Dünya üzerinde sonsuz mutluluk mümkün değil. Mutluluk diye tabir ettiğimiz şey beyinde reseptörlere bağlanan birkaç nörotransmitterden başka bir şey değil.
Dostum ilk cümleniz zorunlu olarak doğrudur çünkü insanlar ölümlüdür. Konu sahibi de bundan dolayı birçok dinde bahsedilen ve ölümden sonrasında olacağı iddia edilen yâni doğaüstü bir süreçle ilgili olan Cennet denilen yerin var olup olmadığını soruyor aslında. Siz de hemen sizin cevabınızdan bir sonraki cevapta ifade edilen ile aynı görüşü cevabınızın ikinci paragrafının ilk cümlesiyle paylaşmış oluyorsunuz.
Fakat ikinci cümleniz ile dünyadaki insanların mutluluk algısını, insan sinir sisteminde görev yapan reseptör ve nörotransmitter denilen bazı protein molekülleri ile bazı haberci kimyasal maddeler arasındaki etkileşime indirgeme çabanız olayı tamamen mikro düzeyde basitleştirme olup, ciddî yanılgılar barındırdığı görüşündeyim.
Oysa insanlardaki mutluluk algısının öncelikle makro düzeyde, yâni insanların bilişsel olarak değerlendirdiklerinde içinde bulundukları yaşantıların onlara istendik duyumsal kazanımları verip vermediğine göre tanımlanması çok daha yerinde bir yaklaşımdır.
İnsan bedenindeki duyu organları ile dış dünyadan veya iç yaşantıdan elde edilen sinaptik veriler, sinir sistemi aracılığıyla iletilir ve çeşitli merkezlerinde biyo-elektriksel sinyaller olarak kodlanmış bir formda geçici veya kalıcı olarak depolandıkları veya tutuldukları beyin denilen ultra-kompleks veri merkezinin, görünmez bir kullanıcı arayüzü arkasındaki kullanıcısı durumundaki insan bilincinin gerçek zamanlı değerlendirmesine sunulur. İnsan bilinci, kişiliği veya ruhu denilen yâni "Ben" zamiri ile ifade edilen varlık ya da insanın aslı veya aslî kimliği, sunulan duyumsal kazanımları önceki yaşantıları ve öğrenmeleri ışığında bilişsel olarak değerlendirerek, onların istendik olup olmadıklarına göre bir düşünce ve karar oluşturup tepki verir. Bu tepki, kazanım istendik ise mutluluk, istenmedik ise mutsuzluk olarak bilinir. Kazanım yoksa bir tepki vermez.
Dolayısıyla beyindeki reseptörlere bağlanan birkaç nörotransmitter, mutluluk tabir edilen şey hiç değildir, onlar sadece haberci kimyasal maddelerdir. Onların sadece iletmiş oldukları kodlanmış sinaptik verilerin çözümlendikten sonra insan bilincinde ortaya çıkardığı tepki bir mutluluk algısı oluşturabilir veya oluşturmayabilir. Mutluluk sadece duyumsal algı şeklinde de olabilir, ona eşlik eden bilişsel algı ile birlikte de olabilir veya sadece bilişsel algı şeklinde de olabilir.
Sizin yaptığınız gibi aşırı indirgemeci bir yaklaşım, önemli noksanlıklar ve yanılgılar taşımaktadır. Üstelik bu anlatım, dünyadaki insan bedeni ve bilincine göre verilmiştir. Oysa ölümden sonra farklı bir yaşam kipine geçileceğine inananlara göre bu anlatımlar geçersiz olacaktır. Daha kısaltarak cevaplayamadığım için özür dilerim.