Depremde yaşadıklarım

Allah beterini göstermesin. Vefat eden akrabalarınıza da Allah'tan rahmet diliyorum. Ben 2020 Ocak Elazığ depremini yaşadım ve evim ağır hasar çıktı. Yaşadığınız durumu çok az bir kısmı olsa da anlayabiliyorum. Diyecek tek sözüm var: Bundan sonra bu acıları tekrardan yaşamamak için evlerimizi sağlam yaptırmak.
 
Bir kaç sorum olacak cevaplamak istemeyebilirsin hiç sıkıntı olmaz.

1-) Eviniz kaç katlıydı
2-) Evin zemini hakkında daha önce bir Bilgi aldınız mı? veya ev projeye uygun muydu?
3-) Ev çökerken nasıl bir his yaşadınız bir kutunun içinde yana yatıyormuş gibi mi yoksa tepenize molozlar mı düştü?
 
Üzgünüm, geçmiş olsun ve başınız sağ olsun. Yaşananlardan ders alıp ciddi girişimlerde bulunmalıyız ve işe öncelikle zihniyetimizi değiştirmekle başlamalıyız. Kalacak eviniz var mı? Hijyen, yemek, ısınma, su ve her türlü ihtiyacınız olan bir şey var mı? Farklı bir ile taşınmayı düşünüyor musunuz? Şuan Antalya'dayım ve trafikte çok yoğun bir şekilde 31 plaka araç görüyorum. Gördükçe üzülüyorum... Buraya bu sebeple değil de keşke eğlenmek için, tatil için gelinseydi... Öfkeliyim, hem de çok. Buraya çok şey yazmak isterdim ama yazmak istemiyorum.
 
Aile apartmanında oturuyorduk.

5 Şubat akşamı her şeyden habersiz okul için çantamı hazırladım. Bilgisayar ve çalışma masamı düzenledim, yatağa geçtim ve uyudum.

6 Şubat saat 4.15 civarında kardeşimin yarı uyur halde "Abi ranzayı sallama." demesine uyandım. Babamla annem koşarak kardeşimle ortak odamıza girdiler. Babam "Oğlum deprem." diye bağırdı ve masamda duran telefonu kaptı. Kardeşimi hemen ranzadan indirdim. Ranzanın yanına çömeldik. Aniden elektrikler kesildi ve oda zifiri karanlığa gömüldü. Sallantı çok seri bir şekilde arttı, birden ev üstümüze çöktü. O çöküş anında üstüme bir şey düştü ve onunla beraber sallana sallana çöktük. Uyandığımda kalçamdaki kemiklerden takır tukur sesler geliyordu. Annemin kolu ranzalar arasında sıkışmıştı, babamın 3 parmağı ranza ile tabanın arasında sıkışmıştı, kardeşim sapasağlamdı. 112'yi aradım, çalmadı. Ardından bir demir parçası buldum ve babamın parmaklarını kurtarmak için ranzanın tahtasını kırmaya çalıştım, kıramadım. Böyle geçen bir 15 dakikanın sonunda aynı mahalledeki akrabalarımızın sesini duyduk, kuzenim kaynakçı olduğu için kamyon taşıyan krikoları vesaire vardı. İlk önce sesimizi duyurduk, yanımızdaki duvarı çıkardılar, ardından babamın parmaklarının üstündeki tahta levhayı kırdılar. Ardından kardeşimi çıkardılar, beni çıkarmak için önce annemi çıkarmalıydılar, sıra anneme gelmişti. Annemi çıkarmak hiç kolay olmadı normalde kamyon kaldıran kriko, o ranzayı ve üstündekileri kaldıramadı, 3 saat boyunca elimizde ne varsa annemi çıkarmak için kullandılar, 1 milimetre bile hareket ettirdiklerinde destek koymak için araya ne bulurlarsa koyuyorlardı (kitap, parke...). 3 saatlik bir çalışmanın sonunda annemin kolunu çıkardık, ilk çıktığında çok kötü görünüyordu, sarı, mor, kırmızı her renk vardı kolda. Bu sırada elbise dolabınin çöken tarafından arada bir cebime çorap atıyordum. Sıra bana gelmişti, ilk kendim çıkmayı denedim fakat o zaman bir şeyi fark ettim "Bacaklarımı hareket ettiremiyordum.". Kuzenimle babam bacaklarımdan çekerek beni enkazdan çıkardılar. İlk olarak beni ayağa kaldırmaya çalıştılar fakat ayaklarım tutmuyor, bel aşağısının tümü ağırıyordu. Amcam geldi ve beni taşıyaraktan minibüse götürdü, minibüse bindiğimde kardeşimi gördüm ve ona cebimdeki çorabı verdim. Her yerim ağrıyordu, uzanmam lazımdı, bu yüzden beni başka bir arabaya taşıdılar, eniştemin arabasına bindim. Ve sabah oldu...

