Felsefeyle alakalı olan kişilerin çoğu neden Ateist, Deist veya Agnostik?

Anlamadığınız nokta şurası; hareke ve şeddeler Kur'an'a sonradan eklendi. Verdiğiniz örnek, neredeyse her dilde vardır. Üzerine tartıştığımız konuyla alakası yoktur.

Biz ateyiz kafirler arasında bir dalga konusu vardır, "GALABETİ RUM, GULUBETİ RUM" diye... Bu nedir? "Rumlar galip geldi.", "Rumlar yenilgiye uğradılar." Harekeleri farklı yere koyunca, farklı anlamlar çıkıyor. Bu harekelerin eklenmesini Muhammed görüp de onay mı verdi??
Tabii ki doğru söylüyorsun. Fakat şöyle de bir gerçek var. Kur'an nasıl kitaplaştırıldı? Hafızlar sayesinde. Ayetler indiğinde örneğin gulibeti şeklinde iniyor farklı bir şekilde değil. Sadece harekeler yok. Hafızlar gulibeti şeklinde ezberliyor. Hafızlar kitaplaştırılırken bunu gulibeti olarak aktardılar. Aynı şekilde onlardan sonra gelen hafızlarda gulibeti şeklinde ezberledikleri için harekeler eklenirken buna göre eklendi. Kafadan ekleme çıkarma olayı yok yani.
 
Tabii ki doğru söylüyorsun. Fakat şöyle de bir gerçek var. Kur'an nasıl kitaplaştırıldı? Hafızlar sayesinde. Ayetler indiğinde örneğin gulibeti şeklinde iniyor farklı bir şekilde değil. Sadece harekeler yok. Hafızlar gulibeti şeklinde ezberliyor. Hafızlar kitaplaştırılırken bunu gulibeti olarak aktardılar. Aynı şekilde onlardan sonra gelen hafızlarda gulibeti şeklinde ezberledikleri için harekeler eklenirken buna göre eklendi. Kafadan ekleme çıkarma olayı yok yani.
Ben de diyorum ki, "Nereden biliyorsun bre mü'min kardeşim?"

Ortada karşılaştırılacak Kur'an yazıtları ya da nüshaları var da karşılaştırdın mı? Ben oturup 4-5 adet 3-4 saatlik videolar izledim, "Şu hareke şuraya konduğunda ne oluyor, şuraya konduğunda ne oluyor." diye. "galabeti rum, gulubeti rum" tartışması da oradan çıkmıştır.

Buhari'nin Sahih'inde, Kur'an'ın 7 farklı şekilde okunduğu geçer.
123.JPG


(Mavi) Buhari'nin Sahih'inde, Osman'ın Kur'an'ı kitaplaştıran Kureyşlilere, ayetleri aktaran ile farklı fikirlere düşerseler, Kureyş dilinde yazılmasını söylüyor.

(Kırmızı) Buhari'nin Sahih'inde, Kur'an'ı aktaran sahabinin, Kur'an'ı aktarırken, bir ayeti unuttuğunu söylüyor.

1234.JPG


Evet, haklısın @Andar Han .. Onlar da insan.
 
Buhari'nin Sahih'inde, Kur'an'ın 7 farklı şekilde okunduğu geçer.

Bu hadisin çok farklı yorumları mevcut ve "okunuş, anlamı bozmadığı sürece; önemli değildir" manasını da ihtiva ediyor. Ve lehçelerle ilgili bir durum olabileceğine dair yorumlar mevcut.

(Mavi) Buhari'nin Sahih'inde, Osman'ın Kur'an'ı kitaplaştıran Kureyşlilere, ayetleri aktaran ile farklı fikirlere düşerseler, Kureyş dilinde yazılmasını söylüyor.

`Uthman said to the three Quraishi men, "In case you disagree with Zaid bin Thabit on any point in the Qur'an, then write it in the dialect of Quraish, the Qur'an was revealed in their tongue."

