Tanrının bilgi çelişkisi

Tanrı benim ne seçeceğimi biliyor. Bana bu seçimleri yaptıran da kendisi. Bana verdiği iradeyi yaratan tanrı olduğuna göre seçimleri yaptıran da o.
İradeyi veren o. Ne seçeceğini de biliyor. Seçimleri yapan sensin.
 
@M4VER1CK Ne anlatmaya çalıştığını anladım fakat verdiği aklı ve mantığı kullanması bize ait. Yani kendi irademiz ile seçimler yapıyoruz. Hiç seçim yaparken Tanrı tarafından baskı altında olduğunu hissediyor musun? Tamamı ile özgür irade söz konusu.

Dünyadaki verdiğimiz sınavın sonucunu daha önceden bilipte, yine de imtihana sokulmamız bana da mantıklı gelmiyor. İnsanı dünya üzerindeki bir oyuncak gibi hissettiriyor :) Soru işareti çok ve cevapları ölmeden hiçbir şekilde bilemeyeceğiz. O yüzden fazla sorgulamanın bir anlamı yok. Bu tür sorular içinde kaybolursun. Neye inanmak istiyorsan ona inan. Böyle soruları genelde inanmak isteyenler sorar ama tatmin edici cevaplar olmadığından, gün geçtikçe daha çok soru birikir. Bunun sonucu da inançsızlığa sürüklenilir. Aynı yollardan çok geçtim. Sonunda agnostisizm benimsedim :)
 
Sınırlı akıldan kastınız nedir? Ben aklımızın doğru ile yanlışı ayırt edebilecek kadar yeterli olduğu kanaatindeyim. Bu konuda ayrıldığımız nokta şu, ben verilen hiçbir cezanın mantıksız olduğunu düşünmüyorum. Sınıfımda eğer 20 kişi kalmışsa, ders çalışmadıkları içindir. Neden çalışmadılar, niye çalışamadılar hocayı ilgilendirmez. Dersi geçen 4 kişi için her şey yolundadır ve mantıklıdır o vakit.
İlk cümleniz de bende gülümseme yarattı, umarım gerçeği arayıştaki sorularına yanıt bulabileceğiniz bir zaman gelir. Benim bu konuda bir bilgi birikimim olmadığı için üstün körü konuşuyorum, yarardan çok zararım olur yani. Tekrardan iyi geceler.
Sınırlı akıldan kastım sınırsız(Tanrı gibi) olmayan. Yani afedersiniz gerizekalı anlamında demedim. Ve burada aklımızı küçümsemiyorum, sınırsız cezanın mantıksızlığı. Mesela müebbet hapsin bile belli bir sınırı vardır ki cezalının akıllandığı düşünülerek serbest bırakılır.
 
Senin bilip bilmemenin bir önemi yok. Kaderi kabul ettiğiniz zaman özgür irade olmadığını da kabul etmeniz gerek. "Benim özgür iradem var binadan atlayabilirim" demek zaten sana çizilmiş olan kaderi yerine getirmektir. Çünkü tanrı senin oradan atlayacağını biliyor ve kaderini öyle yazmış, bunun dışına çıkamazsın, tanrı ne istiyorsa o olur. İnsanın istediği şeyin hiçbir önemi yok.
Ayrıca tanrı istediğini saptırıp istediğini doğru yola iletiyorsa insan iradesine etki etmiş olur.

Allah’ın sonsuz bilgi ve kudret sahibi olup senin seçimlerini bilmesi ile bunları yönetmesi ve illa yapacaksın demesi birbirinden farklı şeylerdir. Ve Allah illa yapacaksın. Çünkü senin kaderin bu demez. Aksine yasakları yapmayın, hayırlı olanları yapın buyurmuştur. Önce bunu ayırt edelim. Allah katında doğumdan ölüme neler yaşayacağımız yazılı evet. Yalnız şöyle bir husus var; Yaşanacaklar yazılı diye sen onları yapmıyorsun. Onları yapacağın, seçeceğin Allah katında bilindiği için yazılı. Seçim hakkı yani irade yine senin elinde. Allah istediğini saptırıp istediğini hidayete erdirir doğru. Ama bunda senin seçimlerin de önemli. Kötü yola sapacağını Allah biliyor ve önüne daha da sapman için fırsatlar sunabilir. Fırsatları sunmasının nedeni imtihan zaten. Çünkü ilk kötü yol seçimini yaptın. Bakalım devamını getirecek misin? Yoksa doğru yolu bulacak mısın? Bulamayacak mısın? O, yalnızca hangi yolu tercih edeceğini bilir. O yola veya bu yola gideceksin demez. Ama seçim hakkı sana ait iradeni kullanıp vazgeçebilirsin. Şimdi diyeceksin ki kötü yola sapacağımı biliyor ve yine kötü yoldan gitmem için fırsatlar verebiliyor ve bunun sonucunda yine kötü yola sapacağımı biliyorsa nasıl irademi kullanabilirim? İşte onu kendine sorduğunda başlıyor zaten asıl irade. Özetle seçimlerimize göre kendi kaderimizi belirleriz. Allah sadece gideceğimiz yolu bilir. Hangi yolu seçeceğimizi belirlemez. İrademize bıraktığı kısım da burasıdır.
 
Allah’ın sonsuz bilgi ve kudret sahibi olup senin seçimlerini bilmesi ile bunları yönetmesi ve illa yapacaksın demesi birbirinden farklı şeylerdir. Ve Allah illa yapacaksın. Çünkü senin kaderin bu demez. Aksine yasakları yapmayın, hayırlı olanları yapın buyurmuştur. Önce bunu ayırt edelim. Allah katında doğumdan ölüme neler yaşayacağımız yazılı evet. Yalnız şöyle bir husus var; Yaşanacaklar yazılı diye sen onları yapmıyorsun. Onları yapacağın, seçeceğin Allah katında bilindiği için yazılı. Seçim hakkı yani irade yine senin elinde. Allah istediğini saptırıp istediğini hidayete erdirir doğru. Ama bunda senin seçimlerin de önemli. Kötü yola sapacağını Allah biliyor ve önüne daha da sapman için fırsatlar sunabilir. Fırsatları sunmasının nedeni imtihan zaten. Çünkü ilk kötü yol seçimini yaptın. Bakalım devamını getirecek misin? Yoksa doğru yolu bulacak mısın? Bulamayacak mısın? O, yalnızca hangi yolu tercih edeceğini bilir. O yola veya bu yola gideceksin demez. Ama seçim hakkı sana ait iradeni kullanıp vazgeçebilirsin. Şimdi diyeceksin ki kötü yola sapacağımı biliyor ve yine kötü yoldan gitmem için fırsatlar verebiliyor ve bunun sonucunda yine kötü yola sapacağımı biliyorsa nasıl irademi kullanabilirim? İşte onu kendine sorduğunda başlıyor zaten asıl irade. Özetle seçimlerimize göre kendi kaderimizi belirleriz. Allah sadece gideceğimiz yolu bilir. Hangi yolu seçeceğimizi belirlemez. İrademize bıraktığı kısım da burasıdır.
Eğer tanrının her şeye gücü yetiyor ve bizim tercihlerimizi önceden biliyorsa tercihlerimiz önceden belirlendiği için insanın özgür iradeye sahip olduğundan bahsedilemez.

Burada önceden bilmek ile önceden belirlemek arasında fark olduğu söylenilebilir. Ancak tanrının önceden bildiği şeyin gerçekleşmesi kesin ise bunun özgür irade ile alınmış bilinçli bir karar sonucu gerçekleştiğinden bahsedilemez. Tanrının bilgisi dışına çıkılamaz. Çıkılırsa ancak özgür irade var olabilir. Kaderi bizim belirlememiz için biz daha doğmadan ne yapacağımızın yazılmamış olması gerekir.

Hem insanların birçoğu cehennem için yaratılmamış mı? Cehennem için yaratılmış bir insan ne yaparsa yapsın bunu değiştiremez.
 
CJ 10 SAAT BOYUNCA AH SHİT HERE WE GO AGAİN DİYOR - YouTube
 
Eğer tanrının her şeye gücü yetiyor ve bizim tercihlerimizi önceden biliyorsa tercihlerimiz önceden belirlendiği için insanın özgür iradeye sahip olduğundan bahsedilemez.

