Tanrı'nın Varlığı ve Evrende Kaos'un Hakim Olması

Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Topraktan yaratılan ilk insanın -ve ilk peygamberin- adını Yüce Allah Ali İmran suresinin 59. ayetinde açıkça zikrediyor. Diğer ayetler de ise malum olana işaret ediyor. Her birimiz çamurun -toprağın- değişik süreçlerinden geçmediğimize göre topraktan yaratılandan vücuda geldik. Tek canlıdan eşini yaratan Yüce Kudret oradan da erkekler ve kadınlar yaydı, bizi vücuda getirdi. (Nisa, 1)

Hz. Adem'in örneği - Hz. İsa'nın örneği
Yüce Kitap Hz. Adem ile Hz. İsa'nın yaratılmasındaki farkı tasarrufa ve imzaya şöyle işaret ediyor: "Şüphesiz Allah'ın yanında Hz. İsa'nın durumu Hz.Adem'in durumu -yaratılışı- gibidir. Onu -Adem'i- topraktan yarattı sonra ona 'ol' dedi, o da hemen oluverdi." (Ali İmran, 59)
Ayet hem Hz. Adem ve hem de Hz. İsa'nın yaratılışındaki farklılığa işaret ediyor, birbirine kıyaslıyor bu iki özel ve hikmet dolu yaratılışı. Babasız dünyaya gelen Hz. İsa ile hiçbir geçmişi olmayan ve topraktan şekillenen ve sonra ruh üflenen Hz. Adem.
Hz. İsa'da anne var, baba yok; Hz. Adem'de ne anne, ne baba, ne insan, ne ademoğlu, ne de başka bir soy -ve aşiret yok. Zaten dönüş de atamızın yaratılışına dönüş olacaktır: 'Sizi topraktan yarattık, sizi oraya döndüreceğiz ve sizi bir kere daha oradan çıkaracağız (Taha, 55). Her birimiz toprak ve çamurun bu aşamalarını yaşamadığımıza göre kastedilen dedemizin hammaddesine işarettir.
İnsan vücudunda topraktaki minerallerin varlığı da bu hakikati değiştirmiyor. Tam aksine ilk yaratılışın imzasının bütün varlık hayatı boyunca insanı takip edeceğini gösteriyor.

Hz. Adem'in toprağının özelliği
Hz. Adem -ilk insan ve ilk peygamber- çamurdan (İsra, 61; Araf, 12; Sad,76; Secde, 7) cıvık çamurdan (Saffet,11) çamurdan süzülmüş bir hulasadan yaratıldı (Müminun, 12) Hz. Adem kuru çamurdan şekillenmiş balçıktan yaratıldı (Hicr, 27; Rahman, 4)
Başka ayetler yaratılışı daha belirginleştiriyor.
"Ki o yarattığı her şeyi güzel yapan insanı (Hz. Adem'i) yaratmaya çamurdan başlayandır." (Secde, 7)
Kur'an'ın topraktan yaratılan Hz. Adem olduğunu belirttiğini daha önce (Ali İmran, 59) belirtmiştir. Sonra o toprak düzeltildi, tamamlandı içine ruh üflendi (Secde, 9) ve ebül beşer, insanın babası yaratıldı.

İnsanoğlunun yaratılışı
Kur'an-ı Kerim Hz. Adem'in yaratılışını anlattıktan sonra insanoğlunun -Ademoğlu'nun çoğalmasını ise şöyle anlatıyor:
"...Biz sizi aslında topraktan, sonra O'nun zürriyetini insan suyundan (normal çoğalma yolu), sonra pıhtılaşmış bir kandan (rahim süreci), daha sonra da şekillenmesi -yaratılışı belli belirsiz bir çiğdem etten yarattık. Ve bunları size kudretimizi apaçık gösterelim diye yaptık... (Hacc, 5)" Ayetler apaçık değil mi?

Havva nasıl yaratıldı?
Kur'an-ı Kerim şöyle belirtiyor: 'Ey insanlar! Sizi bir tek candan (Adem'den) yaratan, ondan da yine onun zevcesini (Havva'yı) vücuda getiren ve ikisinden de birçok erkek ve kadınlar (besse, yayan) türeten Rabbinize karşı gelmekten sakının. (Nisa, 1)
Yaratılış bir kişiden başlamıştır. O bir kişi de Hz. Adem'dir. 'Sizi bir kişiden yarattı, O sonra ondan da eşini meydana getirdi.' (Zümer, 6)

