Modemi gece açık bırakmak

Sen hiç 12 saatlik röntgen nöbetine girmiş birini gördün mü? Her cihaz radyasyon saçıyor. Bir çakmak alevi ile bir orman alevi aynı mı? İnternetin var bak araştır. Korona'ya inanıyoruz ama salak insanlara da inanıyoruz.
Birader öncelikli olarak salaklı falan konuşmayalım üzeriz birbirimizi. Röntgen nöbeti ne alaka? Sürekli olarak düşük dozda radyasyona maruz kalmanın zararlarını bilmiyor musun? 2 3 senede olacak bir şey değil bu. Elinin altında internet var gir araştır. Bu meret insanın uykusunu bile bozuyor. Ciddi yan etkileri var uzun vadede. Modemlerin SAR değerini kontrol altında tutabilmek için sinyal kapasitesini azaltır üreticiler. Belirlenmiş standartları vardır. Ama bu demek değil ki zararlı değil. Her yerden radyasyon almamız modemin zararlı olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Konuya bir bak herkes dalga geçmiş konu sahibiyle. Çok biliyorsunuz ya...
 
21 yıl önceki interneti almak için gidip para biriktiriyor üstüne üstlük birde altyapı yaptırıyordun. Ayrıca cümlede adam 18 yıldır kullandığını söylemiş fakat 18 yıldır aynı altyapıyı veya aynı modemi kullanması imkansız.

Ziyaaa18 senelik modem ile mi uyudun.
Eleman bu ne densizlik, bu ne terbiyesizlik.
Kinayeli yaklaşımı anlamayacak kadar gerizekalı olman gerekmiyor.
 
Çok bir şey olacağını zannetmiyorum, Twitch yayıncılarına bak, örnek olarak onların bazılarının odasın da LED, 1'den fazla PC, ışık vs. var ama etkileniyorlar mı? Bilmiyorum, Elraen'e bak örnek olarak adamın evin de radyasyon var baya, bana göre, ama çok bir şey olmaz modemden bence.
 
Kendi sağlığınız ve internet ağınızın güvenliği için kullanmadığınız zaman modemi kapatmak en doğrusudur. Gece uyurken hiç farkında olmadan internet ağı üzerinden hackerler suç işleyebilirler.
 
Bilmem kaç yıldır modemle uyudum, parmağım gözüm falan çıkmadı diyenler radyasyonun zararlarını kanıtlar nitelikte adeta.
Her radyo dalgası aynı yoğunlukta, aynı enerjide ve aynı etkileşim tipinde değil. Tıpta kullanılan X ışınlarının enerji yoğunluğu çok sık maruz kalınması durumunda risk yaratacak kadar yüksek. Derinin alt tabakalarına geçip etkileşimde bulunabiliyor, enerji yoğunluğuyla protein yapısında değişikliklere neden olabiliyor. Şöyle söyleyeyim, tıp alanında kullanılan radyo dalgaları atom yapısını bozabilecek kadar yüksek enerjisi olan gama ışınlarından sonra geliyor enerji yoğunluğu bakımından. Sık ve uzun süreli maruz kalma durumunda gerçekten de tehlikeliler, bu yüzden radyologlar 1 yılda 2 ya da gereklilik durumunda 3'ten fazla film tavsiye etmezler.

Modemlerde kullanılan radyo dalgası frekansları ise uzun dalga boyuna sahip ve çok düşük yoğunluklu enerjiye sahipler. Vericiye sahip olan cihazın kendi ısınma değeriyle "direkt temas" (deriyle bütünleşik) halinde olmadıkları sürece neden oldukları radyasyon katsayısı evde her gün yaptığınız şeylerin yanında hiçbir şey değil. Yediğin bir tane muz, yanında başka bir insanla temas halinde uyumak bile daha fazla etkiye sahip.

