Muhammet Furkan ÇANKAYA
Hectopat
- Katılım
- 3 Şubat 2017
- Mesajlar
- 257
- Çözümler
- 3
Güzel tespit.
Zor anında dua edebileceğin birinin olmaması, öldükten sonra cennete değil de sonsuz ve mutlak bir karanlığa gömüleceğin gerçeği hiç keyif bırakmıyor.Ateist olsaydım, keyfime bakardım...
Evet fakat ikisi çok farklı.
Hala devam ediyorum araştırmaya ama kendime ateist diyemem açıkçası, İslam'a yatkın olmamda tefsirlerin etkisi çok büyük.Evet, o dönemler ateist olduğumu okulda söylediğim de gidip dalga geçiyorlardı. Bir yere gidiyorum çocuk diyor sen ateist değil miydin? İlk dönemler sırf bu asalaklar yüzünden dinden o kadar soğudum ki hiç tefsirlere bakmadım. O dönemler tefsirlere baksaydım belki ateist olmazdım.
Mantıklı.Doğru aslında. İyilik ve bilgi sahibi gibi kavramlar aslında insana ait özellikler. Sonsuz akla sahip birisinin düşünce yapısını ve bu kavramları anlayışını asla bilemeyiz ki çelişki diyebilelim.
Hayatın boyunca ibadet edip, dua edip ona inanıp öldükten sonra onun olmaması daha fazla koyardı.Zor anında dua edebileceğin birinin olmaması, öldükten sonra cennete değil de sonsuz ve mutlak bir karanlığa gömüleceğin gerçeği hiç keyif bırakmıyor.
Zor anında dua edebileceğin birinin olmaması, öldükten sonra cennete değil de sonsuz ve mutlak bir karanlığa gömüleceğin gerçeği hiç keyif bırakmıyor.
Hayatın boyunca ibadet edip, dua edip ona inanıp öldükten sonra onun olmaması daha fazla koyardı.
Bence aynı, ikisinde de yoksun.
Birinde doğuyorsun birinde ölüyorsun. Fakat ölürken ruhunu teslim ediyorsun. Öldükten sonra hiçbir şey olmamış gibi sanki hiçbir hayat yaşamamış biri olarak çıkmak, mantıksız sanki.
Kendi dininiz haricinde birden fazla din var. Ve semavi din anlayışından çok farklı. Dinler de insanlar ile beraber sürekli gelişmiştir. Taş döneminde insanlar yıldırım gibi doğa olaylarını yanlış yorumlaması, ölüm korkusu gibi etkenlerle kendinden üstün bir varlığa inanma ihtiyacı duymuş ve gördüğü sıradışı olaylara gereksiz anlamlar yükleyerek onlara ilahi gibi bakılmış, dua edilmiş veya tapınılmış. Gelişen dönemlerde kabilelerin önde gelenlerinin arşa çıkartılarak tanrı gibi gösterilmiş ve nesiller geçtikçe onu gerçekten bir tanrıymış gibi inanılmış. Bazı imparatorluklar tarafından kitle kontrol aracı olarak kullanılmıştı. Başka insanlar tarafından kitle kontrol aracı olarak kullanılmış ve bu kitle kontrolünün bozulmaması için içerisine "inanmazsanız yakarım" gibi anlatımlar konulmuştur.Peki size bir soru sormak istiyorum. Çoğu din, kitabında Yaratıcının çok merhametli ve bağışlayıcı olduğundan bahsederken insanların halkı korkutması yani bizim tabirimizle "din tüccarlığı" yapmasında dinin ne suçu var? Sonuçta kitapta Yaratıcınız çok bağışlayıcıdır diyor. Fakat insanlar dini korku dini zannediyor. O zaman buradaki suç dinin midir, yoksa dini yanlış anlatanın mıdır?
Bu sitenin çalışmasını sağlamak için gerekli çerezleri ve deneyiminizi iyileştirmek için isteğe bağlı çerezleri kullanıyoruz.