Tevrat Yaratılış Bölümündeki Çelişki

"Birçok tez" in öyle olduğunu açıkça belirttim. Buraya tez yığmam gerekmiyor. Tezlerin birçoğunun kısıtlı ortamlarda kısıtlı koşutlarda yapıldığı gayet açık. Benim bahsettiğim tezler İslam ile çelişmeye müsait tezler. Galyum Nitrat hakkında yazılmış bir tezden bahsetmediğimi anlamış olmanız gerekiyor.
Tez, makale atmadan onlar hakkında konuşmanız biraz olmamış gibi bence. Ayrıca kısıtlı ortam kısıtlı koşul ne demek?
 
Tez, makale atmadan onlar hakkında konuşmanız biraz olmamış gibi bence. Ayrıca kısıtlı ortam kısıtlı koşul ne demek?
Tabii haklısınız. Kaynaksız bir iddia olmuş benimkisi. Kısıtlı ortam ve koşullardan kastımı bir tezden alıntı ile açıklayayım. Hem de iddiamı kanıtlamakla yükümlü olduğum için yükümlülüğümü yerine getireyim. Bu alıntı ile açıklamak istediğim bugünün İslam'a çelişkili olan verisi, yarının yanlış olduğu kanıtlanmış verisi olabilir.
Alıntı:
"Örneğin Dawkins de ilk kitabı Selfish Genes’de yaşamın başlangıcı konusunda Miller deneyini geçerli bulur ve onun temelinde kimyasal evrimi moleküler düzeyde kabul eder.29 Deneydeki bu organik moleküllerin oluşturduğu ortam, kimyasal bir evrim aşamasıdır ve biyolojik evrimin başlaması için ilk yaşam formunun şekillenmesine hizmet etmiş olmalıdır.
Fakat Miller-Urey deneyine birçok yönden itirazlar yöneltilmiş ve tartışmalı hale gelmiştir. Birçok bilim insanı, artık dünyanın ilkel atmosferinin yeterince hidrojen, metan ve amonyak içermediğini düşünmektedirler. Onlara göre dünyanın atmosferi, Venüs ve Mars’ınki gibi karbondioksit ve nitrojen içeren bir duruma doğru değişmiş olmalıdır. Böyle bir durumda ise atmosfer güneşin de etkisi ile yakıcı ve patlayıcı bir durum alır. Bu durumu değiştirecek tek etmen volkanik patlamalar olabilir, ki volkanlar da su buharı, karbondioksit ve az miktarda da hidrojen ile karbonmonoksit salar. Dolayısıyla dünyanın ilkel atmosferi, Miller deneyinde ön görülenden çok daha farklıdır. Öyle ki nitrojen, su, karbondioksit veya karbonmonoksitin patlamaya hazır karışımı, hayat için pozitif sonuçlar vermektense tamamen olumsuz sonuçlar vermeye yatkındır. Hidrojen olmadan CO2 ve N2 amino asitler için zorunlu olan HCN’i (hidrojen siyanit) üretemez. CO2, N2 ve H2 karıştığında bazı amino asitler üretilse bile nükleik asidin urasil bazı için metan ve nitrojen gerekir. Bu durumda, eğer ilkel atmosferde yeterince yoksa, gerekli olan bu metanın ve nitrojenin nerden geldiği açıklanmaya muhtaçtır. HCN ise amino asitlerin ve bazların birleştirilmesinde çok önemli bir araçtır. Metanın nitrojen ile reaksiyonundan meydana gelir ve ürün olarak hidrojen verir. Sonuç olarak, dünyanın ilkel atmosferi Miller deneyinde öngörüldüğü kadar indirgeyici değildir.30 Yani ilkel atmosferin oksijenden yoksun olduğu varsayımının yanlışlığı ortaya çıkmıştır."

Kaynak ektedir.
 