Telefonlardaki durumda cihazların direkt teması olması nedeniyle ısınan cihazın temas ettiği noktaları ısıtma etkisi devreye giriyor. Bu da herhangi bir tümör oluşumuna neden olacak bir şey değil ancak ısınan bölge içinde bir tümör varsa yayılma hızı artışı "olabileceği" tahmin ediliyor. Tahmin ediliyor diyorum çünkü bununla ilgili yapılan çalışmalarda beyin kanseri vakalarında dramatik bir artış yok 1950 yılından itibaren. Özellikle kablosuz teknolojinin iyice yaygınlaştığı 1994 yılından itibaren bu oran "100,000 kişide" sadece "0.5'lik" (yarım kişi) bir artışa sahip. Bunun da nedeninin bu cihazlardaki radyo dalgalarından olduğunu kanıtlayabilen gerçek bir "akademik" veri yok. Bu süreçte tüketilen şeker oranının artması bile şüpheliler listesinde çok daha üstlerde sıralamada. O sıralamada bu cihazlardaki dalgalardan daha şüpheli olan diğer 2 şey ise turşu ve domates...

Kısacası binlerce sayfalık araştırma yapmadan, kanser vakalarından tutun yıllara göre kablosuz cihaz artış oranlarıyla kıyaslamasını yapabileceğiniz verilere ulaşmadan kulaktan duyulan şeylerle bir konu hakkında konuşmamak lazım. ABD'de okuduğum sene bu konuda 8 ay boyunca araştırma yaptım, binlerce sayfa okudum, çok sayıda kurumdan (hastane, laboratuar, üniversite) elde ettiğim yüzlerce istatistik inceledim ve toplamda 170+ sayfalık, sadeleştirilmiş haliyle de 91 sayfalık yıllık ödev hazırladım. Yaptığım araştırmaların %1'ini bile yapmamış kişilerin bu konuda bu kadar rahat konuşması bana tuhaf geliyor. Gamma, X, UV, Visible, Infrared, Micro dalga tiplerinin enerjilerini, etkileşim şekillerini araştırın. Neden bu tipteki radyo dalgalarından korkmaya gerek olmadığını ama tıpta kullanılanların riskler yaratabileceğini anlarsınız.
 
Son düzenleme:
Her radyo dalgası aynı yoğunlukta, aynı enerjide ve aynı etkileşim tipinde değil. Tıpta kullanılan X ışınlarının enerji yoğunluğu çok sık maruz kalınması durumunda risk yaratacak kadar yüksek. Derinin alt tabakalarına geçip etkileşimde bulunabiliyor, enerji yoğunluğuyla protein yapısında değişikliklere neden olabiliyor. Şöyle söyleyeyim, tıp alanında kullanılan radyo dalgaları atom yapısını bozabilecek kadar yüksek enerjisi olan gama ışınlarından sonra geliyor enerji yoğunluğu bakımından. Sık ve uzun süreli maruz kalma durumunda gerçekten de tehlikeliler, bu yüzden radyologlar 1 yılda 2 ya da gereklilik durumunda 3'ten fazla film tavsiye etmezler.

Modemlerde kullanılan radyo dalgası frekansları ise uzun dalga boyuna sahip ve çok düşük yoğunluklu enerjiye sahipler. Vericiye sahip olan cihazın kendi ısınma değeriyle "direkt temas" (deriyle bütünleşik) halinde olmadıkları sürece neden oldukları radyasyon katsayısı evde her gün yaptığınız şeylerin yanında hiçbir şey değil. Yediğin bir tane muz, yanında başka bir insanla temas halinde uyumak bile daha fazla etkiye sahip.

Telefonlardaki durumda cihazların direkt teması olması nedeniyle ısınan cihazın temas ettiği noktaları ısıtma etkisi devreye giriyor. Bu da herhangi bir tümör oluşumuna neden olacak bir şey değil ancak ısınan bölge içinde bir tümör varsa yayılma hızı artışı "olabileceği" tahmin ediliyor. Tahmin ediliyor diyorum çünkü bununla ilgili yapılan çalışmalarda beyin kanseri vakalarında dramatik bir artış yok 1950 yılından itibaren. Özellikle kablosuz teknolojinin iyice yaygınlaştığı 1994 yılından itibaren bu oran "100,000 kişide" sadece "0.5'lik" (yarım kişi) bir artışa sahip. Bunun da nedeninin bu cihazlardaki radyo dalgalarından olduğunu kanıtlayabilen gerçek bir "akademik" veri yok. Bu süreçte tüketilen şeker oranının artması bile şüpheliler listesinde çok daha üstlerde sıralamada. O sıralamada bu cihazlardaki dalgalardan daha şüpheli olan diğer 2 şey ise turşu ve domates...

