Güzel bir tartışma konusu aslında, üzerine çok da değinilmemesi biraz üzdü açıkçası.
Bana göre iyilik/kötülük insanın gözlediği yola göre; gerek ruhuna, gerekse vücuduna yansımış, evrendeki kapladığı alan kadarki mutlak varlığına kazılmış ve yoğurulmuş idealine göredir. Rahme düşen herhangi meçhul bir bebeğin, kimi zaman yönlendirilme esasında kaderinde ideal olarak doğmak vardır. Herkeste aynı yorumlanamaz. Bu bağlamda iyiliğin ve kötülüğün standardını belirlemek, belirleme çabasına girişmek suya yazı yazmak gibidir. İyinin/kötünün standardı belirlenemez, belirlenmemeli. Baş koyduğun yol kimine iyi, kimine kötüdür, bu bağlamda ezeli zıtlığa sahip olan iki kafanın birbirini iyi kötü olarak sınıflandırma çabasına girmesi saçmadır lakin doğaldır. Eğer çoğunluk tek bir yola baş koymuşsa azınlık kısmını kötü görür bunu da etik dışı davranış olarak bencillik diye sınıflandırıyoruz. En nihayetinde çoğu zaman standardı adaletli olmasa da çoğunluk belirler.
Bu tabii kime göre niye göre sonucuna vardırıyor kimi zaman.
Sorunun cevabını basitleştireceksek eğer; aslında kendimiz için yaptığımız çoğu davranışta, menfaatimizi gözlediğimizde çoğunlukla birileri tarafından kötü anılırız. Elleriyle peace işareti yapan hippi arkadaşların yorumlarını kâle almıyorum çünkü dünya yaşamak ve yok etmek, baskın gelmek üzere mutlak rasyonelliğin sağlanamadığı bir düzen üzerine kurulu.
Bu gerek bir insanı olsun, gerekse kendince bir yıldızı söndürmek...