Dosya Ekleri

  • 10.1501-Ilhfak_0000001390-581473.pdf
    398,9 KB · Görüntüleme: 30
İslam'da çelişki yoktur. Hiçbir zaman olmamıştır. Bilimsel veri aksini söylüyorsa bilimsel veri hatalı demektir. Birçok yazılan tezlerin, makalelerin ciddi eksiklikler barındırdığı, temelinin sağlam olmadığı açıktır. Bugün doğru kabul ettiğimiz bilimsel veri, yarın tamamen yanlış çıkabiliyorken herhangi bir bilimsel veri İslam ile çelişiyor diye İslam kesinlikle çelişkili bir dindir diyemeyiz.

Ek olarak belirtmek isterim ki İslam'ı hakkıyla anlamış kişi bilimden kopamayacağını anlamış kişidir. Bu sebeple birçok önemli bilim insanının İslam Devletlerinde yetişmiş olması da şaşırtıcı değildir. İslam, bireyi her açıdan olgunlaştıran kusursuz bir dindir.

Günümüz Tevratlarının değiştirildiğine inandığım için konuya yorum yapamayacağım. @Durmazzali47 bu konuda haklı. Kendi dinimi sorgulayıp öğrenmek, bunun yanında bilimle uğraşmak ciddi vakit isterken başka bir dini sorgulamak çok zor. İnananlara saygı duyuyorum. Yorum yapmıyorum.

Tum kutsal kitaplar ve dini ogretiler interpretasyona aciktir. Ya ne yazdigi uzerinde anlasamaz ya yazilanin "gercek" anlami uzerinde anlasamaz; hepsinde anlassaniz bile bunun gercek hayatta nasil pratige dokulecegi hakkinda fikir birligine varamazsiniz. Sadece Islam degil, tum semavi dinler bu sekilde. Buraya kadar yazdiklarima katilmiyorsan devamini okumana gerek yok, bunu tartismam . Biraz tarih okuyan bilir.

Farkli yorumlanabiliyor ve farkli uygulanabiliyorsa bu isin dogasi geregi zaman icinde celiskiler olusturacaktir. Bir seyi 2 kisi farkli anlayabiliyorsa ve bu farklilik zamanla aciliyorsa o halde bir noktada celisecek raddeye de ulasmak zorunda. 1,2,3...n seklinde sayarak uzayan her liste "n" sayisina ulasacak.

Bilim ile celisiyorsa bilim hatalidir lafi direkt cehalet. Onu da tartismaya gerek yok. Daglarin civi gibi cakilip depremi engelledigini dusunebilirsin ozgurce; halbuki daglik araziler tektonik harekete daha fazla maruz kaldigina isaret ediyor. Bunun gibi tonla zirva bulursun ama dedigim gibi tartismam. Yeterince bilim ogrenen herkes sacma sapan dini ogretileri bir kenara birakmak zorunda kalacak hayatinin bir noktasinda.
 
İslam'da çelişki yoktur. Hiçbir zaman olmamıştır.
Konuya bilimsel değil, ahlak ve moral olarak bakacak olursam, çelişki olduğunu iddia edebilirim. İslam'da yaratıcının yarattıklarına karşı aşırı merhametli* ** ve affedici* ** olduğundan bahsediyor. Günümüz dünyasında bir anne baba eğer merhametliyse çocukları yollarını kaybettiğinde bile, onları ateşe atmazlar, yollarını bulmasına yardımcı olurlar. Merhametli bir anne, babanın göz göre göre kızgınlık haliyle çocuklarını ateşe atması bizim "insani" vicdanımıza bile sığmaz. Çocuklarına zarar veren, onların canlarını yakan insanlara "Bunlar insan değil, insan olan bunu yapmaz." gibi cümleler kurar ayıplarız. Ancak aşırı merhametli olduğunu iddia eden bir yaratıcının kendilerine inanmadı diye yarattıklarına iyi insanlar olsalar bile binlerce, milyonlarca yıl işkence edecek olmasını pek ala dinlere göre normal buluruz. Neden? İnanmayanların o aşırı merhametli yaratıcının "kulları" olmadığı fikrine kapıldığımız için mi? İsyankar bir çocuk gibi cezalandırılması gerektiğini mi düşünürüz? İsyankar bir çocuğu, dönüşü olmayacak bir şekilde, sonsuza kadar, aklının kaldıramayacağı acılara maruz bırakmak bu yaratıcının gösterdiği merhamet midir gerçekten? Uyarılarını dinlemediler diye bu aşırı merhametli yaratıcı gerçekten gözlerinin yaşına bakmadan bu insanlara sonsuzluğa kadar eziyet mi edecektir? Bu çelişki değil midir?