6 Şubat saat 8 civarı her yerim ağrıyordu, yalın ayaktım, depremin bu kadar büyük olduğunu bilmiyordum, birkaç bina yıkılmıştır diye düşünüyordum. Bu sırada enkazda hala 2 kuzenim (Biri tıp 5. sınıf, diğeri fizik tedavi 3. sınıf öğrencisi), anneleri ve babalarıyla beraber enkaz altındaydılar, büyük kuzenlerim ve amcaların onları çıkarmaya çalışıyorladı. Hastaneye gitmek için benzin lazımdı. Fakat bulunduğum arabada benzin yoktu. 1 saat süren bir benzin arayışından sonra Antakya'da hiçbir yerin benzin satmadığını anladık, eve döndük. Beni, amcamı (kaburgaları yarılmış), annemi ve yaşıtım kuzenimi(9. sınıf) büyük kuzenimin arabasına taşıdılar. Yeni devlet Hastanesi'ne gittik, yollar çok kötüydü her yer kırılmıştı hastaneye vardığımızda yürüyen sandalye bulup beni oturttular, amcam, annem, kuzenim ve diğer kuzenimle hastaneye geçtik. Hiçbir doktor yoktu, elektrik yoktu her yer morg gibiydi, yerlerde vefat edenler, cenazelerini ağlayanlar, sahipsiz cenazeler, yaralılar... Ardından üniversitenin hastanesine gittik, orada da durum çok kötüydü fakat birkaç hemşire kırıklara yarım yamalak alçı yapıyordu. Alçı yapılan yer dediğim girişin orası, oda falan yok onlarca insan bağırıyor, ağlıyor, kolu kopanlar mi dersiniz, bacağı yarilanlar mı dersiniz? Neyse, anneme yarım yamalak bir alçı yapıldı ve arabaya geri geçtik, fakat arabanın arkasına biri park etmiş bu yüzden 1 buçuk saate yakın hastaneden çıkamadık.

6 Şubat saat 14 civarı enkazda kalan kuzenlerimden önce tip okuyan çıkarıldı ardından hastaneye getirildi. Fakat dediğim gibi hastanede hiçbir şey yoktu. Enkazdan çıkarıldığında konuşuyordu, babamın elini öptü ve "Amca Allah senden razı olsun." dedi. Hastanede iç kanama ve kalp krizinden vefat etti. Bu sırada fizik tedavi okuyan kuzenim enkazdan çıkarıldı ve o da hastaneye getirildi, ayağının kesilmesi gerekiyordu fakat hastanede bunu yapabilecek kimse yoktu, hemen özel bir araç bulup Adana'ya doğru yola çıktılar. Kuzenim top boğazına varmadan ritim bozukluğundan vefat etti. Ardından vefat eden kuzenlerimin annesi enkazdan çıkarıldı, fakat çoktan ölmüştü.

6 Şubat saat 15-16 civarlarında eve doğru yola almaya başlamıştık hepimiz suskunduk. Eve vardığımızda saat 16 civarlarıydı. Beni minibüse yatırdılar, ayaklarımız hala yalın üstümüz sırılsıklam, battaniyeler sırılsıklam ve acayip tozlu. Herkes suskun. Yavaş yavaş gün kararıyordu. Sonra minibüsün kapısını biri açtı, diğer amcam gelmişti. Daha depremin ilk dakikalarında otostop çekerek hastaneye 6. sınıf kuzenimi götürmüş, fakat kuzenim de hastanede vefat etmişti. Ardından günün yorgunluguyla 2 saat sızmışım.

6 Şubat saat 18 19 civarlarında uyandım. Sırtım kasılıyor ve ağırıyordu. Hastalar arabada kalamazdı, bir akrabanın tek katlı evine gittik. O gece ölümle yaşam arasındaki çizginin inceliğinin farkına vardım. Her 5 dakikada bir deprem oluyordu en az 4-5 büyüklüğünde depremler, ayağa kalkamadığım için kaçamazdım. Beklemekten başka yapabileceğim bir şey yoktu.

7 Şubat sabah 7 civarı uyandık, kaldığımız yerde yemek vardı, günün geçmesini bekledim.

8 Şubat akşamı helikopter sesleri gelmeye başladı, o güne kadar hiçbir yardım yoktu.

10 Şubat sabahı cenazelerimizi defnettikten sonra Çarşamba - Perşembe kurulan sahra hastanesine gittik ve Adana'ya sevk edildik.

Öylesine içimi dökmek için yazdım. Belki de ilk saatlarden sahra hastaneleri kurulsaydı bu ölenlerin yarısı ölecekti. Zaten ilk 3 gün AFAD gelmedi fakat halk kendi çıkardıklarını da hastane olmamasından kaybetti.

Hocam bende Kahramanmaraş'ta yaşıyorum ama asıl acıyı siz yaşamışsınız, geçmiş olsun.
 