'Osman üç Kureyşliye dedi ki, "Zeyd bin Sabit'le Kur'an'ın herhangi bir noktasında anlaşmazlığa düşerseniz, onu Kureyş lehçesiyle yazın, çünkü Kur'an onların dilinde indirilmiştir"

Bu, İmam Osman'ın düsturu ve kararı; burada resule atfedilebilecek bir durum yok ki resul zaten Kureyş kabilesine mensuptu.

(Kırmızı) Buhari'nin Sahih'inde, Kur'an'ı aktaran sahabinin, Kur'an'ı aktarırken, bir ayeti unuttuğunu söylüyor.

Bunu tamamen yanlış anlamışsınız. Bir sahabe (Zeyd bin Sabit) ayeti unutuyor ve bulmasına diğer sahabe (Huzeyme bin Sabit) yardımcı oluyor. (Bu arada Huzeyme bin Sabit, yaşça biraz daha büyüktür.) Ki arkadaşın ifade etmek istediği duruma daha bir dayanak gibi. Biri unutsa, diğeri hatırlıyor.

Evet, haklısın @Andar Han .. Onlar da insan.

Bu göndermenin de mesajınızda neden bulunduğunu anlayamadım.
 
Son düzenleme:
Bu hadisin çok farklı yorumları mevcut ve "okunuş, anlamı bozmadığı sürece; önemli değildir" manasını da ihtiva ediyor.
Kaçırdığın nokta şurası;

En sonda parantez içinde diyor ki, "read as much of it as may be easy for you"

Ömer, Kureyşli değil mi? Madem Kur'an Kureyş lehçesinde iniyor, neden itiraz ediyor Hakim'e? Hakim'de Kureyşli. Hakim, neden farklı okuyor?

Bu durumun, şu an ki mezhep savaşlarını çıkaracağını ön göremedi mi Allah?

-Knk, bu farklı, bu farklı?
+Eee?
-Ne "eee"si olum?
+Olum işte, Rumlar kazandığında "galabeti Rum" deriz. Rumlar kaybettiğinde "gulubeti Rum" deriz.
-Yok yav.. Daha başka?
+Hristiyanlar geldiğinde, "Onlar, Allah ve İsa yerine hahamlar ve papazları Rab edindiler." deriz. Gittiğinde, "Onlar, Allah yerine hahamları, papazları ve İsa'yı Rab edindiler." deriz. Kafanı çalıştır la..
-Lan sen var ya, az çakal değilsin...


Uthman said to the three Quraishi men, "In case you disagree with Zaid bin Thabit on any point in the Qur'an, then write it in the dialect of Quraish, the Qur'an was revealed in their tongue."

"Osman üç Kureyşliye dedi ki, Zeyd bin Sabit'le Kur'an'ın herhangi bir noktasında anlaşmazlığa düşerseniz, onu Kureyş lehçesiyle yazın, çünkü Kur'an onların dilinde indirilmiştir"

Bu, İmam Osman'ın düsturu ve kararı; burada resule atfedilebilecek bir durum yok ki resul zaten Kureyş kabilesine mensuptu.
Zaten Muhammed'e bir şey demedim. Hatta yukarıda "Sonradan eklenen harekeleri ve şeddeleri Muhammed gördü de onay mı verdi?" dedim.

He ama Muhammed'e de gelecek olursak, Muhammed'in unutması ile ilgili hadisi geç, ayet var.

Osman'ın kararlarından biri de, kalan nüshaları, parçaları yakıp yok etmek.. Kendisinin amacının ne olduğunu Ömer, Ebu Bekir ve Ali'nin haricinde kimselerin bildiğini sanmıyorum.

Bunu tamamen yanlış anlamışsınız. Bir sahabe (Zeyd bin Sabit) ayeti kaybediyor (missed by me) ve bulmasına (searched for it and found it) diğer sahabe (Huzeyme bin Sabit) yardımcı oluyor. Ki arkadaşın ifade etmek istediği duruma daha bir dayanak gibi. Biri unutsa, diğeri hatırlıyor.
Neden 4 kişi? Hani nerede onlarca binlerce Kur'an alimi sahabe? Bak unutuluyor işte. "Bulmuş." deniyor ama doğruluğu kesin mi? O da tartışılır. Tartışılır olan bir duruma, "Kesin böyledir." demek mantıklı mı?

