Özgür irade sorunu

@Kendomen Çok garip düşünüyorsun. Allah'ın bizim ne yapacağımızı bilmesi özgür iradenin olmadığı anlamına kesinlikle gelmez. En basitinden çocuğunun karakterini çözen bir baba onun yapacağı hareketleri bilir. Bu o çocuğunun özgür iradesi olmadığı anlamına mı gelir? Hayır. Öyleyse Evreni yaratan Tanrı önceden her şeyi bilmesi garip karşılanmaması gerek değil mi?
 
@Kendomen Çok garip düşünüyorsun. Allah'ın bizim ne yapacağımızı bilmesi özgür iradenin olmadığı anlamına kesinlikle gelmez. En basitinden çocuğunun karakterini çözen bir baba onun yapacağı hareketleri bilir. Bu o çocuğunun özgür iradesi olmadığı anlamına mı gelir? Hayır. Öyleyse Evreni yaratan Tanrı önceden her şeyi bilmesi garip karşılanmaması gerek değil mi?
- Sen doğmadan senin nasıl öleceğini biliyor
- Sen doğmadan senin yapacağın tüm tercihleri biliyor
- Sen doğmadan senin cennet ya da cehenneme gideceğini biliyor

Her şeyin bilen bir varlık olduğu sürece irade diye bir şeyin olması mümkün değil.

İmanın şartlarından biri "kadere, hayrin ve şerrin Allah'tan geldigine iman"etmektir. Hayrı ve şerri Allah gönderiyorsa benim buradaki iradem nerde kaldı? Ya da hani sadece önceden biliyor fakat müdahale etmiyordu. Bakara 2/7'de "biz onlarin kalplerini mühürledik" deyip özgür iradesini de elinden aldığını söyleyen tanrının sonradan bundan dolayı (kendi mühürlediği kalbi, kendisine inanmadığı için) hesaba çekmesi nasıl açıklanabilir? İslam tarihi bunun tartışmaları ile doludur. Sonucunda da bir sürü mezhep ortaya çıkmıştır.

"Onları siz öldürmediniz, fakat allah onları öldürdü. Attığın zaman da sen atmadın, fakat Allah attı. mü’minleri, tarafından güzel bir imtihanla denemek için Allah öyle yaptı. Şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir." Enfal, 17.

"Alemlerin rabbi olan Allah dilemedikçe, siz dileyemezsiniz." Tekvir, 29.

"Allah onların kalblerini ve kulaklarını mühürlemiştir, gözlerinde de perde vardır ve büyük azab onlar içindir." Bakara, 7.

" And olsun ki, cehennem için de birçok cin ve insan yarattık; onların kalbleri vardır ama anlamazlar; gözleri vardır ama görmezler; kulakları vardır ama işitmezler. " A’râf, 179.

"Onların bu çirkin işleri, kendilerine süslenip güzel gösterildi. Allah, inkârcı toplumu doğru yola iletmez." Tevbe, 37.

"Şüphesiz, ahiret hayatına inanmayanların işlerini biz kendilerine güzel göstermişizdir de o yüzden bocalayıp dururlar." Neml, 4.


Bu ayetlere bakılırsa Allah daha doğmadan insanları cehennem için yaratmış veya insanların cehenneme gitmesi için dünyaya müdahale etmiş. Böyle bir ortamda özgür irade olamaz.

Bir yazılımcı olduğumu varsayalım; yazdığım kodun ne yapacağını ben şekillendiririm. Doğru yazmışsam da bunun dışına çıkmaz. Eğer kader tanrının ne yapacağımızı tayin etmesiyse özgür irade yoktur. Eğer sadece ne yaptığımızı, başımıza ne gelecegini, yani özgür irademizle ne yapacağımızı da başından biliyorsa, o zaman neden bu dünyada bir teste tabi tutuluyoruz?
 
- Sen doğmadan senin nasıl öleceğini biliyor
- Sen doğmadan senin yapacağın tüm tercihleri biliyor
- Sen doğmadan senin cennet ya da cehenneme gideceğini biliyor

Her şeyin bilen bir varlık olduğu sürece irade diye bir şeyin olması mümkün değil.