Allah beterini göstermesin. Vefat eden akrabalarınıza da Allah'tan rahmet diliyorum. Ben 2020 Ocak Elazığ depremini yaşadım ve evim ağır hasar çıktı. Yaşadığınız durumu çok az bir kısmı olsa da anlayabiliyorum. Diyecek tek sözüm var: Bundan sonra bu acıları tekrardan yaşamamak için evlerimizi sağlam yaptırmak.
Hocam bir şey sormak istiyorum, devlet size konut yaptı mı, yaptıysa yüzde kaçını siz ödediniz?

Bir kaç sorum olacak cevaplamak istemeyebilirsin hiç sıkıntı olmaz.

1-) Eviniz kaç katlıydı
2-) Evin zemini hakkında daha önce bir Bilgi aldınız mı? veya ev projeye uygun muydu?
3-) Ev çökerken nasıl bir his yaşadınız bir kutunun içinde yana yatıyormuş gibi mi yoksa tepenize molozlar mı düştü?
1 kat dükkan 3 kat ev. Zemini hakkında bir bilgi almadık, fakat zemin sağlam değilmiş büyük ihtimal. Ev projeye uygundu. Ev çökerken ilk edildiğimi ve sıkıştığımı hissettim deprem bitip uyandığımda boşluktaydım.

Üzgünüm, geçmiş olsun ve başınız sağ olsun. Yaşananlardan ders alıp ciddi girişimlerde bulunmalıyız ve işe öncelikle zihniyetimizi değiştirmekle başlamalıyız. Kalacak eviniz var mı? Hijyen, yemek, ısınma, su ve her türlü ihtiyacınız olan bir şey var mı? Farklı bir ile taşınmayı düşünüyor musunuz? Şuan Antalya'dayım ve trafikte çok yoğun bir şekilde 31 plaka araç görüyorum. Gördükçe üzülüyorum... Buraya bu sebeple değil de keşke eğlenmek için, tatil için gelinseydi... Öfkeliyim, hem de çok. Buraya çok şey yazmak isterdim ama yazmak istemiyorum.
Hocam Hatay merkezde sağlam denecek bina kalmadı. Kalacak evimiz var. Herhangi bir ihtiyacım yok söylemeniz yeterli. Babam üniversitede çakılı kadro olduğundan farklı illere taşınamayız. Benim de yazacak çok şeyim var fakat korkuyorum.

Hocam bende Kahramanmaraş'ta yaşıyorum ama asıl acıyı siz yaşamışsınız, geçmiş olsun.
Teşekkürler hocam, size de geçmiş olsun.

Çok geçmiş olsun. Başınız sağ olsun. Mekanları cennet olsun. 🙏 nasılsınız iyi misiniz? Toparlamışsınızdir inşallah.
Teşekkürler hocam. İyiyim, yaşamaya çalışıyoruz.
 
Son düzenleme:
Çok geçmiş olsun, başınız sağ olsun. Tarif edilmez bir acı, yaşadığınız dehşeti, çaresizliği saniye saniye yaşadım anlattıklarınızla, çok üzücü.
 
Hocam bir şey sormak istiyorum, devlet size konut yaptı mı, yaptıysa yüzde kaçını siz ödediniz?


1 kat dükkan 3 kat ev. Zemini hakkında bir bilgi almadık, fakat zemin sağlam değilmiş büyük ihtimal. Ev projeye uygundu. Ev çökerken ilk edildiğimi ve sıkıştığımı hissettim deprem bitip uyandığımda boşluktaydım.


Hocam Hatay merkezde sağlam denecek bina kalmadı. Kalacak evimiz var. Herhangi bir ihtiyacım yok söylemeniz yeterli. Babam üniversitede çakılı kadro olduğundan farklı illere taşınamayız. Benim de yazacak çok şeyim var fakat korkuyorum.


Teşekkürler hocam, size de geçmiş olsun.


Teşekkürler hocam. İyiyim, yaşamaya çalışıyoruz.
Merhaba hocam. İlk olarak geçmiş olsun dileklerimi ileterek başlıyorum. Gaziantep Şahinbey'de oturuyorum. Şahinbey'in özellikle Karataş Mahallesinde çok orta hasarlı çıktı. Zeminin iyi olmasına rağmen bu yapıları yapan binaların orta hasarlı çıkması bilmiyorum garip bir durum. Çöken bina yok ama bir kaç tane ağır hasarlı bina var. Burada ki evler genellikle 2000 yılından sonra yapılmış evler. Bizim sol ve ön apartmanlar orta hasarlı. Gaziantep merkezde yıkılan bina yok ama Nurdağı ve İslahiye çok çok kötü. Özellikle Nurdağı. Her yer ceset kokuyor. Yıkılan bina çok fazla ben de bir gün oraya gittim ama arabadan inmedim çok kötü bir koku yayılmış durumda. Nurdağı yıkılıp tekrardan yapılacak. Yani Gaziantep'in durumu Hatay'dan daha iyi gibi.

ayse-mehmet-polat-sitesinin-muteahhidi-site-sakinlerini-sucladi-0VY2.jpg

thumbs_b_c_293990404813aa32faa5a4bab503da13.jpg
0
Daha çok gösterilecek binalar var...
 

Yeni konular

Geri
Yukarı