz kalmaktadır.

Ekstra olarak Kur'an evrensel bir kitaptır. Kıyamet dahil içinde yaşanmamış bir çok olay mevcuttur.
Yanlış bilgi yoktur demişsin de insanlığa karşı çok acımasız ve sapıkça ifadeler kullanılır Kuran'da. Okumadığın belli zaten kendi kutsal kitabını. Sana buraya iki adet ayet bırakıyorum lütfen bunları objektif bir şekilde incele (ümidim yok sen ama olsun.):


 
Yanlış bilgi yoktur demişsin de insanlığa karşı çok acımasız ve sapıkça ifadeler kullanılır Kuran'da. Okumadığın belli zaten kendi kutsal kitabını. Sana buraya iki adet ayet bırakıyorum lütfen bunları objektif bir şekilde incele (ümidim yok sen ama olsun.):


Mesajımda söylemiştim "yorumlamaya akıl yetmez" diye. Nisa suresini okudum zaten. Bunu da sorguladım. "Dövün"den kastedilen "vurmak" vb. davranışlar değil. Doğru bir karar durumunda, fuhuş, zina vb. durumlarda onlara öğüt verin demek isteniyor. Dövün de eğer karşı taraf ileriye giderse onları yalnız bırakın ve yanlışa gitmelerine izin vermeyin demek oluyor.

Bu içeriği görüntülemek için üçüncü taraf çerezlerini yerleştirmek için izninize ihtiyacımız olacak.
Daha detaylı bilgi için, çerezler sayfamıza bakınız.

Ümidim yok diyerek beni üzdün. Burada sen kendi düşüncelerini ve sorularını bana aktarıyorsun, ben de aynı şekilde sana aktarıyorum. Bunlar olması gereken istişareler. Zaten cahil kesim de bunları yapmayı reddettiği için mevcut. Ayrıca bunları kendin de araştırabilirsin. Tabii doğruya ulaşmak istiyorsan...
 
Mesajımda söylemiştim "yorumlamaya akıl yetmez" diye. Nisa suresini okudum zaten. Bunu da sorguladım. "Dövün"den kastedilen "vurmak" vb. davranışlar değil. Doğru bir karar durumunda, fuhuş, zina vb. durumlarda onlara öğüt verin demek isteniyor. Dövün de eğer karşı taraf ileriye giderse onları yalnız bırakın ve yanlışa gitmelerine izin vermeyin demek oluyor.

Bu içeriği görüntülemek için üçüncü taraf çerezlerini yerleştirmek için izninize ihtiyacımız olacak.
Daha detaylı bilgi için, çerezler sayfamıza bakınız.

Ümidim yok diyerek beni üzdün. Burada sen kendi düşüncelerini ve sorularını bana aktarıyorsun, ben de aynı şekilde sana aktarıyorum. Bunlar olması gereken istişareler. Zaten cahil kesim de bunları yapmayı reddettiği için mevcut. Ayrıca bunları kendin de araştırabilirsin. Tabii doğruya ulaşmak istiyorsan...
Senin böyle cevap vermen ayetleri eğip bükmekten başka bir fiil değil. Çoğu dinciye bu ayeti sorduğun zaman, bu ayetteki kelimelerin arasındaki uyum için -cümlenin anlamlı bir hale gelmesi- "döv" anlamını vermek zorundasın. Bazı dinciler ise bu pisliği gizlemek için "döv" anlamı yerine "uzaklaştır" anlamını veriyor, bu saçmalıktan ibaret!

"Ümidim yok." dememe üzülmüşsün de üzülmekte haklısın bence çünkü hâlâ ayetleri eğip bükmeye çalışıyorsun dostum. Daha bu başlangıç, sen diğer saçma ayetleri görmedin. Onları görsen kafayı bozarsın burada.
 
Uyarı! Bu konu 5 yıl önce açıldı.
Muhtemelen daha fazla tartışma gerekli değildir ki bu durumda yeni bir konu başlatmayı öneririz. Eğer yine de cevabınızın gerekli olduğunu düşünüyorsanız buna rağmen cevap verebilirsiniz.

Geri
Yukarı