İmanın şartlarından biri "kadere, hayrin ve şerrin Allah'tan geldigine iman"etmektir. Hayrı ve şerri Allah gönderiyorsa benim buradaki iradem nerde kaldı? Ya da hani sadece önceden biliyor fakat müdahale etmiyordu. Bakara 2/7'de "biz onlarin kalplerini mühürledik" deyip özgür iradesini de elinden aldığını söyleyen tanrının sonradan bundan dolayı (kendi mühürlediği kalbi, kendisine inanmadığı için) hesaba çekmesi nasıl açıklanabilir? İslam tarihi bunun tartışmaları ile doludur. Sonucunda da bir sürü mezhep ortaya çıkmıştır.

"Onları siz öldürmediniz, fakat allah onları öldürdü. Attığın zaman da sen atmadın, fakat Allah attı. mü’minleri, tarafından güzel bir imtihanla denemek için Allah öyle yaptı. Şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir." Enfal, 17.

"Alemlerin rabbi olan Allah dilemedikçe, siz dileyemezsiniz." Tekvir, 29.

"Allah onların kalblerini ve kulaklarını mühürlemiştir, gözlerinde de perde vardır ve büyük azab onlar içindir." Bakara, 7.

" And olsun ki, cehennem için de birçok cin ve insan yarattık; onların kalbleri vardır ama anlamazlar; gözleri vardır ama görmezler; kulakları vardır ama işitmezler. " A’râf, 179.

"Onların bu çirkin işleri, kendilerine süslenip güzel gösterildi. Allah, inkârcı toplumu doğru yola iletmez." Tevbe, 37.

"Şüphesiz, ahiret hayatına inanmayanların işlerini biz kendilerine güzel göstermişizdir de o yüzden bocalayıp dururlar." Neml, 4.


Bu ayetlere bakılırsa Allah daha doğmadan insanları cehennem için yaratmış veya insanların cehenneme gitmesi için dünyaya müdahale etmiş. Böyle bir ortamda özgür irade olamaz.

Bir yazılımcı olduğumu varsayalım; yazdığım kodun ne yapacağını ben şekillendiririm. Doğru yazmışsam da bunun dışına çıkmaz. Eğer kader tanrının ne yapacağımızı tayin etmesiyse özgür irade yoktur. Eğer sadece ne yaptığımızı, başımıza ne gelecegini, yani özgür irademizle ne yapacağımızı da başından biliyorsa, o zaman neden bu dünyada bir teste tabi tutuluyoruz?
Dostum Kuran'daki her ayet yazıldığı gibi okunup anlaşılacak şekilde değildir. Bazı ayetlerde kelimeler akla gelen ilk anlamında kullanılmamıştır. Bu ayetleri görüp hemen "Allah böyle diyor işte bas baya yazıyo" diyip kafana göre yorumlama. Manalarını internetten araştır.

Bakara 2/7'de "biz onlarin kalplerini mühürledik" deyip özgür iradesini de elinden aldığını söyleyen tanrının sonradan bundan dolayı (kendi mühürlediği kalbi, kendisine inanmadığı için) hesaba çekmesi nasıl açıklanabilir? İslam tarihi bunun tartışmaları ile doludur. Sonucunda da bir sürü mezhep ortaya çıkmıştır.
Bunu açıklayacak olursam;

Hz Muhammed: "Her günah ile kalpte bir siyah nokta meydana gelir. "

“Allah kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz; bundan başkasını (sair günahları) dilediği kimse için bağışlar.” (Nisa, 4/48)


(a) Bu hadis ve âyetten anladığımıza göre, kalbi karartan en büyük siyahlık şirk, yani Allah’a ortak koşmaktır. Bir insan, şirki dava eder ve bu hususta müminlerle mücadeleye girişirse, her geçen gün kalbindeki bu siyahlık daha da koyulaşır ve genişlenir. Gitgide bütün kalbi sarar. Artık o insanın iman ve tevhidi kabul etmesi âdeta imkânsız hale gelir. Ve o müşriklerin kalplerinde şirkin tam hâkimiyet kurması ve tevhide yer kalmaması, “kalp mühürlenmesi” şeklinde ifade edilmiştir.