*: Nahl-119. Ek olarak bu ayette kendi içerisinde birden fazla fikre sebep olmuştur. Cahillikle kullanımının anlamını bazıları bilmeden işlenen günah olarak bahsederken, bir başka grup cahilliği nefse uymak olarak tefsir ediyor.
**: Nur-20. Bu bir olayı anlatmakta olan kısmın son cümlesi. Ancak yine Allah'ın merhametinden bahsediyor.
Altını çizdiğim cümlelere iyi dikkat edin. İlk başta ışık yaratılıyor, sonra o ışığı karanlıktan ayırıyor. Sonrası bitkiler ortaya çıkıyor. Ondan sonra Güneş, Ay ve yıldızlar yaratılıyor. Şimdi madem Güneş, Ay ve yıldızlar ortada yokken bu bitkiler nasıl bir şekilde fotosentez yapabilsin? İkincisi bunlardan önce ilk yaratılmış olan ışık neydi? Hani canlılar olarak ilk su canlıları ve kuşlar yaratılıyor, sonra karada yaşayan hayvanlar yaratılıyor. Buna okeyim ben çünkü ilk omurgasız canlılar ortaya çıkıyor, sonra omurgalılar. Burda bir evrim söz konusu olabilir sonuçta. Ben altını çizdiğim cümleleri bir türlü çözemedim. Bu arada bu Yaratılış bölümüne göre Dünya basbayağı düz.
Tabii ki çelişki olacak. Teknik olarak fantastik kurgu romanlardan pek bir farkı yok.
 
Tum kutsal kitaplar ve dini ogretiler interpretasyona aciktir. Ya ne yazdigi uzerinde anlasamaz ya yazilanin "gercek" anlami uzerinde anlasamaz; hepsinde anlassaniz bile bunun gercek hayatta nasil pratige dokulecegi hakkinda fikir birligine varamazsiniz. Sadece Islam degil, tum semavi dinler bu sekilde. Buraya kadar yazdiklarima katilmiyorsan devamini okumana gerek yok, bunu tartismam . Biraz tarih okuyan bilir.

Farkli yorumlanabiliyor ve farkli uygulanabiliyorsa bu isin dogasi geregi zaman icinde celiskiler olusturacaktir. Bir seyi 2 kisi farkli anlayabiliyorsa ve bu farklilik zamanla aciliyorsa o halde bir noktada celisecek raddeye de ulasmak zorunda. 1,2,3...n seklinde sayarak uzayan her liste "n" sayisina ulasacak.

Bilim ile celisiyorsa bilim hatalidir lafi direkt cehalet. Onu da tartismaya gerek yok. Daglarin civi gibi cakilip depremi engelledigini dusunebilirsin ozgurce; halbuki daglik araziler tektonik harekete daha fazla maruz kaldigina isaret ediyor. Bunun gibi tonla zirva bulursun ama dedigim gibi tartismam. Yeterince bilim ogrenen herkes sacma sapan dini ogretileri bir kenara birakmak zorunda kalacak hayatinin bir noktasinda.
Dini öğretilerin "anlaşma" gibi bir amacı olmadığı için olabilir mi? İslam dinine göre zaten İslam diğer dinlerin tamamlayacısıdır. Bu tamamlama ile zaten diğer dinler geçerliliğini kaybetmiştir. Geçerliliğini kaybettiği ve değiştiği düşünülen bir dinin diğer dinlerle anlaşma gibi bir amacı yoktur.
İslam dini farklı yorumlanıp farklı algılanabilen bir din değildir. Emirler ve yasaklar apaçık bellidir. Bir emre veya yasağa inanmayan bütün emirleri ve yasakları reddetmiş gibidir. Bu sebeple zaten ben bu yasağı farklı anlıyorum ve uygulamıyorum diyen kişi ayetlerin ve hadislerin nezdinde kafirdir. Bu sebeple "n sayısı" gibi bir durum söz konusu olamaz. 630'da Peygamberim neyi yapıyorsa tam olarak 2024'teki Müslümanda aynısını yapmaktadır.
Cehalet öncelikle tartışmaya gerek yok sizdedir. Zırva dediğiniz bilgiyi öncelikle bir araştırın. Bunu okuyun belki zırva demeden önce biraz düşünürsünüz. https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/003192017290009X
Aksine İslam bilimi destekleyen daima Müslümanı araştırmaya yönlendiren dindir. Bu ülkedeki 100 yıldır İslam dini yok da kaç tane bilim insanı yetişti? Sizler bu söylemlerle ancak kendinizi kandırır ve saptırırsınız. Yazdığınız gibi azıcık tarih okuyan İslam devletleri ile şimdiki devletini kıyaslar ve hangi devletten kaç tane bilim insanı yetişmiş öğrenir.
 
