O iş tam olarak öyle değil. Yıllardan beri "ama cahiliye Arap dönemindekiler kız çocuklarını diri diri toprağa gömüyordu" diye dile pelesenk olmuş bir argümandan başka bir şey değil. Ötesi de yok. Bunun nedeni ise İslamiyet öncesi Arapların azımsanmayacak sayıda kadın tanrısının(tanrıça) olması. Yani öyle değer vermeme durumu yok. Bilakis İslamiyet'ten sonra kadının değeri düşürülmüştür. Bir erkeğin dört kadınla olması mı dersiniz, bir erkeğin iki kadına bedel olması mı dersiniz, kadına şiddet mi dersiniz. Ne varsa. Cennet vaadinde bile kadına verilecek bir ödül yok. Hep erkeklerin uçkurlarına göre verilmiştir.
Cennetteki vaat edilen her şey aslında bizlere bunun bir insan ürünü olduğunun kopyasını verecektir. Yeşil bahçe(çölde yaşıyorsun, tabii ki yeşil bir alan senin için ödül olacak), ırmak/nehir(aynı şekilde çölde yaşıyorsun, Nil Nehri dışında su birikintisi görmemişsin), gölge(evet gölge, o kadar sıcağın altında insan tabii ki gölge arar; ne arayacak başka?), huri(erkeğin zevki), şarap(dünyada yasaklamalarına rağmen cennette vaat etmeleri ilginç).
Demokrasi yok olmadı. Demokrasinin varlığı bunları başımıza açtı. Her insanın oyu bir olmamalı. Bir ara bir şarkıcı/ünlü buna benzer bir söz söylemişti, başta çok eleştiri almıştı: "Vay efendim sen nasıl öyle dersin." gibisinden ancak üzerine düşünüldüğünde sapına kadar haklı olduğu görülüyor. Söz şuydu veya buna benzer bir şey, kelimesi kelimesine hatırlamıyorum: "Dağdaki çobanla benim oyum bir mi?" Kast ettiği şey aslında ömrü boyunca sorgulama yapmayan cahil insanla okuyan insanınki bir mi? Ne yazık ki ülkemizin eğitim/bilgelik seviyesi de yüksek olmadığından hiçbir zaman gerçekten bilimin ışığında giden bir insan yönetime geçemiyor. Bu böyle de sürecek. Bu sebeple Platon'un devlet anlayışının yönetim kısmına sonuna kadar katılıyorum.