Hz. Adem'e özel bilgi veriliyor
Yüce Allah Hz. Adem'i özel bilgi ile donatıyor ve isimleri (eşyanın, varlığın ve belli bilgilerin) ona öğretiyor. (Bakara, 31)
Meleklere takdim ettiği Hz. Adem'e isimleri söylemesini emrediyor. Meleklerin bilemediği bilgileri -isimleri Hz. Adem söyledi. (Bakara, 33) Sonra Yüce Allah Adem'e secde etmelerini emrediyor.
Buradaki secde kulluk anlamında değil, emre itaat ve ihtiram -saygı- secdesidir. Hz. Yusuf'a baba ve annesinin secdesi gibi (Yusuf, 100) Adem'in yanında Allah'a secde edin gibi bir yorum isabetli değildir. Zira böyle olsaydı, İblis'in bir itirazı olmazdı. Zira iblis zaten Yüce Allah'a secde ediyordu. İtirazın sebebi; İblis'in kendini Hz. Adem'den daha üstün görmesiydi.
Bir 'A' harfini düşünelim: 'A' harfi. Kendini ne kadar tarif eder, ne kadar anlatır?


Kendisi kadar. Nasıl? 'A' dersiniz, biter. Daha ötesi yoktur. 'A' harfi, 'A'dır ve başka bir şey değildir. Başka bir açıklaması da yoktur. Ama o 'A' harfini yazanı tarif edecek, anlatacak olsak, özelliklerini sayacak olsak, bazen on kelime, bazen yüz kelime, bazen de bin kelimeyle anlatsak bitiremeyiz. Önce kaleminden başlarız. Kalemi dolma kalemmiş, mürekkebi siyahmış, ince uçluymuş, kaliteliymiş gibi özellikleri sayar dökeriz. 'A' harfini yazan insanı anlatmaya kalksak, bakın neler söyleriz neler. Öncelikle bu insanın eli var tutuyor, gözleri var görüyor, kulakları var işitiyor, okuma yazması var biliyor, aklı başı yerinde, eğitim görmüş, bilgili kültürlü birisi. Daha bunlar gibi birçok özelliklerini ve vasıflarını sayarız.


Bu örnekte olduğu gibi, bir elmayı düşünelim. 'Elma' deyince onu anlatmış oluyoruz. 'Ne çeşit elma' diye soracak olsalar, 'Amasya elması' deriz, yine anlatmış oluruz. Ama elmayı Yaratan'ı ve bize göndereni anlatmaya, tanıtmaya kalkarsak neler deriz? Kitaplar dolusu anlatsak yine bitiremeyiz. İsterseniz birkaç cümle söylemeye çalışalım: Elmayı yaratan ağaç değil çünkü ağacın böyle bir gücü yoktur. Toprak da değil, çünkü toprakta elmayı yapabilecek bir özellik yoktur. Elmayı yapan bir insan değil, çünkü insan elma yapamaz. Demek ki, elmayı yaratan zat, ağaç, toprak ve insan cinsinden birisi değildir. O, ağacı da, toprağı da, insanı da yaratan ve yarattıkları türünden olmayan bir güçtür. O da her şeyi yoktan var eden Yüce Allah'tır.


Elmayı yaratan Bir'dir. Çünkü elmanın olduğu dünya da bir, elmayı pişiren güneş de birdir. Yeryüzündeki bütün elmalar aynı elden çıkıyor, aynı kudret tezgahında üretiliyor. Elmayı yaratanın gücü kudreti sonsuzdur. O el-Kadîr'dir. Çünkü bir elmayı yaratan kudret dünyayı, güneşi, galaksileri ve kainatı yaratan güçtür. Çünkü elmanın olabilmesi için bütün bu âlemin olması lazım. Hepsi birbiriyle ilgili ve bağlıdır. Elmayı yaratanın sonsuz ilmi vardır. O'nun bir ismi de el-Alîm'dir. Çünkü elmayı yaratan kudret, hem elmanın bütün özelliklerini biliyor hem elma ağacının diğer ağaçlardan farkını biliyor.


Ayrıca O elmayı yiyen insanı ve insanın bütün özelliklerini biliyor. Özetle, var olan her şeyi, bizim bildiğimiz, bilmediğimiz, bilemediğimiz her şeyi biliyor. Elmayı yaratan görüyor. O'nun bir ismi de el-Basîr'dir. Elmayı, bütün dünyayı, bütün kâinatı, bütün insanları ve âlemleri görüyor. Çünkü kâinatta her şey her şeyle ilgilidir. Elmayı yaratan güzeldir.