630'da Peygamberim neyi yapıyorsa tam olarak 2024'teki Müslümanda aynısını yapmaktadır.
Hayır yapmamaktadır. Doğudaki adamla, batıdaki adam farklı namaz kılar. Farklı abdest alır. Farklı yaşar. Şii, Sünni ayrımından bahsetmiyorum. Sünniler içerisindeki Hanefi, Şafii farkında bile ibadetler ve gereksinimleri farklılık gösteriyor.
İslam dini farklı yorumlanıp farklı algılanabilen bir din değildir. Emirler ve yasaklar apaçık bellidir.
Hayır yine değildir. Namaz kıl demiştir ama namazın nasıl kılınacağını, ne zaman kılınacağını açıkça belirtmemiştir. Zekatın nasıl verileceğini açıkça belirtmemiştir. Orucun nasıl tutulacağını açıkça belirtmemiştir. Hadislerden yola çıkarak yaparsınız. Ancak her hadisi "fıkıhla" beraber farklı yorumladıkları ve kültürel farklar sebebiyle mezhepler ortaya çıkmıştır. Ortaya çıkan belirsiz, yanıltıcı ve yanlış hadisler yüzünden süre gelen yıllarda "sahih hadis" diye bir kavramın türemesine bile sebep olmuştur. Apaçık anlaşılabilir olmadığı için tefsir kavramı ortaya çıkmıştır ve Kuran'ın evrenselliğiyle çelişir. "Sadece anlam çevirisiyle bakıldığında anlaşılmayabilir" gibi bir cümle kurulabiliyor olması bile evrenselliğiyle çelişmesine sebep olur.
Dini öğretilerin "anlaşma" gibi bir amacı olmadığı için olabilir mi? İslam dinine göre zaten İslam diğer dinlerin tamamlayacısıdır. Bu tamamlama ile zaten diğer dinler geçerliliğini kaybetmiştir. Geçerliliğini kaybettiği ve değiştiği düşünülen bir dinin diğer dinlerle anlaşma gibi bir amacı yoktur.
Diğer dinlerle anlaşmaktan bahseden kim? Kendi içerisinde anlaşmaktan bahsediliyor, inanların yorumlamasından bahsediyor.
 
Konuya bilimsel değil, ahlak ve moral olarak bakacak olursam, çelişki olduğunu iddia edebilirim. İslam'da yaratıcının yarattıklarına karşı aşırı merhametli* ** ve affedici* ** olduğundan bahsediyor. Günümüz dünyasında bir anne baba eğer merhametliyse çocukları yollarını kaybettiğinde bile, onları ateşe atmazlar, yollarını bulmasına yardımcı olurlar. Merhametli bir anne, babanın göz göre göre kızgınlık haliyle çocuklarını ateşe atması bizim "insani" vicdanımıza bile sığmaz. Çocuklarına zarar veren, onların canlarını yakan insanlara "Bunlar insan değil, insan olan bunu yapmaz." gibi cümleler kurar ayıplarız. Ancak aşırı merhametli olduğunu iddia eden bir yaratıcının kendilerine inanmadı diye yarattıklarına iyi insanlar olsalar bile binlerce, milyonlarca yıl işkence edecek olmasını pek ala dinlere göre normal buluruz. Neden? İnanmayanların o aşırı merhametli yaratıcının "kulları" olmadığı fikrine kapıldığımız için mi? İsyankar bir çocuk gibi cezalandırılması gerektiğini mi düşünürüz? İsyankar bir çocuğu, dönüşü olmayacak bir şekilde, sonsuza kadar, aklının kaldıramayacağı acılara maruz bırakmak bu yaratıcının gösterdiği merhamet midir gerçekten? Uyarılarını dinlemediler diye bu aşırı merhametli yaratıcı gerçekten gözlerinin yaşına bakmadan bu insanlara sonsuzluğa kadar eziyet mi edecektir? Bu çelişki değil midir?

