IBM 3090 VF
Hectopat
- Katılım
- 22 Mayıs 2018
- Mesajlar
- 155
Dostum, mutluluk daha çok, kişilerin beden ve ruh sağlığı ile ilgilidir. Ayrıca onu rahatsız eden bir şeyin kalmaması ve olmasını istediği şeylerin gerçekleşmesidir.Mutluluk nedir? Yeniyor mu?
İkinci cümlenizi nasıl anlamak gerektiğine karar verebilmiş değilim. Çok acıkmış bir kişinin yemek yemesi onu mutlu eder ama yediği yemek için mutluluk buymuş denilebilir mi?
Biraz daha açıklayıcı olursanız cevap verenler çıkabilir belki.
Dostum, güzel cevabınıza teşekkürler. Sadece okuyan diğer üyelere de, o ifadeyi sadece mizah barındıran espriler için kullanmak gerektiğini hatırlatmak istemiştim. (Yâni ifade sizin için değildi. Maalesef cevap vermekten âciz olduğu için katılmadığı cevaplara üzgün ifadesi yerine hahaha ifadesi bırakan ergen atarlı saygısız üyelerle daha önce karşılaştım. Verebilecek bir karşı cevapları olmadığı için böyle bir şeyi doğru bir tepki zannediyorlar belki. Oysa Sosyal ile hiç tanımadığın ve tanımanın da mümkün olmadığı üyelerin verdikleri cevaplarla yararlı bilgiler elde etmek mümkündür. Gerçeğin şimşeği, fikirlerin çarpışmasıyla ortaya çıkar diye güzel bir düşünce vardır.Düzgün ve anlaşılır bir cevaba neden kahkaha atayım ki?. Işte dinler sadece inanç meselesi ve gerçekliği dorğulanamaz veya yalanlanamaz olduğu için agnostiğim. Fakat, düşüncem ve dediğiniz gibi kendi inancım var olmadığı kanaatinde. Çünkü olursa mantıksız olur.
Fakat bu tayfa, neden itiraz ettiğini neden beğenmediğini cümlelerle ifade etmediği için itici bir tepki göstermiş oluyor ve bu şekliyle kimseye de bir fayda sağlamamış oluyor görüşündeyim.)
Dini inanç taşıyanlar onun gerçekliğini doğrulamak için genel olarak şu temel gerekçeleri öne sürüyorlar:
(1) Kutsal kitabın insanlara ulaşma şeklinin doğaüstü olduğunu gösteren tarihî kayıtların varlığı ve nakleden elçinin o kitabı kendisinin uydurmasının veya daha önceki kaynaklardan derlemesinin mümkün olamayacağını belirten tarihî kayıtların varlığı,
(2) Kutsal kitabın içinde bugün bile ne olduğu bilinemeyen ve o dönemdeki hiçbir Arapça edebî metinde görülmeyen harfli şifrelerin konulması gibi insan eseri olmadığını gösteren ipuçlarının varlığı,
(3) Kitabın içinde hem elçinin bile azarlandığı bir bölüm olması hem de sırf o elçiye verilen ağır gece ibadeti gibi görevlerin olması ve elçiyi ne zorladıysa ölünceye kadar bunu terk etmemesi.
Benim ilk önce aklıma gelenler bunlar, birçok başka gerekçeler de sıralanabilir. Sonuçta bu gerekçelendirme düzgün bir mantık taşıdığı için inanma tercihine götürüyor. Aslında bir takım kanıt sayılabilecek veriler ile desteklendiği için dini tamamen dogmatik zannetmek ve onu peşinen reddetmek pek de doğru bir karar gibi durmuyor. Dinî inanç adı üstünde inanmak fiili ile gerçekleşir, eğer bilmek fiili ile gerçekleşseydi zaten onun adı dinî inanç değil bilimsel bilgi olurdu ve Tanrı'nın dinî bildirmesine de gerek kalmazdı.
Son düzenleme: