Sonsuz mutluluğa inanıyor musunuz?

Mutluluk nedir? Yeniyor mu?
Dostum, mutluluk daha çok, kişilerin beden ve ruh sağlığı ile ilgilidir. Ayrıca onu rahatsız eden bir şeyin kalmaması ve olmasını istediği şeylerin gerçekleşmesidir.

İkinci cümlenizi nasıl anlamak gerektiğine karar verebilmiş değilim. Çok acıkmış bir kişinin yemek yemesi onu mutlu eder ama yediği yemek için mutluluk buymuş denilebilir mi?

Biraz daha açıklayıcı olursanız cevap verenler çıkabilir belki.
Düzgün ve anlaşılır bir cevaba neden kahkaha atayım ki?. Işte dinler sadece inanç meselesi ve gerçekliği dorğulanamaz veya yalanlanamaz olduğu için agnostiğim. Fakat, düşüncem ve dediğiniz gibi kendi inancım var olmadığı kanaatinde. Çünkü olursa mantıksız olur.
Dostum, güzel cevabınıza teşekkürler. Sadece okuyan diğer üyelere de, o ifadeyi sadece mizah barındıran espriler için kullanmak gerektiğini hatırlatmak istemiştim. (Yâni ifade sizin için değildi. Maalesef cevap vermekten âciz olduğu için katılmadığı cevaplara üzgün ifadesi yerine hahaha ifadesi bırakan ergen atarlı saygısız üyelerle daha önce karşılaştım. Verebilecek bir karşı cevapları olmadığı için böyle bir şeyi doğru bir tepki zannediyorlar belki. Oysa Sosyal ile hiç tanımadığın ve tanımanın da mümkün olmadığı üyelerin verdikleri cevaplarla yararlı bilgiler elde etmek mümkündür. Gerçeğin şimşeği, fikirlerin çarpışmasıyla ortaya çıkar diye güzel bir düşünce vardır.
Fakat bu tayfa, neden itiraz ettiğini neden beğenmediğini cümlelerle ifade etmediği için itici bir tepki göstermiş oluyor ve bu şekliyle kimseye de bir fayda sağlamamış oluyor görüşündeyim.)

Dini inanç taşıyanlar onun gerçekliğini doğrulamak için genel olarak şu temel gerekçeleri öne sürüyorlar:
(1) Kutsal kitabın insanlara ulaşma şeklinin doğaüstü olduğunu gösteren tarihî kayıtların varlığı ve nakleden elçinin o kitabı kendisinin uydurmasının veya daha önceki kaynaklardan derlemesinin mümkün olamayacağını belirten tarihî kayıtların varlığı,
(2) Kutsal kitabın içinde bugün bile ne olduğu bilinemeyen ve o dönemdeki hiçbir Arapça edebî metinde görülmeyen harfli şifrelerin konulması gibi insan eseri olmadığını gösteren ipuçlarının varlığı,
(3) Kitabın içinde hem elçinin bile azarlandığı bir bölüm olması hem de sırf o elçiye verilen ağır gece ibadeti gibi görevlerin olması ve elçiyi ne zorladıysa ölünceye kadar bunu terk etmemesi.
Benim ilk önce aklıma gelenler bunlar, birçok başka gerekçeler de sıralanabilir. Sonuçta bu gerekçelendirme düzgün bir mantık taşıdığı için inanma tercihine götürüyor. Aslında bir takım kanıt sayılabilecek veriler ile desteklendiği için dini tamamen dogmatik zannetmek ve onu peşinen reddetmek pek de doğru bir karar gibi durmuyor. Dinî inanç adı üstünde inanmak fiili ile gerçekleşir, eğer bilmek fiili ile gerçekleşseydi zaten onun adı dinî inanç değil bilimsel bilgi olurdu ve Tanrı'nın dinî bildirmesine de gerek kalmazdı.
 
Son düzenleme:
Mutsuzluk olmadan mutluluk da olmaz. Bir şey, onun zıttı olmadan var olamaz. Dolayısıyla sonsuz mutluluk diye bir şey gerçek olamaz.
 
