Merhaba. Kadere eğer bir alınyazısı anlamında bakarsanız, bu kader gerçekte her zaman vardır, (kaza ve kadere imandır, imanın bir şartı olarak) yani siz şu saatte şu ileriki virajın ötesinde virajı alamayarak o ağaca çarpıp o gün, o saatte o yerde, neden olan o ağaç ve çok aşırı hızınız, alkollü oluşunuz yüzünden kesinlikle de ölebileceksiniz, bunun önü kesinlikle de alınamaz, çünkü bu durum kaçınılmazdır.
Örneğin somut bir örnek olarak; korona virüs olmayı kesin reddeden hamile bir kadının koronaya yakalanıp kolayca ölmesinde, aracının güvenlik bakımını (aracının bir lastiği balon yaptığı, lastikçilerin "Aman hocam, bu lastik seni her an kolayca öldürebilir!" uyarısına da hiç aldırmadan balonlu lastikle yüksek hız yaparak ağaca çarpıp hayatını kaybediyorsa burada kader değil artık büyük bir ihmal söz konusudur veya bu büyük ihmale göre sizin aslında gidiş seyrini belirlediğiniz bir kaderle sonlanması aslında burada tam olarak söz konusudur. Emniyet kemerini, motor kaskını takmadan bir kazaya karışıp bu kazalarda ölenler bu yanlış seçimleriyle kendilerine aşırı güvenip güvenlik tedbirlerini hiçe saydıklarından bir anlamda da ölmüşlerdir, alın yazılarında belki bu yazılıdır, ancak bu sonucun hafif yaralanmalı veya kesin ölümle sonuçlanmış olabilmesinden aslında direk kendileri sorumludur, bir anlamda kötü kaderlerinin bu şekliyle oluşmasına zemin hazırlamış, bunun böyle sonuçlanmasını kendi yanlış seçimleriyle çok kolaylaştırmışlardır.
Bir binanın 4. katından, dükkanın önündeki frenleyici tenteye çarpıp yavaşlayan bebeğin ölmemesinde; a) Bebek bu konuda doğuştan çok da şanslıymış b) Allah öldürmeyeni de hiç öldürmüyor, bu bebeği tenteye doğru iterek onu aslında Allah ölmekten kurtarabilmiş deriz. c) Bu bebeğin düşme pozisyonuna göre ölümcül darbe alma riski olamamıştır, yerde mutlaka yumuşak kum katmanı, yumuşak toprak, vb. vardı, bu bebek mutlaka da ondan ölmemiştir" şeklinde bir koruyucu veya zordan kurtarıcıdan ziyade maddenin kendi yapısıyla, bazı tıp gerekçeleri üzerinden dini bu olaya hiç karıştırmadan, vb. b şıkkındaki gibi dini tümüyle bu olaya karıştırıp dini inancımızı en öne alıp bu mucizeyi de bu yolla açıklamaya çalışırız.
Yıllardır Marmara Denizi'nin içindeki olası depremler İstanbul'u şu veya bu yoldan Kuzey Anadolu fay hattı üzerinden bir iç tetiklenmeyle mutlaka etkileyecek olup bina güçlendirilmesi sorunu olanların binalarının mutlaka da güçlendirilmesi uyarısına rağmen, 5.0 şiddetinde (az önce Konya'da yeni oldu) depreme bile dayanamayacak (hasarlı olan) binaların yine çok rahat hiçbir önlem alınmadan kullanılmasıyla, bundan sonra olacak olası 5.5-6 şiddetindeki bir depremle hayatını kaybedecek olan tüm depremzede insanlar için de belki mevcut maddi durumlarından, belki de hiç ciddiye almamalarından dolayı hayatlarını kaybetmeleri bir kader olamaz, gerekli tedbirleri almaktan kaçınarak kendi ölümlerine kendileri sebep olabilme nedeni vardır. Depremdede lakaplı prof. Dr. Ahmet Mete Işıkara "deprem öldürmez, sadece bina öldürür', bu yüzden gerekli tedbirleri mutlaka da alın!" demişti, 1999 depreminden hemen sonra.
Tedbirler konusunda ise; "alınacak olan tedbirler kuldan, ondan sonra gelecek tüm musibetler ise Yüce Allah' tandır" sözü insanın en önemli güvencesi olacak "can emniyeti" konusunda gereken özenin gerektiği gibi gösterilmemesi, savsaklanabilmesi, vb. sonucunda sonuçlanan tüm ölümlü kazalar, salgın hastalıklar, sel, yangın, hotum, tsunami, deprem, vb. tüm bu musibetler akıllıca düşünüldüğünde bir alın yazısı, değişmez bir kader olabilmekten aslında bir manada uzaklaşıyor, insanın zamanı geriye veya ileriye alabilme imkanı "De Va Ju" filmindeki gibi, insanların o anki kaderlerinin bu film istisnası dışında kesinlikle değiştirilemediğine göre (gerçek hayatta o anlarda o gemiye iyi bir istihbaratla bomba ihbarını çok önceden alarak ona hiç binmemek gibi) kaderimizi doğrudan etkileyecek kararlar, tedbirler, davranışların tümünden asıl sonuçlarını düşünüp buna göre karar verip çok kritik seçimlerimizi buna göre de çıkacak sonuçlarını kabullenecek bir anlayışla karar verip öyle yapabilmemiz gerekiyor. Kolay gelsin.