- Katılım
- 7 Ocak 2013
- Mesajlar
- 8.670
- Çözümler
- 131
Daha fazla
- Cinsiyet
- Erkek
- Meslek
- Endustri Urunleri Tasarimi / Stratejik Tasarim
Tarihi olaylar, kazananlar tarafından yazılır cümlesi ortalama zeka altı için söylenmiştir. Zira araştırma ve karşılaştırma yetenekleri gezegendeki çoğunluğu oluşturan 85 ve altı IQ'daki homosapienslerde nörolojik açıdan ve psikolojik açıdan zorlayıcıdır. Çünkü önünü ve arkasını konuşabileceğiniz "Tarih" konusu, çok fazla bilgiyi (keyif verebilen veya rahatsızlık yaratan) beraber barındırır. Bunları çoğunluğa anlatırken kullanılacak dil, 5 yaş civarına hitap etmediği için çoğunluk için, keyifli bir hayatta kalmak kadar, zordur.
"1919-1926 yılları arasındaki Türk-İngiliz münasebetlerini inceleyen Ömer Kürkçüoğlu,Şeyh Sait isyanıyla ilgili olarak şu hususları belirtmektedir:“1925 Şubatında Doğu Anadolu'daki Kürt ileri gelenlerinden Nakşibendi, Şeyh Sait'in giriştiği ayaklanma hareketi, Türkiye'nin istikrar ihtiyacını ve dolayısıyla Musul sorununda anlaşmaya varmak zorunluluğunu somut bir biçimde ortaya koydu. Ayaklanmanın dinsel sloganlara dayanması, Halifeliğin kaldırılmasının Kürtler'de böyle bir tepki için elverişli ortam yarattığını ortaya koyar. Ayaklanmanın önderi Şeyh Sait'in, "İslâm'ın Türkler'leKürtler arasındaki tek bağ olduğu; Türkler de kendi geleceklerini düşünmek zorundadır.”biçiminde söylediği bildirilen sözleri, bu kanıyı güçlendirmektedir. Fakat dinsel sloganların gerisinde "Bağımsız Kürdistan" fikrinin yattığı da anlaşılmaktır."
"Halifeliğin kaldırılmış olması, Kürtler'in ayaklanmasında önemli rol oynadığı gibi, Kürt unsurunun çoğunlukta bulunduğu Musul üzerindeki Türk iddiasını da zayıflatmıştır. Milliyetçi düşünceye yabancı olan Musul Kürtleri'nin, Türkiye'yi Irak'a tercih ettikleri söylenebiliyorsa,bunun başlıca nedeni, Halife’ye yani İslam 'a olan bağlılıklarıydı. Musul sorununun çözüme kavuşturulmamış olduğu bir sırada Halifeliğin kaldırılması; İngiltere'nin İslâm etkeni dolayısıyla duyabileceği endişeyi gidermek için, ya da öteki nedenlerle alınmış olsa da,sonuçta Türkiye'nin Musul tezine manevî bir darbe indirmişti. İngiltere'nin Musul'daki birgörevlisi, Halifeliğin kaldırıldığı yolundaki haberi hayretle karşılayıp, inanmakta güçlük çektiklerini yazmaktadır. Bu İngiliz görevlisi, o zamana kadar "Kürdistan'ı patlamaya hazır bir volkan gibi kaynaştıran Türk propagandasının, Kürtlerin Halifeye kesin bağlılıklarına dayandırıldığını, Türkler'in kendi bindikleri dalı kesmelerinin ise, İngiltere için inanılmayacak kadar mükemmel bir şey olduğunu" belirtmektedir. İngiliz görevlisi, "tabii, bu yeni durumdan kendimiz için yararlanmayı ihmal etmedik" diye eklemektedir. Türk Hükümeti'nin Kürt ayaklanmasına karşı aldığı sert önlemler, Musul'daki mahalli Kürt ilerigelenlerinin tepkisine yol açmaktaydı. Bu tepkilerin, İngiltere bakımından yararlanmaya elverişli bir ortam hazırladığı görülüyordu."
Üst iki alıntı:
Yaşar Kalafat, age., s. 185., Ömer Kürkçüoğlu, Türk İngiliz İlişkileri (1919-1916), Ankara, 1778, s. 290 vd.
Şeyh Sait olayının İngiltere boyutu için bkz. Robert Olson, age., s. 52-92 ve 128-150.
