Cevabın için teşekkürler. A,B,C maddelerine yanıt vereceğim: Ben insanların içgüdüleri vardır ve bu içgüdüleri yüzünden onların yaptıkları eylemleri yüzünden yargılanmasınlar veya suçsuz kabul edilsinler demedim. Eğer karını aldattıysan, eğer birisine tecavüz ettiysen tabii ki suçlusun çünkü hormonların seni çiftleşmeye ne kadar iterse itsin sen bu duruma engel olacak güce ve akla sahipsin. Buna en iyi örnek intihar etmektir. Sen intihar edeceğin zaman hayatta kalma içgüdün devreye girer ve elinden geldiği şekilde seni intihar etmemen için baskılar fakat aklını kullanabilen bir insan durumun farkına varır ve içgüdülerini baskılayıp intihar edebilir (Bir çatıya çıkıp aşağıya baktığında intihar etmeyi düşünüyorsan içini büyük bir korku sarar ve oradan atlamaman için vücudun sana engel olmaya çalışır fakat vücudunun kontrolü sendedir, sen kendini oradan atmak istersen atabilirsin. İntihar eden insanlardan anlaşılacağı üzere o çatıdan kendini bırakabiliyorsun.

). Evet içgüdülerimiz bizi etik olmayan davranışlara sürükleyebilir fakat bu aksiyonları alıp almamak bizim elimizdedir. A, B, C maddelerine yanıtım budur.
Diğer soruna (2) cevap vermek isterim küçük bir örnekle: Beklenmedik durumlarda kendimizi koruma içgüdümüz (reflekslerimiz) devreye girer. Mesela bir parkta otururken hiç beklemediğiniz anda yüzünüze bir top gelirse vücudunuz istemsizce elleriniz ile yüzünüzü korur. Tehlike sezdiğinde sadece hayvanlar değil insanlarda kendilerini istemsizce korurlar. Peki vücudumuz neden ellerimizi yüzümüze götürdü ki? Belki tehlike olarak algılamıştır o topu o yüzden kendini korumak istemiştir. Arılar örneği vermeniz aklımda bir merak uyandırdı. Bu altıgen şekil olayını Nurcu Youtube Ateist Çürütücü insanlar örnek veriyorlardı, bir videolarını izlerken görmüştüm. Argümanlarınızın bir kısmını oradan alıyorsanız ben de arılarla ilgili argümanınıza olabilecek bir yanıt olarak
bunu bırakıyorum. Biraz eğlenmek için bunu bir Tanrı'ya veya Allah'a bağlayalım. Arılara bu güdüyü veren Allah'ın jeoloji hakkında hiç bilgi sahibi olmaması garip geliyor bana. Örnek: Nahl 15, biz dağları depremlerden korusun diye yarattık. Biraz jeoloji biliyorsanız dağların depremleri engellemediği hatta dağlık alanların ovalara göre daha fazla deprem yaşandığını bilirsiniz. Her ayetin binlerce farklı yorumu, meali var bu yüzden başkası gelip bunu farklı yorumlayabilir. Koskoca kainatı yaratan yaratıcının bunu bilmeme ihtimali var mı? Demek istediğim şey: arıların altıgen petek yapabilmesini Allah'a bağlayalım iyi hoş fakat kuran dediğimiz kitabın tonca çelişkisi var bilim ile. Arıların bu davranışını görüp sizin yaratıcınızın varlığını kabul etseniz veya iman etseniz bile karşınıza hemen bir çelişki çıkarabiliyoruz. Bunları görmezden gelmek biraz da kendinizi kandırmak değil midir?
@IBM 3090 VF
*Alıntıdır*
dağlar depremi engeller mi?