Okuduysan eğer kalbin mühürlenmesinin, özgür iradeni Allah'ın senin elinden almasıyla bir alakası yok. İnsan karartır kendi kalbini.

Mezhepler ise bu gibi tartışmalardan değil, farklı bölgelerde yaşayan ve farklı kültürlere sahip olan insanların bazı şeyleri kendilerine göre yorumlamalarından ortaya çıkmıştır. Mesela abdest hangi durumlarda bozulur gibi.
 
Dostum Kuran'daki her ayet yazıldığı gibi okunup anlaşılacak şekilde değildir. Bazı ayetlerde kelimeler akla gelen ilk anlamında kullanılmamıştır. Bu ayetleri görüp hemen "Allah böyle diyor işte bas baya yazıyo" diyip kafana göre yorumlama. Manalarını internetten araştır.


Bunu açıklayacak olursam;

Hz Muhammed: "Her günah ile kalpte bir siyah nokta meydana gelir. "

“Allah kendisine ortak koşulmasını asla bağışlamaz; bundan başkasını (sair günahları) dilediği kimse için bağışlar.” (Nisa, 4/48)


(a) Bu hadis ve âyetten anladığımıza göre, kalbi karartan en büyük siyahlık şirk, yani Allah’a ortak koşmaktır. Bir insan, şirki dava eder ve bu hususta müminlerle mücadeleye girişirse, her geçen gün kalbindeki bu siyahlık daha da koyulaşır ve genişlenir. Gitgide bütün kalbi sarar. Artık o insanın iman ve tevhidi kabul etmesi âdeta imkânsız hale gelir. Ve o müşriklerin kalplerinde şirkin tam hâkimiyet kurması ve tevhide yer kalmaması, “kalp mühürlenmesi” şeklinde ifade edilmiştir.

Okuduysan eğer kalbin mühürlenmesinin, özgür iradeni Allah'ın senin elinden almasıyla bir alakası yok. İnsan karartır kendi kalbini.

Mezhepler ise bu gibi tartışmalardan değil, farklı bölgelerde yaşayan ve farklı kültürlere sahip olan insanların bazı şeyleri kendilerine göre yorumlamalarından ortaya çıkmıştır. Mesela abdest hangi durumlarda bozulur gibi.
Cebriye, Mutezile, Kaderiye gibi mezhepler doğrudan kader ve özgür iradeyle ilgilidir.

Eğer tanrının gönderdiği bir kitap sadece belli bir zümre tarafından anlaşılıyorsa ve bu kitaptan tüm insanlık sorumlu tutuluyorsa burada bir çelişki vardır. Kaldı ki apaçık olduğu zaten kitapta yazıyor. Siz eğer ayetlere istediğiniz anlamları verirseniz o zaman tartışmanın bir temeli kalmaz.

Ayrıca inkar edenler ve şirk koşanlar bir mühür nedeniyle madem sözden anlamayacak, o zaman neden peygamberler gönderildi? Peygamberlerin görevi inkar edeni dine yöneltmek değil midir? Allah inanmamayı seçenleri neden ahiret günü değilde onlar henüz yaşarken mühürler? Gözünde perde olan insanlar ve olmayan insanlar olarak halkı ikiye ayırmak adil bir sınav ortamı yaratır mı?
Ateistler ve çoktanrılı dine inananlar şirk koşmuş oluyor. Bu adamların iman etmesi neden imkansız olsun? Belki Allah İsrailoğullarına verdiği mucizeleri bu adamlara verse bu adamlar da iman edecekti.
 