"Şeyh Said, diğer bütün isyan reislerine nazaran zeki, anlayışlı olduğu halde henüz uygun sayılacak zamana gelmeden, bu badireye nasıl ve ne gibi bir mecburiyetle önayak olarak atılmıştı? Bu ciheti kat'!olarak söylemek güçtü. Yalnız şu var ki, yapılan soruşturma ve duruşmalardan başka idari makamlardan ve askeri cihetlerden alınan malûmatın ve ele geçirilebilmiş olan vesikalar arasında görülen bir kısım vesikalardan varılacak· nihai kanaate göre, ihtilalin uzun zaman çeşitli vasıtalar ve her türlü vesilelerle hazırlığı görülmüş, hatta İstanbul'dakimerkezlerinin, İngiltere siyasi memurlarıyla temas ederek (1) para, silah yardımı istemiş. Ayaklanmanın az zamanda muvaffak olacağı teminedilmiş, kurulacak Kürt hükumetinin diğer komşu hükOmetlere karşıkorunması ve savunulması istenmiş olduğu vakıaları Seyid Abdülkadir'e ait duruşma evrakı dosyasında mevcuttur. Abdülkadir'in İngilizlerle konuşmaya memur ettiği Kör Sadi ile yapılan temaslar ve konuşmalar günü gününe tutulmuş olan tutanaklar ve diğer birçok deliller vevesikalarla anlaşılmış bulunuyordu. (2)"
(1) İngiliz siyasi memurları sanarak kendileriyle temas edilenler Türk sivil zabıta memurlarıydı.*
(2) Bu vesikanın asit diğer vesikalar gibi, Büyük Millet Meclisi arşivlerinde sakit «Şark İstiklâll Mahkemesi muhakemat dosyalarında bulunmaktadır.
Ahmet Süreyya Örgeevren - 2002 ISBN: 975-410-076-4 PDF olarak okunabilir. Alt alıntı ile doğrudan örtüşmektedir - savaştan çıkmış, endüstrileşmesi tamamlanmamış, İngilizlerin böl ve yönet konusunda dini bir virtüöz edasıyla kullandıkları zamanda, ajan kullanmamamız düşünülemezdi.*
"Diyarbakır’da hastalarına ücretsiz baktığı, hatta yoksul hastalarına ücretsiz ilaçverdiği için çok sevilen Çermikli Dr. Fuat’ın İstanbul’daki yakını olan Ferit Paşa’yayazdığı 21 Şubat 1925 tarihli mektupta Bağdat, Musul ve Halep’te birer Kürtbağımsızlık komitesi kurulduğu ve Şeyh Sait, Lice ve Hani’yi ele geçirdikten sonra bu komitelerin sınırdaki Kürtleri ayaklandırmaya çalıştıklarını belirtmesi,Diyarbakır İstiklal Mahkemesinde yargılanmasına ve 17 Nisan 1925’te de idamedilmesine neden olmuştur. Şeyh Sait yargılanmak üzere 6 Mayıs’ta Diyarbakır’a getirilmeden önce, Seyit Abdülkadir (Geylani), oğlu ve bazı arkadaşları 13-14 Nisan’da İstanbul’da tutuklanarak Diyarbakır’a sevk edilmiştir. Bu kişilerin 14-23 Mayıs 1925 tarihleri arasında Diyarbakır İstiklal Mahkemesinde görülendavalarında Seyit Abdülkadir, eskiden beri bağımsız Kürdistan için çalıştığını ve bu amaçla yabancı elçilerle görüştüğünü kabul etmekle birlikte isyanla ilgisinin bulunmadığını ileri sürmüştür. Oğlu ise Anadolu’daki Kürt örgütleriyle haberleşmek üzere şifre dahi kullandıklarını itiraf etmiştir. İstiklal Mahkemesi,Seyit Abdülkadir, oğlu ve diğer sanıkların idamına karar vermiş ve karar 27 Mayıs1925’te infaz edilmiştir."
Turan, 3. Kitap, s.108, 120-122; Toker, age., s.3, 55-58, 119-123; Mumcu, age., s. 111-117, 138,143; Kahraman, age., s. 131-138.
İlla ayaklanmanın/isyanın gerçek olduğuna dair bir senaryoyu Netflix'te izlemeniz mi gerek anlamak için?
*Tam görüntülü kanıtlar ve dijital haberleşme öncesi tüm ajanlar neden siyanür hapıyla gezerlerdi? Hoş şimdi başka yok edici teknolojilerimiz de mevcut... Hiçbir devlet, kendi ajanını yaptığı iş/görev için kabul etmez. İki gram beyin hücresiyle bunu anlamak zor değil - hele daha önce bir gramını kullandıysa bir insan. 1916 Arap isyanları ve Osmanlıyı sırtından vurmaları İngiliz Kraliyeti tarafından planlandı - Lawrence ve Gertrude Bell. Said ayaklanmasından 2 ay önce Hakkari'de Nasturi ayaklanması mevcut İngilizlerin Kerkük ve Musul'u - yeni bulunan petrol kaynakları için ileriye dönük - Milletler Meclisinde kendilerine katmak veya kukla devlet haline getirmek için kullanacaklardı. Bu yüzden, yukarıdaki (1)'deki ekibin tuzağın düştü isyancılar.
