Tanrı da aynı şekilde göremediğimiz ama varlığından emin olabildiğimiz bir olgu. Ortada bir şey varsa, onu yapan birisi vardır.
"Varlığından emin olabildiğimiz" ifadesi, yerinde bir ifade değildir çünkü "
bilmek" eylemini içerir. "
Emin olmak" demek "
bilmek" demektir. Oysa
bilmiyoruz, bilemeyeceğimiz için
inanıyoruz.
Bunun yerine, Tanrı’nın varlığının doğrudan yâni gözlem-ölçüm-hipotez-teori aşamaları ile yâni bilimsel bilgi ile ispatlanamayacağını ama dolaylı olarak mantıksal çıkarımla anlaşılabileceğini belirtmek daha doğru olurdu. Nitekim ünlü fizikçi
Michio Kaku 1992 tarihli
Hyperspace adlı eserinde “Cisimler hareketlidir, o halde bir ilk hareket ettirici vardır. Cisimler sebeplerle var olurlar, o halde bir ilk sebep olucu vardır. Cisimler mevcuttur, o halde bir Yaratıcı vardır.” şeklinde yazmıştır.
O yüzden tanrıyı kim yarattı sorusu bu durumda tutarsız olur.
Tutarsızlığı ordan değil, Tanrı'ın başlangıç tanımına aykırı olmasındandır. Çünkü Tanrı yaratılmamıştır. Dolayısıyla Onun yarattığına zaten Tanrı denilemez, o yarattığı varlık adı üstünde bir yaratılmış varlıktır. Bu yüzden Tanrı'yı kim yarattı sorusu zaten mantıksal olarak bozuktur, yâni sorulması, söz konusu bile olamaz!
Dostum Büyük Patlamadan önce ne vardı acaba?
Bilemeyiz, mümkün de değil zaten. Ateistlere göre bir şey yoktu ve bir dış neden olmadan aşırı yoğun ve sıcak olan başlangıç noktası patladı ve Evren denilen ultra-organize yapı oluştu.
Fakat ünlü fizikçi
Michio Kaku'nun 1992 tarihli
Hyperspace adlı eserindeki “Cisimler hareketlidir, o halde bir ilk hareket ettirici vardır. Cisimler sebeplerle var olurlar, o halde bir ilk sebep olucu vardır. Cisimler mevcuttur, o halde bir Yaratıcı vardır.” şeklindeki mantıksal çıkarımını kabul ederseniz, başlangıç yâni "sıfır anından öncesinde" işte o doğaüstü varlığın olması yâni bir dış nedenin olması gerektiğini anlarsınız.