Her insanın sorumluluğunu omuzuna yükledik. Kıyamet gününde insana, açılmış vaziyette önüne konulacak olan bir kitap çıkaracağız. "Oku şimdi kitabını! Bugün kendini yargılamak üzere kendi nefsin yeter!" İsra 13-14
 
Ayrıca inkar edenler ve şirk koşanlar bir mühür nedeniyle madem sözden anlamayacak, o zaman neden peygamberler gönderildi? Peygamberlerin görevi inkar edeni dine yöneltmek değil midir? Allah inanmamayı seçenleri neden ahiret günü değilde onlar henüz yaşarken mühürler? Gözünde perde olan insanlar ve olmayan insanlar olarak halkı ikiye ayırmak adil bir sınav ortamı yaratır mı?
İnkar edenler tövbe edip iman ederse Allah affeder, peygamberler insanları doğru yola getirmek için gönderildi, fakat üstte yazdığım gibi: Bir insan, şirki dava eder ve bu hususta müminlerle mücadeleye girişirse her geçen gün kalbindeki bu siyahlık daha da koyulaşır ve genişler, kalbi mühürlenir. İnkarcı olup peygamber gönderildiğinde imanı seçenler de oldu, peygamberin Ay'ı ortadan ikiye böldüğünü görüp hala onun peygamber olduğuna inanmayan ve büyücü diyenler ve inkarcılığa devam edenler de oldu. İşte böylelerinin kalbi mühürlenir.

Göz perdesini ise iyice araştırmanı öneririm. Göz perdesi açılan hemen cennetlik diye bir şey yok. Bu her insanın kaldıramayacağı bir şey. Okuduğuma göre göz perdesi açılan birçok kişi kapanması için Allah'a yalvarır, gördüğü şeyler kişiyi intihara bile sürükleyebilir. Herkesin sınavı farklıdır ve Allah kimseye kaldıramayacağı bir yük yüklemez.
 
Özgür irade yoktur. Çevremizdeki şartlar ve durumlar irademizi kısıtlayan şeylerdir. Canlı ve insan olmamız bile bizim irademizi kısıtlar. Oksijene, yiyeceğe, suya ve bunları tüketmeye mahkumuz. Düşünebilmek için çevremize mahkumuz. Bir şeyleri yapabilmek için çevremizdeki elementlere mahkumuz. Özgür irade sadece sonsuz gücü olan, evreni aşan bir varlık ile var olabilir. Biz sadece kuklalarız. Irademizin miktarı bulunduğumuz statü ve mal varlıklarına göre değişebilir ancak tamamen özgür olamayız.
 
@Kendomen Çok garip düşünüyorsun. Allah'ın bizim ne yapacağımızı bilmesi özgür iradenin olmadığı anlamına kesinlikle gelmez. En basitinden çocuğunun karakterini çözen bir baba onun yapacağı hareketleri bilir. Bu o çocuğunun özgür iradesi olmadığı anlamına mı gelir? Hayır. Öyleyse Evreni yaratan Tanrı önceden her şeyi bilmesi garip karşılanmaması gerek değil mi?

Elmayla armut. Çocuğunun karakterini bilen baba belki çocuğunun davranışlarını tahmin edebilir, bu çocuğu üzerinde bir etkisi olduğunu göstermez elbet. Ama Allah için bu durum geçerli değil.

Sen henüz yaratılmadan, evrenin başlangıcından yıldızların oluşumuna, insan türünün gelişimine, senin doğumundan itibaren kişiliğinin ve davranışlarının seni tam olarak hangi eylemleri yapmaya iteceğinin hepsinden haberdar olan bir tanrı. Attığın her adım ve düşündüğün her düşünce sen henüz yaratılmadan Allah tarafından biliniyordu. Kesin olarak bunları bilmemesi mümkün değil çünkü o bir tanrı. Tanrının kesin olarak bildiği şeyi değiştirmeye ise bizim gücümüz yetmez.

Özgür iradem var, yaptığım her davranışa kendim karar verip yapıyorum dersin ama bu düşüncelerin aklından geçeceğini dahi biliyordu zaten. Hepsi büyük bir yanılsama gibi geliyor.
 
@acv zaten son cümlende bu olayı sorun olarak görmek sana da saçma gelmiyor mu? Evet Tanrı her yapacağımız hareketi harfiyen biliyor. Ama sonuçta bu kararları veren biziz. Şu an benim bu durumu sana anlatmam dahi zaten benim tercihim. Kısaca kendi kararlarımızı biz veriyoruz ama tabii ki her şeyi önceden bilen Allah'tır ve bu durumun yanılsama olarak düşünülmesi yanlıştır.
 

Yeni konular

Geri
Yukarı