O'nun bir ismi de el-Cemîl'dir. Elmadaki güzelliğin, ağaçtaki güzelliğin, dünyadaki güzelliğin, insandaki güzelliğin ve kâinattaki bütün güzelliğin kaynağı O'dur. Elmanın güzel olması için bütün bu güzelliklerin olması lazım. Daha bunlar gibi Allah'ın daha nice isim ve sıfatlarını anlayabiliriz. Son olarak farklı bir tespit yapmak gerekirse... Bir köyün muhtarı varsa, bu kâinatın da bir İdarecisi vardır. Bir iğnenin ustası varsa, balarısına iğneyi takan bir Yaratıcı da vardır. Bir harfi yazan varsa, bir kitap gibi okuduğumuz bu kâinatı da bir yazan, bir yaratan, bir yapan vardır.

@BERWAR bunada cevap ver kardeşim. İnanmazsan daha çok örnek verebilirim :)
İyi güzelde yanlız burada bahsettiğiniz olay Adolf Hitler'in "Kavgam" adlı kitabına benziyor.

Allah kim? Kuranda yazıyor.
Kuran kimin eseri? Allahın
Yani Kurandan örnek vermek yerine bence daha bilimsel teoremler ile yaklaşırsanız, daha verimli olur.
 
Maymundan gelmedik ama maymuna gidiyoruz ;)

Bu içeriği görüntülemek için üçüncü taraf çerezlerini yerleştirmek için izninize ihtiyacımız olacak.
Daha detaylı bilgi için, çerezler sayfamıza bakınız.


Cem yılmaz evrim teorisine çok güzel gönderme yapıyor.
Toz parçası kendi kendine bilinçlenip çiftleşerek üreyemez, üremesi için önceden bilinç var olması gerekir. Yani maymundan geliyorsak, maymunun da toz parçasından geliyor demektir, toz parçasının da bilinçli olması gerekir. Bilincin de kendi kendine var olamayacağını varsayarsak, burda bir ufak tanrı dokunuşu oluyor. Eğer ki tanrı dokunuşu oluyorsa burda, o zaman direkt olarak insan bedeni de yaratılabilir, o zaman evrim teorisi de sarsılıyor burda.

Kastedilen toz parçası her şey olabilir.
 
İyi güzelde yanlız burada bahsettiğiniz olay Adolf Hitler'in "Kavgam" adlı kitabına benziyor.
Adolf'un yarattığı şey de bir dindi çünkü. Her ideoloji bir dogmadır, her dogma da dindir. Din ister Muhammed'in icat ettiği semavi din olan İslam olsun, ister Adolf'un icat ettiği modern din olan nasyonal sosyalizm. Farkında olmadan çok doğru bir noktaya parmak basmışsın 🙂. @SuiCast Sorunun cevabına gelince: Çok doğru yoldasın dostum. Tanrının/Tanrıların ve dinlerin gerçek olmadığını anlama yolundasın. Sana tavsiyem, Evrim Ağacı gibi popüler bilim platformlarını takip edip bilimle ama özellikle doğa bilimleriyle ilgili araştırmalar ve okumalar yapman. İnsanlığa gerçeği söyleyen tek araç olan bilimi anlamak, dinlerin ve Tanrıların aslında insan icadı şeyler olduğunu görmeni sağlıyor.
 
Madem insanın oluşması için tanrının dokunması gerekiyor, peki ya neden o zaman? Tanrıya dokunulmuyor, yani diyorsunuz ki, bir canlı bilinçsiz oluşamaz, o zaman bir tanrı da bilinçsiz oluşamaz.
 
Tanrının varlığını ve yokluğunu kanıtlayabilmek olağanüstü bir durumdur. Sözde kitap gönderten tanrılara ilişkin merak ettiğim bir şey de var açıkçası, bir tanrı kendi kitabında, kendi varlığına dair defalarca söylemlerde bulunup (sanki kendisini kanıtlamak istermiş gibi) inanan ve inanmayan insanlara ne yapacağına kadar her şeyi anlatıp söyleyen tanrı nedense doğada kendi varlığına dair kanıt olacak her hangi bir sanatını bırakmamış, imtihan diyorlar, sınav diyorlar, ancak kitaplarda çoğu şeyi en ayrıntısına kadar anlatmış, imtihanın ne anlamı kalıyor o zaman?
 
Toz parçası kendi kendine bilinçlenip çiftleşerek üreyemez, üremesi için önceden bilinç var olması gerekir. Yani maymundan geliyorsak, maymunun da toz parçasından geliyor demektir, toz parçasının da bilinçli olması gerekir. Bilincin de kendi kendine var olamayacağını varsayarsak, burada bir ufak tanrı dokunuşu oluyor. Eğer ki tanrı dokunuşu oluyorsa burda, o zaman direkt olarak insan bedeni de yaratılabilir, o zaman evrim teorisi de sarsılıyor burada.
Diğer kişiler bitmedi şimdide Cem Yılmaz'dan örnek verip evrim çürüteceğini sanacak kadar bilgisiz nasıl olunuyor, ekstra çaba sarf etmek gerek bunun için. Cem Yılmaz dediğin kişi kim birader örnek veriyorsun trol müsün desen, o da değil.