Mümkün ancak insanın biyolojik olarak çok fazla modifiye edilmesi gerekiyor. Duygulardan kurtarılmış bir insan sonsuz mutluluğa erişebilir. Her canlının tek gayesi hayatta kalmaktır, bunu ne kadar iyi başarırsa o kadar mutlu olur. Duygulardan arındırılmış bir insan daha iyi hayatta kalabilir ve mutluluğa ulaşabilir.
 
Cennet gerçek ise oradaki mutluluk sahte bir mutluluktur. Her ne kadar insan hayaline sığmayacak, olağanüstü güzel varlıklar bulunsa da bir insan sonsuz süre boyunca aynı şeyleri görürse can sıkıntısı çeker. Sonsuzluktan bahsediyoruz, trilyonlarca yıldan sonsuz kat daha fazla, evrendeki her atom için bir sayının sonuna bir basamak daha eklesek o sayının yine hiçbir anlamı olmuyor sonsuzluk karşısında. Bu kadar süre boyunca mutluluğu bir nebze azalmayan bir insan gerçekten mutlu mudur? O kadar süre sonunda mutsuzluk kavramı unutulmuş olunacağı için mutluluğun da bir anlamı kalmaz.
 
Sizce böyle bir şey olabilir mi? Mesela cennet sonsuz mutluluk ve huzur gibi duruyor. Gerçekten böyle bir şey olabilir mi?
Hayati mutluluktan ibaret gormek korluk olmasa da renk korlugudur.

Hayati hayat yapan sevincler, huzunler yani tum renklerdir. 16581375 renk kombinasyonudur ornegin hayat, 255 veya 65025 renk tonu degil.
 
Cennet gerçek ise oradaki mutluluk sahte bir mutluluktur. Her ne kadar insan hayaline sığmayacak, olağanüstü güzel varlıklar bulunsa da bir insan sonsuz süre boyunca aynı şeyleri görürse can sıkıntısı çeker. Sonsuzluktan bahsediyoruz, trilyonlarca yıldan sonsuz kat daha fazla, evrendeki her atom için bir sayının sonuna bir basamak daha eklesek o sayının yine hiçbir anlamı olmuyor sonsuzluk karşısında. Bu kadar süre boyunca mutluluğu bir nebze azalmayan bir insan gerçekten mutlu mudur? O kadar süre sonunda mutsuzluk kavramı unutulmuş olunacağı için mutluluğun da bir anlamı kalmaz.
Belki de başka bir dünyanın cehennemindeyiz. çünkü; bu dünyada kötülük tek var. O kadar kötü bir dünya ki, kimse mutlu değil aslında. Herkes öyleymiş gibi, yada öyle olduğunu düşünüyor. Yaradılış acılı, yaşam acılı, ölüm acılı.
 
Mesela cennet sonsuz mutluluk ve huzur gibi duruyor. Gerçekten böyle bir şey olabilir mi?
Dostum, ilk cümlenizdeki Cennet denilen yer birçok din tarafından bildirilen Tanrı'nın insanlara bir vaadidir. Evrenden ayrık bir varlık olduğu için bilinemez, sadece varlığına inanılabilir veya inanmak reddedilebilir.

Dolayısıyla inanan kişilere göre böyle bir yer, olabilirin ötesine geçerek var olacaktır. Çünkü Tanrı, etkisiz ve eylemsiz bir varlık olmadığı için Tanrısal adalete göre karar vermiştir ve dinin gereklerini yerine getirenler için o yeri var edecektir.

Reddeden kişilere göre ise Tanrı var olmadığı için ne Cennet ne de onun tersi olan Cehennem var olamaz. Dolayısıyla onlar için ölümle her şey biter, üzülecek bir kayıp yoktur. Vardıkları bu sonuç için kullandıkları mantık yâni gerekçelendirme yöntemini ateist bir üye bildirirse, biz de öğrenmiş oluruz.

