İnceleme Red Dead Redemption 2 İncelemesi

Kimilerine göre Dünya'nın en iyi oyunu olan RDR 2'nin incelemesini yapmak istedim. Benim için "GOAT" oyundur.

OYNANIŞ ve FİZİK

Rockstar her zaman olduğu gibi şaşırtmıyor. At sürme mekaniği,ateş etme,karlı havalarda ki yürüyüş hissiyatı olsun her şeyi ile mükemmel bir oynanışa sahip. Oyunun ağırlığı gayet normal bence. Sonuçta bir kovboy oyunu bu şaşırılacak bir şey yok. Fiziğe gelecek olursak söylenecek söz yok. Olağanüstü,şahane diyeyim siz anlayın.

Oynanış (10/10)
Fizik (10/10)

GÖREVLER

Açıkçası bazı görevler sıkıcı. Bir yerden bir yere gitmek 5 dakikanızı alıyor neredeyse. Çoğu görevi sevsem de özellikle 2.oynayışım da Sean ile bir yere içki dökerek yakıyorduk o görevi nedense sevmedim sıkıcı geldi bu görevin gelmesini istemiyordum nedense. Sevmediğim,sıkıcı görevler olduğu için puan kıracağım.

Görevler (8.5/10)

HİKAYE


Hikaye beni gerçekten çok tatmin etti. Yani oynadıktan sonra bir deneyim kazanıyorsunuz. Sanki siz ihanete uğruyorsunuz. Çok etkileyici,çok derin bir hikaye. Arthur'un öldüğü yerde büyük bir boşluğa düştüm. Neredeyse 1-1.5 hafta John ile oynayamadım. Arthur'un yokluğuna bir türlü alışamadım. Hikaye 6 bölüm ve sonrasında 2 Epilogue ile birlikte sona eriyor. İlk 3 chapter benim için ayrı yerde'dir ama sonrası artık çete'nin dağılması,Dutch'ın afallaması,Arthur'un hastalanması falan eski günleri özlettiriyordu yani. Epilogue'ler ise bence iyi özellikle Mic*h denen fare'yi öldürdüğümüz yer pat pat sıktığımız yer mükemmeldi. Hikaye'yi yazanın eline sağlık diyerek puanlıyorum.

Hikaye (10/10)

GRAFİK

Grafik o yılın oyununa göre mükemmel. Dağlar,manzaralar çok iyi yağmur yağdığında karakterin üstünde ki ıslaklık falan gerçek gibi hissettiriyor yani.

Grafik (10/10)

AÇIK DÜNYA

Al atını takıl abi açık dünya'da. Çok güzel yani. NPC'lerin gerçekçi hareketleri onlar ile konuşmamız. Avlanma, balık tutma olayı falan süper. Oyunda'ki detayları konuşmaya gerek yok zaten, hiç beklemediğin yerden bir detay çıkıyor. Bildiğiniz gerçek hayat.

Açık Dünya (10/10)

Bir de kendi en'lerimi yazmak istedim.

En sevdiğim karakterler : Arthur Morgan, Hosea Matthews, Lenny Summers, John Marston, Charles Smith, Sadie Adler
En sevdiğim bölgeler : At Nalı tepesi.
En sevdiğim görevler : Braithwaite Malikanesi'ne baskın ve Lenny ile bar'a gittiğimiz görev
En sevdiğim chapter'lar : İlk 3 Chapter.

Şunu da şuraya bırakayım.

Bu içeriği görüntülemek için üçüncü taraf çerezlerini yerleştirmek için izninize ihtiyacımız olacak.
Daha detaylı bilgi için, çerezler sayfamıza bakınız.
 
Kimilerine göre dünya'nın en iyi oyunu olan RDR 2'nin incelemesini yapmak istedim. Benim için "goat" oyundur.

oynanış ve fizik

Rockstar her zaman olduğu gibi şaşırtmıyor. At sürme mekaniği, ateş etme, karlı havalarda ki yürüyüş hissiyatı olsun her şeyi ile mükemmel bir oynanışa sahip. Oyunun ağırlığı gayet normal bence. Sonuçta bir kovboy oyunu bu şaşırılacak bir şey yok. Fiziğe gelecek olursak söylenecek söz yok. Olağanüstü, şahane diyeyim siz anlayın.

oynanış (10/10)
Fizik (10/10)

Görevler

Açıkçası bazı görevler sıkıcı. Bir yerden bir yere gitmek 5 dakikanızı alıyor neredeyse. Çoğu görevi sevsem de özellikle 2.oynayışım da sean ile bir yere içki dökerek yakıyorduk o görevi nedense sevmedim sıkıcı geldi bu görevin gelmesini istemiyordum nedense. Sevmediğim, sıkıcı görevler olduğu için puan kıracağım.

görevler (8.5/10)

Hikaye


Hikaye beni gerçekten çok tatmin etti. Yani oynadıktan sonra bir deneyim kazanıyorsunuz. Sanki siz ihanete uğruyorsunuz. çok etkileyici, çok derin bir hikaye. Arthur'un öldüğü yerde büyük bir boşluğa düştüm. Neredeyse 1-1.5 hafta John ile oynayamadım. Arthur'un yokluğuna bir türlü alışamadım. hikaye 6 bölüm ve sonrasında 2 epilogue ile birlikte sona eriyor. ilk 3 chapter benim için ayrı Yerde'dir ama sonrası artık çete'nin dağılması, Dutch'ın afallaması, Arthur'un hastalanması falan eski günleri özlettiriyordu yani. Epilogue'ler ise bence iyi özellikle mic*h denen Fare'yi öldürdüğümüz yer pat pat sıktığımız yer mükemmeldi. Hikaye'yi yazanın eline sağlık diyerek puanlıyorum.