iddia: kur’an’da dağların depremi engellediği söyleniyor oysa bilim bunun tam tersini “dağların olduğu yerde daha fazla deprem olduğunu” söylüyor
söz konusu iddia her ne kadar “bunu bilim söylüyor” şeklinde öne sürülse iddianın asıl sahibi jeolog celal şengör. kendisi yıllar önce katıldığı bir programda bir öğrenci ile girdiği münakaşa da şöyle diyor;
“ben bilim adamı olarak din kitaplarının kainat, dünya hakkında yazdıklarına bakıyorum yanlış. mesela diyor ki biz dağları, karaları zelzeden korusun diye yarattık, oysa tam tersine dağların olduğu yerde müthiş zelzele olur”(1)
celal şengör’ün iddiası bu şekilde, açıklamaya geçmeden önce söz konusu kur’an ayetlerini de verelim;
sizi sarsmaması için yeryüzünde sağlam dağlar; yolunuzu bulmanız için de nehirler, yollar ve nice işaretler meydana getirdi. insanlar yıldızlarla da yollarını bulurlar.(nahl 15-16)
onları sarsmasın diye yere de sabit dağlar yerleştirdik ve (varacakları yere) yol bulabilsinler diye ondan geçitler, yollar meydana getirdik. (enbiya 31)
allah, gökleri görebileceğiniz direkler olmaksızın yarattı. yeryüzüne de, sizi sarsmasın diye sabit dağlar yerleştirdi ve orada her türlü canlıyı yaydı. gökten de yağmur indirip orada her türden güzel ve faydalı bitki bitirdik. (lokman 10)
celal şengör’ün de belirttiği gibi kur’an’da dağların sarsıntıları engellediği yönünde ayetler bulunuyor. peki bir jeolog olan şengör’ün “dağların olduğu yerde depremler daha fazladır” şeklindeki ifadesi yanlış mı? hayır o kısımda da doğru bir bilgi veriyor, modern bilim, dediği gibi dağlık bölgelerde daha fazla deprem olduğunu söylüyor. peki o zaman bu taktirde iddia edildiği gibi ayet yanlış bilgi mi veriyor? hayır, ayet de bilimsel olarak hatalı değil.
aslında asıl sorun celal şengör’ün profesyonelce uyguladığı bir laf cambazlığından kaynaklanıyor. şöyle ki; ayeti dikkatlice okursanız “dağların olduğu yerde deprem olmaz” şeklinde bir ifade geçmiyor, dağlar depremi, sarsıntıyı azaltır deniliyor. peki siz olmayan bir şeyi engelleyebilir veya azaltabilir misiniz? tabiki de hayır, aslında tam tersine deprem olacak ki “depremi engeller/azaltır” cümlesini kurabilelim. ayetten “dağların olduğu yerde deprem olmaz” gibi kesin bir sonuç çıkmamaktadır. celal şengör’ün kurduğu cümleye baktığımızda ise muhattabını yanıltmak için cümleyi “dağlar depremlerin sebebidir” ve “ayet dağların olduğu yerde deprem olmaz diyor” imasında bulunacak şekilde kuruyor. kısacası şengör şöyle bir argüman kuruyor;
1)kur’an dağların olduğu yerde deprem olmaz diyor
2)bilim dağların olduğu yerde depremlerin çok sık olduğunu söylüyor
3)kur’an bilim ile ters düşüyor
şengör’ün yaptığı hatayı daha iyi görebilmek için bunu bir analoji ile anlatalım;
en fazla polis nerede bulunur? en fazla suçun, suçlunun olduğu bölgede olur değil mi? veya şöyle diyeyim, işten çıkmış eve geliyorsunuz ve sokakta onlarca polis arabası ve emniyet güçleri ile karşılaşıyorsunuz. bu durumda aklımıza ilk gelecek şey doğal olarak burada suç içeren bir eylemin gerçekleştiğidir. peki suçların yoğun olduğu bölgede polislerin de yoğun olması polisin suçluları suç için teşvik ettiği veya suçun sebebi olduğu anlamına gelir mi? tabiki de hayır, tam tersine polis suçu engellemek için orada bulunur. peki “polis suçları engeller” cümlesi gayet doğru bir cümledir değil mi? işte tam bu noktada şengör’ün yaptığı safsata şu oluyor;
“hayır efendim, polis suçları engellemez tam tersine polisin olduğu yerde daha fazla suç ve suçlu var”
suçun fazla olduğu bölgelerde polis sayısının fazla olması nasıl ki zorunlu olarak “polisler suçu engellemez” sonucunu vermiyorsa aynı şekilde depremlerin fazla olduğu bölgelerde de dağların yoğun olması “dağlar depremi engellemez/azaltmaz” sonucunu zorunlu olarak vermemektedir. kısacası ayetin verdiği bilgi ile bilimin verdiği bilgi arasında bir çelişki bulunmamaktadır.
peki neden dağların olduğu bölgelerde depremler daha sık gerçekleşir?
orojenez dediğimiz dağ oluşumu, yer tabakalarının kıvrılma ve kırılma hareketleri ile gerçekleşir. bu kırılma ve kıvrılmalar sonucu yükselen tabaklar dağları oluştururken, kırıkların sonucu olarak tabakaların birbirine göre yer değiştirmesi ile de fay hatları oluşur. kısacası fay hatlarının ve dağların oluşumu benzer tektonik hareketlerin iki sonucudur. (2) iki durum da sonuç olmasına rağmen şengör biri diğerinin sebebiymiş imasında bulunarak “correlation implies causation (bağıntının sebebi ima etmesi)” safsatasına başvuruyor.
peki dağların oluşumu sarsıntıları azaltır mı?