Virüsler ikiye ayrılır. DNA ve RNA virüsleri. Virüslerin kendilerini kopyalama sistemleri olmadığı için diğer canlıların kopyalama sistemlerini kullanırlar. RNA virüsleri (retrovirüsler) bir hücreye girdiklerinde, özel enzimleriyle, önce RNA’larından DNA yaparlar. Sonra bu DNA, normal hücre mekanizmasıyla RNA üretir ve yeni virüsler oluşur.

Retrovirüslerin çoğu normal hücrelere girerler ancak bazı retrovirüsler üreme hücrelerinin DNA’sına girebilir. Bunlara endojen retrovirüsler (ERV) denir. ERV’ler üreme hücresinin DNA’sına girdiği için sonraki nesillere aynı şekilde aktarılır.

Yani maymundan geliyorsak, maymunun da toz parçasından geliyor demektir, toz parçasının da bilinçli olması gerekir.
Tüm canlılar aynı yapı taşından geliyor. Hala eskiden şimdiye kadar hiçbir şey öğrenemedin. Hep bir şeyler hakkında görüşün var işin öğrenmeye gelince sıfır.
 
@BERWAR Yine çok güzel örtbas etmeye çalışmışsın ama bu sefer yeteneğin bunun üstesinden gelemez. Senin o bilinçsiz üreyen dediğin canlıların hepsinin bilinci var, öyle suyla çayı karıştırıp bilinç elde edeceğini sanıyorsan yanılıyorsun.
 
Maymundan gelmedik ama maymuna gidiyoruz ;)

Bu içeriği görüntülemek için üçüncü taraf çerezlerini yerleştirmek için izninize ihtiyacımız olacak.
Daha detaylı bilgi için, çerezler sayfamıza bakınız.


Cem yılmaz evrim teorisine çok güzel gönderme yapıyor.
Toz parçası kendi kendine bilinçlenip çiftleşerek üreyemez, üremesi için önceden bilinç var olması gerekir. Yani maymundan geliyorsak, maymunun da toz parçasından geliyor demektir, toz parçasının da bilinçli olması gerekir. Bilincin de kendi kendine var olamayacağını varsayarsak, burda bir ufak tanrı dokunuşu oluyor. Eğer ki tanrı dokunuşu oluyorsa burda, o zaman direkt olarak insan bedeni de yaratılabilir, o zaman evrim teorisi de sarsılıyor burda.

Kastedilen toz parçası her şey olabilir.

Evrim teorisi zaten ilk canlının nasıl oluştuğunu açıklamıyor. Bir şey hakkında yorum yapmadan önce araştırmayı deneyin.
 
Evrim teorisi zaten ilk canlının nasıl oluştuğunu açıklamıyor. Bir şey hakkında yorum yapmadan önce araştırmayı deneyin.
Evrim teorisi ilk canlının nasıl oluştuğunu açıklıyor, maymundan geliyorsun bunu bilmen yeterlidir demiyor. Maymundan geliyorsan, maymunun da bir şeyden geldiğini bilmen gerekir, bunu da düşenemeyip bildiklerinle ölçmeye çalışıyorsun.
 
İnsanın Doğasında var. İnanmak birşeye sığınmak var. O yüzden akıllarına bir tanrı yaratmak gelmiş. Öyle tanrı olmalı kimse inkar edemesin. Kimseye muhtaç olmasın. Herşeyi görsün. Tek olsun. Adaletli olsun. Affedici olsun. İşte bizim tanrımız demişler. Tabi o dönem musait millet taşa tapıyor. Ben tanrıyım deseniz inanacaklar. Bu sayede peygarberler geliyor. Peygamber diyorum çümkü mevki ve zengin olmak isteyenler . Ben alahın elçesiyim
demiş. İstekdiklerini almış. Ve halk arasında inanç zayıflamış. Bir çare aramışlar. Çözüm yoksul ve muhtaç olanları kendine seçmek. Destekleri sayende kitablar inmiş. Bir gün son bulmuş. Çümkü artık kimse inanmamış. Devletler o dönem. Bir çare bulamamış. Ve kabul etmişler. Şimdi soruyorum biri ben peygamberim dese bu dönem kim inanır. Hadi şimdi gelsinler. Bir gün kimse inanmayacak sorgulama başlayacaklar ve bir aya giden insanlar olacak. İnançlar sarsılacak. Son bulacak. Benim teorim nasıl ama.
 
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.

Technopat Haberler

Geri
Yukarı