hikaye (10/10)

Grafik

Grafik o yılın oyununa göre mükemmel. Dağlar, manzaralar çok iyi yağmur yağdığında karakterin üstünde ki ıslaklık falan gerçek gibi hissettiriyor yani.

grafik (10/10)

Açık dünya

Al atını takıl abi açık dünya'da. Çok güzel yani. NPC'lerin gerçekçi hareketleri onlar ile konuşmamız. Avlanma, balık tutma olayı falan süper. Oyunda'ki detayları konuşmaya gerek yok zaten, hiç beklemediğin yerden bir detay çıkıyor. Bildiğiniz gerçek hayat.

açık dünya (10/10)

Bir de kendi En'lerimi yazmak istedim.

en sevdiğim karakterler : Arthur Morgan, hosea matthews, lenny summers, John marston, charles smith, sadie adler.
en sevdiğim bölgeler : At nalı tepesi.
en sevdiğim görevler : braithwaite malikanesi'ne baskın ve lenny ile Bar'a gittiğimiz görev
en sevdiğim Chapter'lar : İlk 3 chapter.

Şunu da şuraya bırakayım.

Bu içeriği görüntülemek için üçüncü taraf çerezlerini yerleştirmek için izninize ihtiyacımız olacak.
Daha detaylı bilgi için, çerezler sayfamıza bakınız.


Oyunda 160 saatim olarak söylüyorum oynanış 10/10 değil10/8.5 bence karakter kontrolleri gerçekten zor. Çatışma sırasında can sıkabiliyor.
 
Ama kime göre daha iyi tasarlanmış?
Hocam yansıma detaylarını, ışıklandırmayı, grafik detaylarını vs. karşılaştırmak zor olmamalı. Biri RDR 2'deki ortamı grafiği sever biri piksel piksel oyunun manzarasını. Şimdi piksel daha iyi mi oluyor ona göre yoksa onu daha çok mu seviyor?
 
Hocam yansıma detaylarını, ışıklandırmayı, grafik detaylarını vs. karşılaştırmak zor olmamalı. Biri RDR 2'deki ortamı grafiği sever biri piksel piksel oyunun manzarasını. Şimdi piksel daha iyi mi oluyor ona göre yoksa onu daha çok mu seviyor?
Daha iyisi yok işte onu diyorum.
 
İnceleme bence harika. Ellerinize sağlık.
Bazen o western ütopyasında ben kayboluyorum. Gerçeklik algımı değiştirecek kadar gerçekçi benim için. Göl kenarına çadırını kurmuş Arthur. Atının eğerini yere serip, tımarlayıp besliyorken, bir yandan ateşin yanında kahve ve sigara içiyor. Bir yandan aniden bastıran yağmur. Bu ütopik oyun bana Clint eastwood faktorünü canlı kanlı yaşattırıyor. Ne yazık ki şubat ayından beri oynamıyorum. Çok özledim. Çoğu kişi için saçma gelecektir. 300 küsur saat sadece Odysse'de kır bayır gezip, Tanrı'larla aşık atan ben. RDR2 ile vahşi batıda çok daha özenli atmosferde ve inanılmaz, etrafa baktığın zaman binlerce olasılığın içindeki küçük detaylarda tabiri caizse ekranın içine girmek için can atıyorum.
 
2 defa %100 bitirdim oyun tam bir başyapıt gerçekten ne GoW ne de başka AAA oyunlar yanına yaklaşamaz RDR2'nin.

Bende RDR 2'yi çok seviyorum geçen sene oyunu bitirmiştim bu günlerde de bir 2.ye oynim dedim birkaç gündür oynuyorum. Oyunu bu 2.ye sabah bitirdim. Bir de o oyun biter bitmez arkadaşımla A Way Out'a başladık. A Way Out bir RDR kadar varmış gerçekten. Eğer RDR'yi oynayıp beğendiyseniz. Bir A Way Out'a göz atın bana göre RDR'den daha güzel geldi. Muhtemelen buna karşı çıkcaksınız ama oynayınca anlacaksınız ki A Way Out'un verdiği eğlence çok başka.
 
İnceleme bence harika. Ellerinize sağlık.
Bazen o western ütopyasında ben kayboluyorum. Gerçeklik algımı değiştirecek kadar gerçekçi benim için. Göl kenarına çadırını kurmuş Arthur. Atının eğerini yere serip, tımarlayıp besliyorken, bir yandan ateşin yanında kahve ve sigara içiyor. Bir yandan aniden bastıran yağmur. Bu ütopik oyun bana Clint eastwood faktorünü canlı kanlı yaşattırıyor. Ne yazık ki şubat ayından beri oynamıyorum. Çok özledim. Çoğu kişi için saçma gelecektir. 300 küsur saat sadece Odysse'de kır bayır gezip, Tanrı'larla aşık atan ben. RDR2 ile vahşi batıda çok daha özenli atmosferde ve inanılmaz, etrafa baktığın zaman binlerce olasılığın içindeki küçük detaylarda tabiri caizse ekranın içine girmek için can atıyorum.
Çok teşekkürler hocam. O kadar gerçekçi ve etkileyici bir oyun ki bir gün arama motoruna "Nasıl alzheimer olabilirim" yazacağım sanırım.
 

Technopat Haberler

Geri
Yukarı