İnsanlığın Neolitik döneme geçtiğinden ve tarımı öğrenip, yerleşik hayata geçmesiyle günümüze kadar (yaklaşık 12.000 yıldır) çözülemeyen en büyük problemi, Tanrı var mı?
Tabi ki biz burada Technopat Sosyal'de Toplumsal Sosyoloji'nin en önemli konularından birini bir gecede çözüp, doğruya kavuşacak değiliz. Ama yorum yapmak gerekirse;
Ben bunu aylak kalmaya bağlıyorum açıkçası. Bundan önce avcı toplayıcı guruplar ile göçebe hayat yaşayan Homo Sapienslerin, Neandartellerin aklına herhalde günümüzdeki kadar pek gelen bir soru değildi. Adam hayatta kalmaya çalışıyor, tanrı olsa ne olur olmasa ne olur onun gözünde? Buna rağmen yine de o dönemde bile insanlığın belli ritüelleri, din yerine koyduğu öğeleri ve inanç biçimleri vardı. Bunun en büyük örneği de bugün ülkemiz sınırları içerisinde bulunan; Göbeklitepe. Ne yani, 1500 yıl önce ortaya çıkan Kuran'ı Kerim doğruydu ve gerçekti de, 12.000 yıl önceki adamın inandığı tamamiyle yalan ve sahte miydi? Sözüm meclisten dışarı; O adamların ne suçu vardı da Allah, onlara da kendini bir şekilde gösterip doğru yolun bu olduğunu, bu hayatın sadece bir sınav olduğunu iletmedi?
Dinleri anlamak için, özellikle semavi dinleri yorumlayabilmek için bence biraz Dinler Tarihi bilinmeli. Bugün, kimsenin adına konuşmuyorum lakin, özellikle Müslüman toplumlarda diğer tüm dinler neredeyse aşağılanıp, anlaşılmaya bile çalışılmıyor. Bugün tüm dünyaya ilham konusu olmuş, zamanında ciddi ciddi kabul edilen Yunan ve Roma tanrıları, mitolojisi; sadece filmlere konu oluyor ve oyunlarda çılgın nicklere ev sahipliği yapıyor sanıyoruz. Hayır. O adamlar gerçekten gökteki yıldırımların Zeus isimli bir tanrı tarafından gerçekleştirildiğini düşünüyordu. Senin için çok önemli bir yeri olan tek tanrılı İslam dinine saygı gösterilmesini istiyorsan, ne yazık ki buna da saygı göstermek zorundasın. Çünkü o zaman öyleydi, ona inanılıyordu, ondan sonra tek tanrılı dinler kabul görmeye başladı, ileride de belki de Metaverse çok gelişirse Mark Zuckerberg'ü tanrı ilan edeceğiz.
Burada demek istediğim tanrı algısı, dünya üzerindeki olaylar ile sürekli değişmiş ve bunu anlamaya yönelik de yüzlerce farklı dinlerin oluşmuş olması. Tarih sahnesinde günümüzü sadece 'Milattan sonra 2021 yılında yaşayan insanlar' olarak yorumlamayı öğrenip, bundan 2000 yıl önce, 3000 yıl önce, 5000 yıl önce de bizim gibi yaşayan ve içinde bulundukları toplumdaki kurallara göre şekillenen insanoğlu vardı. O dönemin gereklilikleri neyse onu yaptılar, ona inandılar; biz de bu dönemde bize en mantıklı gelen şeylere inanıyoruz. Çünkü inanmak istiyoruz.
Ne yazık ki bu böyle. İnsanoğlu düşünebilme yetisinin getirdiği bir dezavantaj olarak her zaman yorumlayamadığı belli olayları, belli düşüncelere dayandırmıştır. Vahşi doğada bir hayvanı alt edemeyeceğini anladığı an, sırtını ondan daha kuvvetli olan bir güce bağlamıştır. Nankörlüğümüzden ve kibirimizden bir an için sıyrılıp, Dünya gezegenindeki biyolojik olarak en gelişmiş canlı ve henüz akılları içinde bulunduğu evrenin yarısını bile anlamayacak kadar fani olduğunu kabul ettiğimizde, hiçbir toplum din düşünceleri ile kafasını yormamaya; bilim ve verimlilik adına düşündüğünde, bu konular ve tüm dinler de bugün Yunan ve Roma Mitolojisi gibi birer mit halini alacaktır.