*: Nahl-119. Ek olarak bu ayette kendi içerisinde birden fazla fikre sebep olmuştur. Cahillikle kullanımının anlamını bazıları bilmeden işlenen günah olarak bahsederken, bir başka grup cahilliği nefse uymak olarak tefsir ediyor.
**: Nur-20. Bu bir olayı anlatmakta olan kısmın son cümlesi. Ancak yine Allah'ın merhametinden bahsediyor.

Tabii ki çelişki olacak. Teknik olarak fantastik kurgu romanlardan pek bir farkı yok.
Sizin hatalı sonuca varmanızın nedeni kıyas olarak seçtiklerinizden aynı özellikleri beklemenizdir. Allah, mutlak adil olan ve üstün merhametli olan bunun yanında gazabın en şiddetlisini barından yegane varlıktır. Bu özellik hiçbir insanda tam anlamıyla bulunamaz. Çünkü insan duyguları ve zekası ölçüsünde adaletli, merhametli ve cezalandırıcı olabilir. Anne ve baba da ancak kendi duyguları ve zekaları ölçüsünde bu saydıklarımı uygulayabilir. Bu sebeple aileden aileye bu durum değişmektedir. Allah ise bütün çizgileri net olan, asla hükmü değişmeyendir. Bu yazdıklarınızı yazmanız bile Allah'ın üstün merhametinin bir örneğidir. Çünkü Allah dileseydi hiçbir din indirmez, aramızdan rehber olmadan yolu bulabilene cenneti verir, geri kalanı cehenneme atardı. Durum böyle olmanın aksine hem Peygamber hem de kutsal kitaplarla yol net olarak çizilmiş, uymayanların cezası da net olarak belirlenmiştir. Hayatınız boyunca bu yolu seçmek yerine inat edip kendinize başka yollar arayarak siz bu cezaları kabullenmiş olursunuz. Kabul ettiğiniz yoldan gidip yolun getirdiklerini reddetmek söz konusu olamaz.
 
Cehalet öncelikle tartışmaya gerek yok sizdedir. Zırva dediğiniz bilgiyi öncelikle bir araştırın. Bunu okuyun belki zırva demeden önce biraz düşünürsünüz. https://www.sciencedirect.com/science/article/abs/pii/003192017290009X
Attığınız makale 1972 de tanınmayan biri tarafından yayınlanmış ve 1972 den beri aldığı toplam atıf 27 mi :D
Aksine İslam bilimi destekleyen daima Müslümanı araştırmaya yönlendiren dindir. Bu ülkedeki 100 yıldır İslam dini yok da kaç tane bilim insanı yetişti? Sizler bu söylemlerle ancak kendinizi kandırır ve saptırırsınız. Yazdığınız gibi azıcık tarih okuyan İslam devletleri ile şimdiki devletini kıyaslar ve hangi devletten kaç tane bilim insanı yetişmiş öğrenir.
İslam dini olan ülkelerde şuan hangi bilim insanları yetişiyor veya kaç tane bunun istatistiğini sunabilir misiniz?
 
Attığınız makale 1972 de tanınmayan biri tarafından yayınlanmış ve 1972 den beri aldığı toplam atıf 27 mi :D

İslam dini olan ülkelerde şuan hangi bilim insanları yetişiyor veya kaç tane bunun istatistiğini sunabilir misiniz?
1886 yılında bulunan 0 atıflı AC akımı 2024 yılında kullanıyoruz. Tarihe takılmanız acınası. Günümüzden bahsetmememe rağmen şu anı sormanız... Günümüzde İslam ülkesi yoktur. Olmadığından bunun istatistiği de olamaz. Tarihimizde var olanları soruyorsanız "Biraz tarih okuyan bilir." cümlesini kuran siz biraz araştırsanız olmaz mı?
 