Kısacası binlerce sayfalık araştırma yapmadan, kanser vakalarından tutun yıllara göre kablosuz cihaz artış oranlarıyla kıyaslamasını yapabileceğiniz verilere ulaşmadan kulaktan duyulan şeylerle bir konu hakkında konuşmamak lazım. ABD'de okuduğum sene bu konuda 8 ay boyunca araştırma yaptım, binlerce sayfa okudum, çok sayıda kurumdan (hastane, laboratuar, üniversite) elde ettiğim yüzlerce istatistik inceledim ve toplamda 170+ sayfalık, sadeleştirilmiş haliyle de 91 sayfalık yıllık ödev hazırladım. Yaptığım araştırmaların %1'ini bile yapmamış kişilerin bu konuda bu kadar rahat konuşması bana tuhaf geliyor. Gamma, X, UV, Visible, Infrared, Micro dalga tiplerinin enerjilerini, etkileşim şekillerini araştırın. Neden bu tipteki radyo dalgalarından korkmaya gerek olmadığını ama tıpta kullanılanların riskler yaratabileceğini anlarsınız.
Uzun açıklama için teşekkürler. Ancak araştırma yapmadığımı nerden biliyorsunuz? Nasıl bu kadar eminsiniz? Bir sürü makale okudum, hepsi de modemin yaydığı radyasyonun zararlı olduğunu söylüyordu. Siz ise direkt film çektirmekten örnek veriyorsunuz. Adil bir karşılaştırma mı bu? Oldu olacak atom bombasıyla kıyaslayalım. Düşük dozda radyasyon zararsız diye bir şey yok. Bunun zararı illa çocuğun sakat doğacak, mutasyona uğrayacaksın falan değil. Bazı arkadaşlar öyle zannediyor çünkü. Beyin aktivitelerini bozuyor, özellikle uyku sırasında vücudumuz daha savunmasız oluyor. Bir ton yan etkisi var. Ve bunlar tescillenmiş şeyler. Cep telefonu da aynı şey. Ben cep telefonumu bilmem kaç yıldır kafamın içinde saklıyorum, zararını görmedim diyen arkadaşlar dedem 80 yıldır sigara içiyor hala taş gibi diyenlere benziyor. Madem zararlı değil, neden uzmanlar kulaklıkla konuşmamızı, uyurken aynı odada tutmamamızı söylüyor? Doğrudan kanser yaptığı görüşmemişse bile bu zararsız olduğu anlamına mı geliyor? Burda tıp dersi vermeyelim birbirimize uzun süre cep telefonunda konuşunca bile insan vücuduna etkisi ortada. Bu arada sizin yediğiniz muz Çernobil'den geldi herhalde. Kaynak gösterir misiniz lütfen bu konuda? Bir sürü insanın modemi odasında, uyuduğu yerde. Özellikle 5 Ghz modemler aynı odada bulunuyorsanız çok daha tehlikeli. Geceleri kapatın dedik alay konusu olduk. Bazıları komşunun modemini de mi kapatalım demiş? Emin olun onların etkisi çok çok daha az. Hem uzaklıktan (ters kare kanunu) hem de modemle sizin aranızdaki duvarlardan nesnelerden dolayı. Ama siz kapatmayın bir tuşa basmak çok zorsa. Hatta direkt ağzınızın içine alın. Beni alakadar eden bir durum değil. Isteyen istediğini yapsın evinde ama burda terbiyesizlik yapmasın.
Bu arada yorumda bulunabilmem için aylarca ABD'de kalıp binlerce sayfa kitap okuyup yüzlerce sayfa ödev mi hazırlamam gerekiyor? Bu nasıl mantık? Ayrıca karşınızdaki kişi için bu kadar kesin konuşmanıza ne demeli? Son paragrafınız çok talihsiz olmuş... Hayatta başarılar size...
 
@SARS-CoV-2 Sen nükleer serpintiden örnek veriyorsun, ben ise dalga boylarının uzunlukları ve enerjilerine göre olan etkilerinden. Modemlerdeki dalga boylarının uzunluğu ve enerjisi, senin günlük yaptığın çoğu şeyden daha az bir radyasyon düzeyine sahip! Buna muz yemekten tut, birinin yanında temas halinde uyumak dahil.