Tercih size aittir ve seçiminizi bilimsel bilgiye bağlı olarak değil, sadece dinî inanca bağlı olarak yapabilirsiniz çünkü bilimsel bilgi ile fizik ötesi bir varlık olan Cennet hakkında olabilir mi sorusuna cevap alınamayacağını en baştan kabûl etmeniz gerekiyor. Bunun nedeni, aslında bilimsel bilgi yönteminin mantıksal olarak bu cevabı verecek hiçbir bir yeterliliğinin olmamasıdır çünkü cevap için gerekli hiçbir veriyi elde etmesi mümkün değildir.
 
Sonsuz mutluluk olsaydı mutsuzluk olmazdı ki zaten. Yani hayatında böyle bir kavram olmazdı, böyle bir somut kavramla tanışmamış olurduk.

Ha eğer sen mutlak mutluluğu bir insan yakalayabilir mi dersen evet yakalayabilir. Çünkü mutluluk kavramının tanımı dünyadaki milyarlarca kişi için farklı yapılır.

Bir insanın mutluluk tanımı ölene kadar nefes almak ise o adam ölene kadar sonsuz mutluluğu yakalar örneğin. Dünya için cevapladım ben, bilincin kapanıp ölüm gerçekleştikten sonra her cevap öznel inançlara göre şekillenir. :)
 
Tabii ki de olamaz. Cennet, öldükten sonra sonsuz mutluluk, Tanrının sevdiği kulu olmak falan. Tamamen uydurma. Ölüm ve yalnızlık korkusundan doğan yalanlar. İnsanlar kendini avutmak zorunda. Kimse öldükten sonra bir hiç olacağını kabullenemiyor maalesef.
Tabi demi öyle. Kötü hissetiriyor olmalı bu yazdıkların insanlara. Düşünsene milyonlar insan katleden ordular haksız yere ölen insanlar insanları köle gibi çalıştıran insanlar hiç ceza almayacaklar ne kadar kötü değil mi. Berbat bir his ne kadar aciz olduğumu hatırladım. Bir şey yapamıyorum çünkü adaletin olmadığı bir dünyada da ölümden sonra da adaletin olmaması ne kadar da üzücü. Hiçlik yokluk. Aslında kabullenmedikleri şey acaba hiç olmak mı ? Kim bilir. Acaba aşk ile ölen korkarak mı öldü kabullenemeyenlerin gözünde. Ne acı demi. Umarım bir gün gerçeklerin perdesi senin için açılır. Din yaşlı dayılara bakarak değil yaratıcısı ve gönderdiği elçilere bakarak yargılanmalı.
Sizce böyle bir şey olabilir mi? Mesela cennet sonsuz mutluluk ve huzur gibi duruyor. Gerçekten böyle bir şey olabilir mi?
Bu tarz soruların cevaplarını forumlarda değilde daha iyi yerlerde bulabilirsin. Milyonlarca takip edilen bazı kanallar bu konular hakkında daha iyi bilgilere sahipler.
 
Tabi demi öyle. Kötü hissetiriyor olmalı bu yazdıkların insanlara. Düşünsene milyonlar insan katleden ordular haksız yere ölen insanlar insanları köle gibi çalıştıran insanlar hiç ceza almayacaklar ne kadar kötü değil mi. Berbat bir his ne kadar aciz olduğumu hatırladım. Bir şey yapamıyorum çünkü adaletin olmadığı bir dünyada da ölümden sonra da adaletin olmaması ne kadar da üzücü. Hiçlik yokluk. Aslında kabullenmedikleri şey acaba hiç olmak mı ? Kim bilir. Acaba aşk ile ölen korkarak mı öldü kabullenemeyenlerin gözünde. Ne acı demi. Umarım bir gün gerçeklerin perdesi senin için açılır. Din yaşlı dayılara bakarak değil yaratıcısı ve gönderdiği elçilere bakarak yargılanmalı.

Bu tarz soruların cevaplarını forumlarda değilde daha iyi yerlerde bulabilirsin. Milyonlarca takip edilen bazı kanallar bu konular hakkında daha iyi bilgilere sahipler.
Hocam ben net bir cevap bulmak için açmadım ki konuyu. Insanlar bu konu hakkında ne düşünüyor diye açtım. Net bir cevap bulmak istesem psikoloji alanında ki insanlara giderdim.
 

Geri
Yukarı