şimdi kur’an’ın “sizi sarsmasın diye sabit dağlar yerleştirdik” ifadesine gelelim. dağların oluşması sarsıntıyı azaltır veya engeller mi?
dağların bir etrafındaki zemine göre daha büyük bir kütlesi ve bu kütlenin bulunduğu zemine daha büyük bir basınç uygulamasından yola çıkarak günlük hayattaki fizik bilgimizden de sarsıntıları engellediği veya azalttığı sonucuna varabiliriz. örneğin bir gitarın titreşen tellerine veya dönen bir topaç üstten elinizle bir basınç uyguladığınız taktirde tellerin titreşiminin veya topacın dönme hızının azalmasından daha doğal bir şey olamaz. nitekim ayetlerde dağ olarak çevrilen sözcüğe baktığımızda ise özellikle büyük toprak kütleleri, yüksek dağlar için kullanılan “revasi” sözcüğünün kullanıldığını görüyoruz
bu arada örneğin; belçikalı bir sismolog olan thierry camelbeeck 2016 yılında apennin dağları üzerine yaptığı bir araştırmada, apennin dağlarının giderek ayrı düştüğü ve bunun deformasyona, parçalanmaya bunun da depremlere yol açtığına söylüyor. (3)
dağların sarsıntıları önlemesinde etkili olan bir diğer özelliği de kökleri olmasıdır. (4) burada karşımıza izostazi kavramı çıkıyor. izostazi; yerkabuğunun kütleleri ve yoğunlukları birbirinden farklı büyük parçaları (blokları) arasındaki denge durumuna denir. izostazinin ortaya çıkardığı gerçeklerden biri de tıpkı denizdeki aysberg(buzdağları) gibi karadaki dağların da yükseklikleri ile orantılı olarak kökleri olduğudur. dağların görünen yerin üstünde yani görünen kısmı tüm hacminin 1/10’u iken kökleri tüm hacminin 9/10’na denk geliyor(5) örneğin livescience dergisinin haberine göre himalayalarda bulunan yaklaşık 9 bin km yüksekliğinde olan everest dağının 200 km kadar da kökü bulunmaktadır.(6)
kur’an’da dağların kökleri olduğuna ve sabitlik sağladığına dair bilgiye ise nebe suresinde dağlara kazık benzetmesi yapılarak anlatılır;
biz, yeryüzünü bir döşek, dağları da birer kazık yapmadık mı? (nebe 6-7)
yine örneğin benzer şekilde tevratta mezmurlar 18:7, 104:5, yasanın tekrarı 32:22, yunus, 2:6 bölümlerinde de dağların temelleri olduğu bilgisine değinilir.
o zaman yeryüzü sarsılıp sallandı,
titreyip sarsıldı dağların temelleri,
çünkü rab öfkelenmişti. (tevrat, mezmurlar 18:7)
çünkü size karşı öfkem ateş gibi tutuşup
ölüler diyarının derinliklerine dek yanacak.
yeryüzünü ve ürününü yutup yok edecek
ve dağların temellerini tutuşturacak. (tevrat, yasanın tekrarı, 32:22)
yeryüzünü temeller üzerine kurdun,
asla sarsılmasın diye. (tevrat, mezmurlar, 104:5)
dağların köklerine kadar battım,
dünya sonsuza dek sürgülendi arkamdan;
ama, ya rab, tanrım, canımı sen kurtardın çukurdan(tevrat, yunus 2:6)
engeller mi azaltır mı?
son olarak değinmek istediğim nokta şu ki; ayet depremlerin tamamen engellediğini değil azalttığını söylüyor. şöyle ki; dikkat ederseniz ayette “yeri sarsmaması için” değil “sizi sarsmaması için” ifadesi geçiyor. aslında yer sarsıntıları çoğu bölgede sürekli olarak bulunuyor, örneğin şuan sizin olduğunuz yerde de deprem oluyor olabilir ama bu 3 şiddetinin altında olduğu için bu sarsıntılar insanlar tarafından hissedilmez. yine aynı şekilde 3-4 arası şiddetler de çoğu zaman hissedilmez. (7)
kaynakça ve dipnotlar
1) celal şengör’ün söz konusu açıklamasına şuradan ulaşabilirsiniz;
https://youtu.be/-uydlsk20p8
2)
https://tr.m.wikipedia.org/wiki/deprem
3)
https://tr.euronews.com/…masi-depremleri-tetikliyor
4)
Dense mountain roots - Nature Geoscience
5)
https://tr.m.wikipedia.org/wiki/İzostazi
6)
https://www.livescience.com/…in-roots-revealed.html
7)
http://www.koeri.boun.edu.tr/…o/bilgi/xmercalli.htm
site link:
https://www.islamicrophone.com/…epremi-engeller-mi/
orjinal konu link;
celal şengör