Özgür müyüz?

Çoğunlukla ailemizin ve çevremizin bizi soktuğu kalıba göre davranıyoruz. Az da olsa farklı bir şeyler yapınca çok ön plana çıkıyoruz sanki. Başkalarına zarar verilmediği sürece her şey yapılır bana göre. Bazı davranışlar ve fikirler normal gibi gözükse de bazıları bunları çok ters karşıladığı için zamanla o davranış yapılamayabiliyor. Bence özgürüz ama düşüncelerimizi ifade ederken ne kadar özgürüz bilemiyorum.
 
Özgürlüklerimiz başkalarının özgürlük alanına girmediği sürece özgürlüktür düşüncesi insanlar arasında hakimdir. Sözde belli ne kadar özgürüz.
 
Bu sorunun cevabı Evet/Hayır dan ibaret olamaz. Bir sürü felsefi görüş var.
 
O paragrafı okuyan birisi orada yazan sorunları pekala çözebilir. Ailenden aldığın eğitimi elindeki internetle, beleş kütüphanelerle daha iyi eğitimle değiştirebilirsin. Toplum sana bir şeyler diyebilir, bir şeylere zorlayabilir ancak sen yine de bunlar içinde kendi çekirdek hayatını kurabilirsin. Ben böyle yetiştim yapacak bir şey yok demek yıkıklıktan başka bir şey değil.
 
Özgürlük istediğini yapmak değil istemediğini yapmamaktır.

Rousseau'dan alıntı gibi. 🙂

Yine Rousseau'nun gayet sevdiğim "insan özgür doğar; oysa her yerde zincire vurulmuştur" tespiti de bu konu ile örtüşmektedir.

Şu da unutulmamalıdır ki bulunduğu hâl, çevre ve öğreti içinden; durumlarını kabul etmeyip, karşıt tavır takınan insanlar da çıkmış ve bunlar, fikri ve ameli olarak icraatte bulunmuşlardır. Bu karşı duruşun motivasyonu nereden gelmektedir?

Anda özgürlük; anlamından koparılmış bir illüzyondur.
 
Son düzenleme:
Sınırları olan bir özgürlükten bahsedilebilir. Yaşadığın yere göre ve para miktarına göre değişebilir. Mesela canın müzik dinlemek istedi. Eğer apartmanda yaşıyorsan kulaklık ile son ses müzik dinleyebilirsin, ama hoparlör ile son ses müzik dinleyemezsin. Eğer dağ başında kimsenin olmadığı bir yerde yaşıyorsan istediğin gibi dinlersin. Bu küçük örnekten yola çıkarak ilerletebiliriz özgürlük kavramını ve sınırlarını.
 
Sınırları olan bir özgürlükten bahsedilebilir. Yaşadığın yere göre ve para miktarına göre değişebilir. Mesela canın müzik dinlemek istedi. Eğer apartmanda yaşıyorsan kulaklık ile son ses müzik dinleyebilirsin, ama hoparlör ile son ses müzik dinleyemezsin. Eğer dağ başında kimsenin olmadığı bir yerde yaşıyorsan istediğin gibi dinlersin. Bu küçük örnekten yola çıkarak ilerletebiliriz özgürlük kavramını ve sınırlarını.

Ozgurluk evrensel ahlak ve etik degerlerle cevrilidir. Muzik dinlemek konusunda verdiginiz ornek gibi. Fakat evrensel ahlakın, ozellikle dinlerin, etikleri ve fikirleri cogu zaman kotuye kullanilmis veya toplumu yozlastirmaya itmistir. @Andar Han'in ornegindeki karşıt tavır takınan insanlar (en kallavilerinden nietzsche, schopenhauer) bunlari guzelce elestirir ve bize okumak duser.
 
Şu da unutulmamalıdır ki bulunduğu hâl, çevre ve öğreti içinden; durumlarını kabul etmeyip, karşıt tavır takınan insanlar da çıkmış ve bunlar, fikri ve ameli olarak icraatte bulunmuşlardır. Bu karşı duruşun motivasyonu nereden gelmektedir?
Bazı insanlar doğuştan daha mı zekidir? Her ne kadar günümüz "ahlak" anlayışı karşı çıkmak istese de, insanlar inanmak, kabul etmek istemese de herkesin zihinsel olarak eşit olması biyolojik olarak yanlış olabilir. Bazılarımız daha dirençli, bazılarımız spor yapmasa da daha yapılı. Bu neden düşünceler için de geçerli olmasın ki? Veya belki de çevre her ne kadar aynı olsa da çekirdek aile içindeki eğitim, zekayı doğuştan gelen genlerden daha çok etkiliyordur ve sonuç olarak kişi bambaşka doğrular edinebiliyordur.

Konuya dönersek, bunlar özgürlüğe engel mi peki? Boyun büküp gitmenin bahaneleri olabilir mi? Her ne kadar zeka seviyesinin değiştiğini varsaysak bile bu durum örnek almaya engel olmamalı. Herkes Muhammed peygamber olamayabilir ancak puttan kafasını kaldırıp onu takip eden kişi olabilir. Amerika'yı keşfedemeyebilirsin ama oraya gidebilirsin.
 
Bazılarımız daha dirençli, bazılarımız spor yapmasa da daha yapılı. Bu neden düşünceler için de geçerli olmasın ki?

Pek tabii ki herkesten her konuda aynı seviyede olmasını beklemek doğal yapıya terstir. Lakin eksiklerimizi ortaklıkla ortadan kaldırabilmek için de dürüstlüğe bağlı kalma ihtiyacımız olduğu açıktır. "İş bilenin, kılıç kuşananın" sözü vardır mesela.

Boyun büküp gitmenin bahaneleri olabilir mi?

Olmamalı tabii. Ama insan kendi varlığını koruyabilmek için bahane üretmeye meyilli bir canlı; bu da ailenin anlatmak yerine cezalandırmayı seçmesi sebebiyle, çocuğun hatasını gizlemeyi erken yaştan öğrenmesi yüzünden oluşuyor. Yanlış terbiye ya da terbiyenin ne demek olduğunun bilinmemesi veya biz de böyle gördük savunması, aynı kapıya çıkıyor. Bunu kırabilen de var, kıramayan da var.
 
Son düzenleme:

Yeni konular

Geri
Yukarı