Burada önceden bilmek ile önceden belirlemek arasında fark olduğu söylenilebilir. Ancak tanrının önceden bildiği şeyin gerçekleşmesi kesin ise bunun özgür irade ile alınmış bilinçli bir karar sonucu gerçekleştiğinden bahsedilemez. Tanrının bilgisi dışına çıkılamaz. Çıkılırsa ancak özgür irade var olabilir. Kaderi bizim belirlememiz için biz daha doğmadan ne yapacağımızın yazılmamış olması gerekir.

Hem insanların birçoğu cehennem için yaratılmamış mı? Cehennem için yaratılmış bir insan ne yaparsa yapsın bunu değiştiremez.

İkinci paragraf başında kendinizde belirttiniz. Dediğiniz gibi tercihlerimizi önceden belirlemiyor, tercihlerimizi önceden bilebiliyor. Allah’ın önceden yaşanacakları bildiği şeylerin gerçekleşecek olması ve onun bilgisi dışına çıkılamayacağı doğru. Ancak kişinin iradesini devre dışı bırakıyor gibi bir durum kendi içinde çelişiyor. Çünkü siz Allah’ın kaderinizle ilgili bildiği şeyleri bilseydiniz o zaman iradeniz önemsiz olurdu. Ancak şimdi size 1 yıl sonra YKS’yi kazanabilecek misiniz desem ancak çalışma performansınıza göre beklentilerinizden bahsedebilirsiniz, umudum var veya yok vs. diyebilirsiniz. Ancak Allah kaderinizi bilir. Sınava çalışıp çalışmama iradesi size bırakılmıştır. Sizin dediğiniz ancak şöyle mümkün olur; Ben kaderime bakarım ve seneye sınavı kazanamayacağımı öğrenirim o zaman dediğiniz gibi iradem devre dışıdır ve ben kazanamayacağımı bildiğim için çalışsam da çalışmasam da sonuç bellidir o zaman iradem yok diyebiliriz. Ama biz kaderimizi bilemiyoruz ve sınavı kazanıp kazanamayacağımızın yalnızca sınava sıkı bir çalışma iradesine bağlı olduğunu biliyoruz. Çalışmakta bizim seçimimiz çalışmayıp aylaklık yaparak 1 yılı geçirmekte. Allah o 1yıl içinde sınava çalışacak ve sınavı kazanacak veya tam tersi 1yıl içinde sınava çalışmayacak ve sınavı kazanamayacak diye kaderinize müdahale etmez. O sadece çalışıp çalışmayacağınızı kazanıp kazanamadığınızı bilir. Çalışıp kazanmak da çalışmayıp kazanamamak da sizin iradenize, seçiminize bırakılmıştır.

Bu konuda alim değilim. Ancak insanların bir çoğu cehennem için yaratılmıştır derken oradaki anlam A, B, C, D kişilerini cehennem için yarattık değildir. A, B, C, D, F, E, G, kişilerinin çoğunu cehennem için yarattık denilmek istenildiğini düşünüyorum. Yani bu kişilerden oluşan gruptayız diyelim ve A kişisiyiz varsayalım kendimizi. Hangimiz cennete hangimiz cehenneme gideceğiz bunu bilseydik o zaman irademizin önemi olmazdı, cehenneme gideceğini bilen kişi sonucu belli nasılsa diye iyi yolda kalmaya çabalamazdı, iradesine başvurmasına gerek olmazdı veya sonunda cennete gideceğini bilen insan hiçbir taşkınlıktan çekinmezdi irade kullanmasına gerek bile yoktu. Ancak biliyor muyuz hangimiz cehennemlik hangimiz cennetlik? Hayır. İşte Allah’ın önceden bilmesi ve bizim onun bildiklerini bilemememiz bizim irademizi doğruluyor. Bu gruptaki kişiler cennetlik veya cehennemlik olduklarını bilemiyor. Bu da başlangıç için yeteri kadar adildir aynı zamanda. Çünkü bakınca grup olarak hepimiz aynı şarttayız. Hangimiz seçimlerini cennet yoluna kullanırsa o cennetlik olacak, hangimiz seçimlerini cehennem yoluna kullanırsa o da cehennemlik olacak.
 
Bu içeriği görüntülemek için üçüncü taraf çerezlerini yerleştirmek için izninize ihtiyacımız olacak.
Daha detaylı bilgi için, çerezler sayfamıza bakınız.
 

Geri
Yukarı