"1919-1926 yılları arasındaki Türk-İngiliz münasebetlerini inceleyen Ömer Kürkçüoğlu,Şeyh Sait isyanıyla ilgili olarak şu hususları belirtmektedir:“1925 Şubatında Doğu Anadolu'daki Kürt ileri gelenlerinden Nakşibendi, Şeyh Sait'in giriştiği ayaklanma hareketi, Türkiye'nin istikrar ihtiyacını ve dolayısıyla Musul sorununda anlaşmaya varmak zorunluluğunu somut bir biçimde ortaya koydu. Ayaklanmanın dinsel sloganlara dayanması, Halifeliğin kaldırılmasının Kürtler'de böyle bir tepki için elverişli ortam yarattığını ortaya koyar. Ayaklanmanın önderi Şeyh Sait'in, "İslâm'ın Türkler'leKürtler arasındaki tek bağ olduğu; Türkler de kendi geleceklerini düşünmek zorundadır.”biçiminde söylediği bildirilen sözleri, bu kanıyı güçlendirmektedir. Fakat dinsel sloganların gerisinde "Bağımsız Kürdistan" fikrinin yattığı da anlaşılmaktır."
"Halifeliğin kaldırılmış olması, Kürtler'in ayaklanmasında önemli rol oynadığı gibi, Kürt unsurunun çoğunlukta bulunduğu Musul üzerindeki Türk iddiasını da zayıflatmıştır. Milliyetçi düşünceye yabancı olan Musul Kürtleri'nin, Türkiye'yi Irak'a tercih ettikleri söylenebiliyorsa,bunun başlıca nedeni, Halife’ye yani İslam 'a olan bağlılıklarıydı. Musul sorununun çözüme kavuşturulmamış olduğu bir sırada Halifeliğin kaldırılması; İngiltere'nin İslâm etkeni dolayısıyla duyabileceği endişeyi gidermek için, ya da öteki nedenlerle alınmış olsa da,sonuçta Türkiye'nin Musul tezine manevî bir darbe indirmişti. İngiltere'nin Musul'daki birgörevlisi, Halifeliğin kaldırıldığı yolundaki haberi hayretle karşılayıp, inanmakta güçlük çektiklerini yazmaktadır. Bu İngiliz görevlisi, o zamana kadar "Kürdistan'ı patlamaya hazır bir volkan gibi kaynaştıran Türk propagandasının, Kürtlerin Halifeye kesin bağlılıklarına dayandırıldığını, Türkler'in kendi bindikleri dalı kesmelerinin ise, İngiltere için inanılmayacak kadar mükemmel bir şey olduğunu" belirtmektedir. İngiliz görevlisi, "tabii, bu yeni durumdan kendimiz için yararlanmayı ihmal etmedik" diye eklemektedir. Türk Hükümeti'nin Kürt ayaklanmasına karşı aldığı sert önlemler, Musul'daki mahalli Kürt ilerigelenlerinin tepkisine yol açmaktaydı. Bu tepkilerin, İngiltere bakımından yararlanmaya elverişli bir ortam hazırladığı görülüyordu."
Üst iki alıntı:
Yaşar Kalafat, age., s. 185., Ömer Kürkçüoğlu, Türk İngiliz İlişkileri (1919-1916), Ankara, 1778, s. 290 vd.
Şeyh Sait olayının İngiltere boyutu için bkz. Robert Olson, age., s. 52-92 ve 128-150.