Allah, mutlak adil olan ve üstün merhametli olan bunun yanında gazabın en şiddetlisini barından yegane varlıktır.
Gazabın en şiddetlisini barındırmak merhametle çelişmez. Gazabı kullanmanın kendisi merhametle çelişir. Bir insanın başka birine işkence edip onu akıl almaz acılardan geçirebilecek beceriye sahip olması, ancak kullanmaması merhametin bir parçasıdır. Ancak bunu kullandığı an merhametle çelişir çünkü merhamet aftan, hoş görüden doğan bir yapıdır. İşkencenin, azabın bir hoş görüsü olamaz.
Durum böyle olmanın aksine hem Peygamber hem de kutsal kitaplarla yol net olarak çizilmiş, uymayanların cezası da net olarak belirlenmiştir.
Hala kendi içerisinde çelişir. Merhamet, kişinin istediğini yaptığında verdiğin, yapmadığında aldığın bir şey değildir. O zaman Allah yanlış kavram kullanıyor demektir. Aşırı güçlü, her şeye kapasitesi yeten bir tanrının yapacağı bir hataya benzemiyor.

Önce merhamet kavramını bir anlayalım. Merhamet dediğimiz şey, bir kişinin, bir başkasının acısını, üzüntüsünü anlayıp, zor durumuna yardım etme isteğine verilen isimdir. Zor durumuna her daim yardım edemeyiz insanlar olarak ancak bir tanrının böyle bir şeyi yapma becerisinin var olduğunu düşünmek senin bakış açına göre anlamsız olmaz. Şimdi gelelim gazabı kullanmayı tercih etmesinin nasıl bu kavramla çeliştiğine.

Merhametli bir varlık başkalarının acılarına kasten sebep olmak istemez. Kasten o acıyı yaratmak istemez. Acının olduğu yeri çözmek ister. Ancak Allah kasten, bile isteye, o insanların ebedi bir acı çekmesini, zihinlerinin ve bedenlerinin parçalandığı noktada, onları tekrar iyileştirip tekrar zihinleri ve bedenleri parçalanana kadar eziyet ettiği bir döngüye alır. Bu durumda Allah merhametli değildir. Allah bir işkencecidir. Onların acılarından zevk almıyor olsa bile, o acıları isteyerek vermektedir, yardım etmeyi, o acıyı ortadan kaldırmayı istemediği anlamına gelir. Bu da merhametle çelişir.
Çünkü Allah dileseydi hiçbir din indirmez, aramızdan rehber olmadan yolu bulabilene cenneti verir, geri kalanı cehenneme atardı.
Bu sadece şuan olduğundan daha gaddarca olurdu. Hadi yolu bulun diye size peygamber gönderdim yeterince merhamet değil sandığının aksine. Hatta daha fazla soruna kapı açacak bir betimleme. Madem rehberin amacı bizi cennete yönlendirmek ve Allah merhametinden ötürü bize cennetin yolunu gösterecek bir rehber gönderdi, en başından neden bizi cehenneme sürükleyecek o yolu, ve her daim bizi cehenneme sürüklemeye çalışan nefsi verdi diye sorarlar. Sınavın adı bu dersen, yine merhamet yoksunu bir kavrama dönüşür çünkü kişiyi sürekli kötü yola sürükleyecek bir varlıkla aynı odaya koyup sonrasında ama senin iraden yeterince güçlü değil, yeterince karşı çıkmadın, o yüzden sana sonsuza kadar işkence edeceğim demesi merhamet dışı bir davranıştır. Neresinden tutarsan tut çelişir. İnsan üstü bakman gerekir, insan anlayamaz diye bakman gerekir. Bu da yine Kuran'ın anlaşılırlığı ve açıklığıyla çelişir.
 

Yeni konular

Geri
Yukarı