Bu göndermenin de mesajınızda neden bulunduğunu anlayamadım.
Sebebi, yukarıda Muhammed'den bahsederken "O da bir insan." demen. Ben de unutulan hadisi paylaşıp, sana katıldığımı belirttim.
 
Hakim'de Kureyşli.

Değildir. Hatice'nin soyundan gelir ve Esed kabilesinin gelenekleri ile büyümüş olması mümkündür.

Bu durumun, şu an ki mezhep savaşlarını çıkaracağını ön göremedi mi Allah?

Bu bilinebilir olmaması sebebiyle gereksiz bir sorudur. Ki bu konularda, Maturidi ekolüne de biraz göz gerdirmeniz gerekebilir.

Osman'ın kararlarından biri de, kalan nüshaları, parçaları yakıp yok etmek.. Kendisinin amacının ne olduğunu Ömer, Ebu Bekir ve Ali'nin haricinde kimselerin bildiğini sanmıyorum.

Kişisel tercihlerdir. Bunlar üzerinden, düşüncelere değer atanmaması gerekir. Buna bağlı olarak, düşünce yekten değişmiş diyorsanız; kısmen hemfikir olduğumu söyleyebilirim.

Sebebi, yukarıda Muhammed'den bahsederken "O da bir insan." demen. Ben de unutulan hadisi paylaşıp, sana katıldığımı belirttim.

Açıkladığınız için teşekkürler.
 
Son düzenleme:
Felsefe insanı, neden? diye sormaya iter. Neden diye soran insan saksıyı çalıştırmaya başlar,araştırmaya başlar. Neden diye soran insanı kolayca kandıramazsın.
Bu sorgu eninde sonunda din tarafına6da yoğunlaşmaya başlar. Çünkü neden sorusuna karşılık, Tanrı böyle istiyor, cevabı artık tatmin etmemeye başlıyor. Burada içindeki şüphe dinler tarihini ve uluslar tarihini araştırmaya başlayınca ve özellikle bu araştırma Sümerlere kadar gelince artık birçok sorusunun cevabını buluyor. Ya ateizme geçiyor yada ruhsal inanışın kesin bir cevaba ihtiyacının olmayacağını düşünüp agnostik oluyor. Yani Tanrının ne varlığını ne de yokluğunu ispat edemediğini düşünüyor agnostik düşünceye sahip bir kişi.

Suphecilik ve sorgulamak beraberinde ateizmi getirir, cok buyuk bir gizem yok bu durumda.
Ayrica ateizm kavraminin cikis noktasi zaten felsefecilerden geliyor.

Benim "Havva" dedigime Hristiyan "Eve" diyor; Hristiyanin "Eve" dedigine Sumerliler "Ninti" diyorlar. O da "kaburga kemigi" iyilestirebiliyor. ( Ninti - Wikipedia )

Bu basit bilgi uzerine 15 dakika dusunen insanin dindar kalabilecegine ben pek ihtimal vermiyorum ama yine de tercih kendisinin.
Hocam sümerlere girersek iş çok değişir. Sümer tabletlerinde nuh tufanı heö tevrattan, hem de kurandan çok daha ayrıntılı şekilde anlatılmaktadır. Ama iki dinin de din alimleri Sümer tabletlerini görmezden gelirler. Yokmuş gibi davranırlar.
 
Çünkü din için bilimle bağdaştırılan fazla bir şey bulamazsın. Dini araştırırsın, iş orada bilimsellikten çıkmaya başlar. Örneğin kimse İslam'ın %100 bir şekilde doğruluğunu kanıtlayamaz ancak kimse de İslam'ı %100 yalanlayamaz yani dine inanırken tamamen kopmasanda bilimden çıkarsın. Tamamen bilimsel odaklı biride bu yüzden dinlere inanmaz bence.
 

Geri
Yukarı