"Şeyh Said, diğer bütün isyan reislerine nazaran zeki, anlayışlı olduğu halde henüz uygun sayılacak zamana gelmeden, bu badireye nasıl ve ne gibi bir mecburiyetle önayak olarak atılmıştı? Bu ciheti kat'!olarak söylemek güçtü. Yalnız şu var ki, yapılan soruşturma ve duruşmalardan başka idari makamlardan ve askeri cihetlerden alınan malûmatın ve ele geçirilebilmiş olan vesikalar arasında görülen bir kısım vesikalardan varılacak· nihai kanaate göre, ihtilalin uzun zaman çeşitli vasıtalar ve her türlü vesilelerle hazırlığı görülmüş, hatta İstanbul'dakimerkezlerinin, İngiltere siyasi memurlarıyla temas ederek (1) para, silah yardımı istemiş. Ayaklanmanın az zamanda muvaffak olacağı teminedilmiş, kurulacak Kürt hükumetinin diğer komşu hükOmetlere karşıkorunması ve savunulması istenmiş olduğu vakıaları Seyid Abdülkadir'e ait duruşma evrakı dosyasında mevcuttur. Abdülkadir'in İngilizlerle konuşmaya memur ettiği Kör Sadi ile yapılan temaslar ve konuşmalar günü gününe tutulmuş olan tutanaklar ve diğer birçok deliller vevesikalarla anlaşılmış bulunuyordu. (2)"
(1) İngiliz siyasi memurları sanarak kendileriyle temas edilenler Türk sivil zabıta memurlarıydı.*
(2) Bu vesikanın asit diğer vesikalar gibi, Büyük Millet Meclisi arşivlerinde sakit «Şark İstiklâll Mahkemesi muhakemat dosyalarında bulunmaktadır.
Ahmet Süreyya Örgeevren - 2002 ISBN: 975-410-076-4 PDF olarak okunabilir. Alt alıntı ile doğrudan örtüşmektedir - savaştan çıkmış, endüstrileşmesi tamamlanmamış, İngilizlerin böl ve yönet konusunda dini bir virtüöz edasıyla kullandıkları zamanda, ajan kullanmamamız düşünülemezdi.*
"Diyarbakır’da hastalarına ücretsiz baktığı, hatta yoksul hastalarına ücretsiz ilaçverdiği için çok sevilen Çermikli Dr. Fuat’ın İstanbul’daki yakını olan Ferit Paşa’yayazdığı 21 Şubat 1925 tarihli mektupta Bağdat, Musul ve Halep’te birer Kürtbağımsızlık komitesi kurulduğu ve Şeyh Sait, Lice ve Hani’yi ele geçirdikten sonra bu komitelerin sınırdaki Kürtleri ayaklandırmaya çalıştıklarını belirtmesi,Diyarbakır İstiklal Mahkemesinde yargılanmasına ve 17 Nisan 1925’te de idamedilmesine neden olmuştur. Şeyh Sait yargılanmak üzere 6 Mayıs’ta Diyarbakır’a getirilmeden önce, Seyit Abdülkadir (Geylani), oğlu ve bazı arkadaşları 13-14 Nisan’da İstanbul’da tutuklanarak Diyarbakır’a sevk edilmiştir. Bu kişilerin 14-23 Mayıs 1925 tarihleri arasında Diyarbakır İstiklal Mahkemesinde görülendavalarında Seyit Abdülkadir, eskiden beri bağımsız Kürdistan için çalıştığını ve bu amaçla yabancı elçilerle görüştüğünü kabul etmekle birlikte isyanla ilgisinin bulunmadığını ileri sürmüştür. Oğlu ise Anadolu’daki Kürt örgütleriyle haberleşmek üzere şifre dahi kullandıklarını itiraf etmiştir. İstiklal Mahkemesi,Seyit Abdülkadir, oğlu ve diğer sanıkların idamına karar vermiş ve karar 27 Mayıs1925’te infaz edilmiştir."
Turan, 3. Kitap, s.108, 120-122; Toker, age., s.3, 55-58, 119-123; Mumcu, age., s. 111-117, 138,143; Kahraman, age., s. 131-138.
İlla ayaklanmanın/isyanın gerçek olduğuna dair bir senaryoyu Netflix'te izlemeniz mi gerek anlamak için?
*Tam görüntülü kanıtlar ve dijital haberleşme öncesi tüm ajanlar neden siyanür hapıyla gezerlerdi? Hoş şimdi başka yok edici teknolojilerimiz de mevcut... Hiçbir devlet, kendi ajanını yaptığı iş/görev için kabul etmez. İki gram beyin hücresiyle bunu anlamak zor değil - hele daha önce bir gramını kullandıysa bir insan. 1916 Arap isyanları ve Osmanlıyı sırtından vurmaları İngiliz Kraliyeti tarafından planlandı - Lawrence ve Gertrude Bell. Said ayaklanmasından 2 ay önce Hakkari'de Nasturi ayaklanması mevcut İngilizlerin Kerkük ve Musul'u - yeni bulunan petrol kaynakları için ileriye dönük - Milletler Meclisinde kendilerine katmak veya kukla devlet haline getirmek için kullanacaklardı. Bu yüzden, yukarıdaki (1)'deki ekibin tuzağın düştü isyancılar.
