Sosyal'de Her Gün Sorulan Sorunun Cevabı: Tanrı var mı?

Durum
Mesaj gönderimine kapalı.

Kemânkeş-

Megapat
Katılım
28 Mart 2016
Mesajlar
5.715
Makaleler
5
Çözümler
33
Yer
𐰇𐱅𐰇𐰚𐰀𐰤𐱅𐰇𐰼𐰚𐰃𐰾𐱃𐰀𐰣
Tanrı var mı? İnançlar doğru mu? Tanrıyı kanıtlayabilir misiniz? Siz de bıkmadınız mı artık tartışmaktan? Bu son olsun rica ediyorum. Saptırmadan son kez tartışalım. Sapmaya başladığında bizzat kendim rapor edeceğim. Ayeti kanıtlayacak somut kanıtınız yoksa ayet atmayınız.
Lütfen yazmaya emek gösterdiğim her şeyi okuduktan sonra benim yazdıklarıma tepki gösterin veya tastikleyin.

Öncelikle, Tanrı'nın varlığı ölmeden önce kanıtlanamaz, aynı şekilde yokluğu da kanıtlanamaz. Ama somut kanıtlar diyebileceğimiz, kutsal kitap ayetlerini kanıtlar nitelikte şeyler yok değil.

Örneğin;
Evrenin genişlemesi, evrenin birbirine uzak kısımları arasındaki mesafenin zaman içinde artmasıdır. Edwin Hubble 1929'da yaptığı gözlemler sonucunda, istisnasız her yöndeki uzak gök cisimlerinin Dünya'dan uzaklaştığını ve Dünya'ya olan mesafe arttıkça uzaklaşma hızının arttığını göstermişti.
Peki Kur'an ne diyor?
“Biz göğü büyük bir kudretle bina ettik. Ve şüphesiz biz onu genişleteceğiz.” (Zariyat, 51/47)

Binlerce yıl boyunca birkaç istisna haricinde insanoğlu Güneş Sistemi’nin varlığına inanmadı. İnanışlara göre Dünya, Evren’in merkezinde sabit olarak durmaktaydı ve gökyüzünde bulunan kutsal göksel nesnelerden de farklı bir kategorideydi. Mikolaj Kopernik ve Hint gök bilimci Aryabhata ile Yunan filozof Samoslu Aristarchus gibi öncülleri kozmosun Güneş merkezli düzeni hakkında kuramlar geliştirmişlerdi. Galileo Galilei, Johannes Kepler, ve Isaac Newton tarafından önderlik edilen 17. yüzyılın kavramsal ilerlemeleri aşama aşama yalnızca Dünya’nın Güneş’in etrafında döndüğü fikrinin değil aynı zamanda diğer gezegenlerin de Dünya’nın uyduğu aynı fiziksel kurallara uyduğu dolayısıyla da tinsel değil maddesel varlıklar olduğu fikirlerinin de kabul edilmesini sağlamıştır.
Birkaç istisna haricinde...
Yaşanan olaylardan bin yıl adar önce inen Kur'an ne diyordu?
“Geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı yaratan O’dur. Her biri bir yörüngede yüzüp gidiyor.” (Enbiya, 21/33)


İlk olarak 20. yüzyılın başlarında Alfred Wegener isimli Alman bir bilim adamı, yeryüzündeki kıtaların Dünya’nın ilk dönemlerinde bir arada bulunduklarını, daha sonra farklı yönlerde sürüklenerek birbirlerinden ayrılıp uzaklaştıklarını öne sürmüştü.

Ancak jeologlar, Wegener’in haklı olduğunu onun ölümünden 50 yıl sonra yani 1980’li yıllarda anlayabildiler. Wegener’in 1915 yılında yayınlanan bir makalesinde belirtmiş olduğu gibi; yeryüzündeki kara parçaları yaklaşık 500 milyon yıl önce birbirlerine bağlıydılar ve Pangaea ismi verilen bu büyük kara parçası Güney Kutbu’nda bulunuyordu. Pangaea’nın parçalanmasıyla ortaya çıkan bu kıtalar sürekli olarak kara ve deniz arasındaki dağılımı değiştirerek, yılda birkaç santimetrelik hızlarla Dünya yüzeyinde sürüklenmektedirler.

20. yüzyılın başlarında yapılan jeolojik araştırmalar sonucunda keşfedilen yer kabuğunun bu hareketi bilimsel kaynaklarda şöyle açıklanmaktadır: Yer kabuğu ve üst mantodan oluşan 100 km. kalınlığındaki Dünya yüzeyi “tabaka” adı verilen parçalardan oluşmuştur. Dünya yüzeyini oluşturan altı büyük tabaka ve sayısız küçük tabaka vardır. “Tabaka tektoniği” adı verilen teoriye göre bu tabakalar kıtaları ve okyanus tabanını da beraberinde taşıyarak Dünya üzerinde hareket ederler. Kıtasal hareketin yılda 1 ile 5 cm. civarında olduğu hesaplanmıştır. Tabakalar bu şekilde hareket ettikçe Dünya coğrafyasında değişiklikler meydana gelir.
Kur'an ne demişti?
Dağları görürsün de, donmuş sanırsın; oysa onlar bulutların sürüklenmesi gibi sürüklenirler." (Neml Suresi, 88)

Ve daha nice örnek var ancak sığmayacak.

Verdiğim örneklerden sonra bahsini açtığım Müslümanlarca kutsal olduğu düşünülen kitabın değiştirildiğini savunacaklar için şöyle bir örnek daha vereyim;
Tasavvuf kişilerinin ve diğer araştırmacıların, bunlar dışında alelade insanların da araştırmalarına dayanarak, 1300 yıllık Kur'an-ı Kerim kitabında bahsettiğim daha son yüzyıllarda kanıtlanan şeylerin ayet hali yazmaktadır, yani bilim kanıtlamadan önce yazılmış yeni bulunan kutsal kitapta zaten aynı ayetler yazmaktaydı. Yani kitap değiştirilmedi.
Sınırları aşmadan, konuyu dağıtmadan "son kez" tartışırsak çok sevinirim. Lütfen artık bu konular açılmasın. Kimseye hakaret edilmeden, herkesin inancına saygı göstererek tartışılırsa çok mesut olurum. Herkesin inancı kendine.
 
Son düzenleme:
Mayalar zaten bunlari biliyordu, kendileri milattan once yasayan bir topluluktu. Gokbilimde ve tipta gelismis bir toplum olmasi, bilgilerin nesilden nesile aktarilarak gelmesi cok normal bir sey bence. Zira Mayalar binlerce yil once bir yilin 365 oldugunu hesaplamasi, manyetik eksenin ve kutuplarin yer degistirmis oldugunu bildikleri soyleniyordu. Uzaylilarla iletisime gecmis bir topluluk oldugu asiri kesin zira yaptiklari figurler bir insani degil, insan disi varlik andiriyor.
 
Ben örneklerime ve sunduğum kanıtlarıma güveniyorum. Benim sunduğum kanıtları çürütebilecek varsa hemen medeni iki insan gibi tartışmayı çok isterim.
Senin konunu diğerlerinden ayıran nedir? 🧙‍♂️
Son olacağını temenni etmem. Ayrıca ben soru sormadım kanıtlar sundum, diğer konular insanlara soruyordu ben soruları kendi araştırmalarımca cevapladım.
 
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.

Geri
Yukarı