Çeyrek asırdır kablosuz teknoloji her yerde yaygınlaştı, her yerden radyo dalgalarına maruz kalıyoruz. Madem bu cihazlar tehlikeli, nasıl oluyor da beyin kanseri vakalarında şeker, domates ve turşunun daha şüpheli olduğu 100,000'de 0.5'lik bir dalgalanma var sadece?

Sen kendi odandaki modemi kapatsan ne olacak? Onlarca da değil, binlerce farklı radyo dalgasını istesen de istemesen de vücuduna alıyorsun, bahsi geçen radyo dalgaları ise senin derinde soğuruluyor çünkü enerji düzeyleri inanılmaz derece düşük. Başka birinin senin yanındayken yaydığı radyasyon düzeyi, modemlerdeki dalga boylarından daha yüksek diyorum, sen bana bir sürü makale okudum diyorsun.

Akademik çalışma nasıl olur biliyor musun? Her 2 farklı fikirde de binlerce sayfa okursun, ondan sonra gidersin yüzlerce farklı konuda istatistiğe bakarsın ve hangisinin doğru olduğunu görürsün. Okuduğum binlerce sayfanın ne kadarını okudun? Benim Rochester'da yaptığım ödevin ne kadarına hakimsin? Benim kurumlardan aldığım kanser vakalarının kadın-erkek hatta siyahi-beyaz detaylarına kadar hakim olan istatistiklerden hangisini aldın?

Bu kadar detaylı bir araştırmayı üstelik ABD gibi üniversitelerin "üniversite" olduğu yerde 8 ay boyunca yaptım, hiçbir çekincem olmadan BT kulaklık bile kullanıyorum. Çünkü bu radyo dalga tipi, senin gibi bir şeyleri okuduğunu zannedenlerin sandığının milyonda biri kadar bile vücutta etkili değil.

Senin o uzman dediklerini de biliyoruz, X ışınlarının kullanıldığı alandaki radyologlardan duyduğunu kalkıp her şeye yayıyorlar. Arada enerji düzeyi olarak milyonlarca kat fark var modemlerdeki radyo dalgasıyla X ışınları arasında. Senin o uzman dediklerini getir bakalım hangi radyo dalgalarının ne kadar enerjisi olduğundan ve etkileşim tiplerinden haberi var mı görelim... Uzman dediklerin deprem zamanında televizyona X üniversitede profesörüm deyip çıkarılan aslında alakasız biri olması gibi olmasın? :D

Modemlerde kullanılan dalga boylarının beyin dahil olmak üzere, direkt temas halinde ısınmaya bile yol açabilecek kadar enerji düzeyi olduğunu kanıtlayabilen tek bir tane bile "akademik" çalışma yok. Yüzlerce kurum yıllar önce tersi sonuç umarak çalışmalar yaptı, hiçbiri buna ait bir kanıt ya da gözlemde bulunamadı. Televizyon kulelerindeki vericinin gücü ve dalga yoğunluğundan dolayı yakın mesafede anemiye neden olabildiğini gösteren çalışma da var, telefonların direkt teması hariç ve modemlerde yayılan dalga boyundaki radyo dalgasının bir etkiye sahip olduğuna dair tek bir kanıt yok.

Sana matematiksel bir istatistik veriyorum işte; madem ki bu radyo dalgaları beyin için zararlı, nasıl oluyor da son çeyrek asırda beyin kanseri vakaları nüfus oranına göre aynı dalgalanma düzeyinde kalıyor? 1970'lerden sonra özellikle 1994 yılından itibaren her yerden bir sürü farklı radyo dalgasına maruz kalıyorsun ve istatistikler ortada...
 
Son düzenleme:
Uyarı! Bu konu 6 yıl önce açıldı.
Muhtemelen daha fazla tartışma gerekli değildir ki bu durumda yeni bir konu başlatmayı öneririz. Eğer yine de cevabınızın gerekli olduğunu düşünüyorsanız buna rağmen cevap verebilirsiniz.

Technopat Haberler

Geri
Yukarı